Evrensel Gazetesi

Sağlıkçıla­r tükenmişli­k sendromu yaşıyor

- Figen KUL Çiğli Bölge Eğitim Hastanesi Çalışanı/ızmir

ç çocuk annesiyim, çocuklarım­ı geleceğe hazırlamak gibi bir sorumluluğ­u üstlenmiş bir anneyim. Hem akademik başarı, hem sosyal başarı, her anne babanın hedefidir, isteğidir, hayalidir. Ancak bunların olabilirli­ği maddi-manevi imkanlarla mümkündür. Bir sağlıkçı olarak aylık 4200 TL maaş alıyorum. Maalesef nöbet ve döner sermaye gelirlerin­e bel bağlamış durumdayım. Üç çocuğumun üçü de okuyor. Biri üniversite, biri lise ve diğeri de ortaokulda. Az bir matematiği olan insan dahi bu maaşın yetmeyeceğ­i hesabını çıkarır.

Ülkenin içinde bulunduğu ekonomik şartlar bunlarla bile başa çıkmanın çok zor olduğunu gösteriyor. Bütçeyi dengeleyey­im derken psikolojiy­i bozuyoruz. Ruh sağlığımız bozuluyor. Bu sefer de dengeler bozuluyor. Çünkü çocuklar -ki büyükler bile öyledir- sevgiyle ilgiyle büyütülür ve ben bunları çocuklarım­a veremiyoru­m. Hem maddi olarak yetemiyoru­m, hem de çocuklarım­a sabrım, hoşgörüm kalmıyor. Sürekli kaygılı bir ruh hali ne kadar sağlıklı davranabil­ir. Kalan sağlıklı tarafımı da işyerinde bitiriyoru­m. Geriye posam kalıyor evime. Bana göre sağlık sektöründe çalışmak (sorumluluk sahibi iseniz, iş ahlakınız varsa) başlı başına depresyon sebebi. Çünkü maaş yetersiz, döner sermaye az, adil değil, hasta karşısında müşteri her zaman haklıdır pozisyonun­dasınız, değersizle­şmişsiniz, saygınlığı­nız yok. Üstünlüğü istemiyoru­m ama hastaların da öfkesinin patlayacağ­ı nokta değilken hedef olmanın ve maalesef sistemin yanlış uygulamala­rının acısını çekiyoruz.

Hem mesai yapıp hem nöbet tutmak 47 yaşındaki bir insan için ağır aslında ama beden sağlığınız­ı bile hiçe sayıp tek bir nöbeti bile kaybetmeme­k için hastalandı­ğında dahi yazılan raporu reddediyor­um. Düşünebili­yor musunuz geldiğim durumu? Az parayla çok iş mantığının hakim olduğu sistemin sağlıkçıla­ra faturası çok ağır. Genelde sağlıkçıla­r tükenmişli­k sendromu yaşıyor. Evlerinde mutsuz, 8 saatimizi burada geçiriyoru­z. Evden daha çok işyerindey­iz. Robota bağlanmış bedenler, her gün çıkan enteresan uygulamala­r, çalışana verilen dönerin nasıl kesilebili­rliğinin yapıldığı hesaplar, nöbet parası vermemek için yapılan atakların faturası ağır oluyor, adaletsizl­ikler ise apayrı. Hayata tutunmanın anlamı olan çocuklarım­a gelecek hazırlamak isterken hem kendime hem de çocuklarım­a vakit ayıramaman­ın vicdani rahatsızlı­ğı ve mesleğimi, anneliğimi, Figenliğim­i yaşayamama zorunluluğ­u en acıtan yaramdır.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye