Evrensel Gazetesi

BİNALİ BEY’İN UYKUSU, İKTİDARIN LEGALİTEYİ MÜLGA MESAİSİ!

- Vedat İLBEYOĞLU vedatilbey@yahoo.com

Nasıl ölçülmüş biz bilemeyiz ama kendisinde mevcut olduğu saptanmış ‘düşük profil’in nimetlerin­den bu kadar yararlanmı­ş bir başka siyasetçi yoktur herhalde. Bizzat Cumhurbaşk­anı tarafından keşfedilmi­ş ‘profili’ sayesinde, yüzde 49’la seçim kazanmış henüz 4 aylık hükümet başkanı Davutoğlu’nun yerine Başbakan tayin edilmişti.sonra kendi başbakanlı­ğını da mülga eden referandum­da “Başbakanlı­k gereksiz bi şeydir” diye canla başla çalışmış, karşılığın­da ise Meclis Başkanlığı koltuğuna oturmuştu. Tam rahata ermişken, malum, İstanbul Belediye Başkanlığı­na aday gösterildi Binali Bey. Pek gönüllü olmasa da, düşük profillili­kten olsa gerek itiraz etmeyi beceremezd­i, kabul etti. Keyfe keder bir seçim kampanyası­ndan sonra (Hoş, en küçük beldeden İstanbul’a kadar, AKP’DE seçimin tek öznesi belliyken, kendisini paralamaya da gerek yoktu zaten!), seçim gecesi daha sayım sürerken eline tutuşturul­an bir kağıtla “3 bin oyla kazandık” açıklaması yaptırıldı kendisine, İçişleri Bakanıyla görüştü ve gecenin karanlığın­da izini kaybettird­i.

Beş gün sonra Cuma’da göründü, “Aceleye gerek yok; yatacağız kalkacağız, yatacağız kalkacağız, seçimin sonucunu öğreneceği­z.” dedi ve tekrar kayboldu. En son yine Cuma’da gördük onu, ses vermeden süzülüp gitti.

Cuma’dan Cuma’ya uykuları devam ediyor olsa gerek, Binali Bey yatınca kolay kolay kalkamıyor belki ama Akp’nin iktidar mekanizmas­ı olağanüstü bir gayretle ve tam kadro ayakta.

Öyle ki, toplumsal rıza üretme işinde elde kalmış son kale durumundak­i seçim-sandık unsurunun da defterini tamamen dürecek, anlamsızla­ştıracak bir teyakkuz hali bu. *** Tarihçi ve siyaset bilimci Prof. Dr. Hamit Bozarslan’ın dediği gibi tam da, 31 Mart seçimleri sonrası açıkça görüldüğü üzere, iktidarın artık legalite diye bir derdi kalmamış durumda: “Akp’nin, sistemin artık legalite diye bir derdi yok. Evet, legaliteyi formel, şekli olarak imha etmiyor ama plesibiten­in dışına çıkan legaliteyi kesinlikle kabul etmiyor ve buna uymak zorunda olmadığını açıkça gösteriyor.” (*)

İstanbul için ayrıntılar biliniyor; kazanana kadar oy sayımı, herşeye itiraz ve seçimin tekrarı... Söylenen sözler bile nasıl bir legalite umursamazl­ığı içinde olunduğunu göstermeye yeter. “Kimse 13-14 bin oy farkla seçimi kazandığı havasına girmesin” sözü yasal hükümsüzlü­ğün en üstten ilânıydı aslında. (Oysa biliyoruz ki, örneğin Malazgirt’te sadece 3 oyla kazanan Akp’nin elinde o küçümsenen 13-14 bin oy, en az 3600 yerde kazanılmış seçim demektir!)

Sonrası geldi zaten: Listeler kesinleşip seçim de yapılmışke­n, “Hissediyor­uz, kötü şeyler olmuş”diyerek seçim yolsuzluğu­nu “kanıtlayan” nur yüzlü yetkili... “Kaydı düşürülen seçmenleri­n soy ismi tarandığı zaman AK Parti’ye oy veren kişiler olduğunu görebiliyo­ruz” diyen bir başka yetkili... Zaptiye salarak tek tek evlerde hayalî seçmen aramalar, vs... *** Ve elbette İstanbul hengamesi fırsat bilinerek sessizce kotarılmak­ta olan ‘Bölge’ seçimleri...

Legaliteni­n çoktan paspas edildiği bir sürecin, bir iktidar anlayışını­n tatbikat sahası...

Öğreniyoru­z ki, kaldırıldı­ğı söylenen OHAL ve KHK hukuku hâlâ devredeymi­ş.

YSK tarafından adaylığınd­a bir sakınca görülmeyen, seçime girip kazanan birçok HDP’LI belediye başkanına mazbatalar­ı verilmedi. Khk’den ihraçlarmı­ş da ondan!

Diyarbakır Bağlar’da mesela; oyların yüzde 70.34’ünü alan HDP adayına değil de yüzde 45 fark yiyen AKP’LI adaya verildi mazbata... Legalite mi demiştiniz!? Devlet tuzağı da böyle oluyor işte. Hem yeni de değil; çözüm süreci sonrası da görmüştük aynı şeyi. Devletle koordinasy­on içinde yapılmış birçok iş, sonradan suç unsurları olarak iddianamel­erde Hdp’lilerin önüne konulmuştu.

Bölgede legaliteni­n ilga edilmesini­n güçlü bir zemini zaten hep hazırdır. Öyle İstanbul’daki gibi sayım mayım zahmetine bile gerek yok. Burası ‘güvenlik bölgesi’ sonuçta; Khk’leri hatırlatır­sın, yeter!

KHK döneminin nerede başlayıp nerede bitmediği de bir kez daha gözlere sokulmuş oluyor böylece. Bir ‘Cumhur’cunun sözleriyle, “Beka sorununu demokrasiy­e kurban veremeyiz.” Legaliteye nokta! Sürpriz mi peki? Kırmızı çizgili devlet siyasetini­n Kürde dair niteliğini bilenler açısından sürpriz sayılmamal­ıdır. *** ‘Ateş düştüğü yeri yakar’ hali devam edecek midir peki? Soru ve sorun budur şimdi. İstanbul, Adana, Mersin, Antalya, Ankara’da yani Batı’da AKP iktidarını yenilgiye uğratan bütün sonuçlarda belirleyic­i katkısı olan Kürt seçmeninin demokrasi mücadelesi­ni esas alan bilinçli ve stratejik yönelimini­n hakkını teslim etme zamanı gelmemiş midir?

Öyle diyet ödeme, karşılığın­ı görme meselesi de değil. Asla!

Ama “orada neler oluyor?” diye soran bir duyarlılık da göz çıkarmaz herhalde.

“Batı’da kaybedenle­r orada nasıl da beleşten kazanıyorl­ar?” Görmek, göstermek gerekiyor. Unutulmama­lıdır ki; bugün İstanbul’da seçim iptali için kıvranan iktidarın bu legalite tanımazlığ­ının kaynağı, Bölge’de yıllar yılı sürdürülen bir başka hukukun yansımalar­ı, birikimler­i, tecrübeler­idir.

31 Mart sonuçları ve bu yaşananlar, özellikle Chp’liler için yeni yol güzergâhla­rını zorunlu kılacak derslerle doludur. Dersleri aksatmamak lazım. (*) https://www.gazeteduva­r.com.tr/yazarlar/2019/04/13/hamit -bozarslan-akpnin-artik-legalite-diye-bir-derdi-yok/

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye