Emekçinin haklarını fonlarda boğmak istiyorlar
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak 2018 yılı Eylül ayında Yeni Ekonomi Programı’nı açıklamış; kıdem tazminatı ve sosyal güvenliğe yönelik saldırının sinyallerini vermişti. İktidar yerel seçimler öncesi tepki toplamamak adına planlarını seçim sonrasına ertelemişti. Seçim gecesinde ise TÜSİAD iktidara seslenerek “yapısal reform” çağrısında bulunmuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan ise 4.5 yıl boyunca seçim olmayacağını vurgulayarak ekonomiye ve reformlara odaklanacaklarını söylemiş, patronlara yeşil ışık yakmıştı. Henüz seçim tartışmaları bitmedi belki ama iktidar sermayeye verdiği sözleri yaşama geçirmek için harekete geçti. Bakan Albayrak, bir basın toplantısı düzenleyerek Yeni Ekonomi Programı’nda yer alan politikaları ne zaman ve nasıl yaşama geçireceklerini açıkladı.
Albayrak açıklamasında 2019 yılı sonuna kadar 1) Bireysel emeklilik sisteminin yeniden yapılandırılacağını, 2) Kıdem tazminatı fonu oluşturulacağını ve bu fonun bireysel emeklilik sistemi ile entegre edileceğini, 3) Fonlarda biriken tutarların şirketlere ucuz finansman olarak kullandırılacağını ifade etti. Henüz detaylı bilgiler ya da bir yasa taslağı yok. Ancak Albayrak’ın açıklamalarından ve basında yer alan haberlerden hareketle şöyle bir modelin öngörüldüğünü söyleyebiliriz:
1) GİRİŞİ ZORUNLU ÇIKIŞI ZOR BES SİSTEMİ
Zorunlu bireysel emeklilik sisteminden (Bes’ten) çıkanlar yeniden sisteme dahil edilecek ve 2 ay içinde cayma hakkı kaldırılacak. İşçiler ve kamu emekçilerinin belli bir asgari süre boyunca (örneğin 5 yıl) sistemden çıkma hakları da olmayacak. Emekçilerden her ay yüzde 3 BES primi kesilecek. Kesilen primler her bir emekçinin BES hesabında birikecek ama asgari bir süre boyunca bu tutar çekilemeyecek. Bu asgari süre sona erdikten sonra sistemden ayrılmak mümkün olacak. Ancak en az 10 yıl prim ödemeden ve 56 yaşını doldurmadan önce bir emekçi sistemden ayrılmak isterse çok ciddi kayıplar yaşayacak. Mevcut uygulamada da olduğu üzere devlet katkılarının bir kısmının ya da tümünün geri alınması, geçmişe dönük olarak giriş aidatı ve sistemde kalınan her yıl için yönetim gider kesintisi tahsil edilmesi ve ayrıca elde edilen getiriden stopaj kesilmesi söz konusu olacak. Yani emekçi “40 katır mı, 40 satır mı” durumu ile karşıya kalacak.
2) KIDEM TAZMİNATINDA FON SİSTEMİ
Kıdem tazminatı fonu kurulacak. Aynı zorunlu BES’TE olduğu gibi kıdem tazminatı fonunda da işçilerin ayrı ayrı bireysel hesapları olacak. Bireysel emeklilik hesabı ile kıdem tazminatı hesabı entegre edilecek. Yani bu iki hesap ya tek bir hesapta toplanacak ya da birbiri ile ilişkilendirilecek. İşverenler her ay işçinin kıdem hesabına kıdem tazminatı primi yatıracak. BES’TE primi işçi öderken, kıdem tazminatı fonunda primi işveren kendi kasasından ödeyecek. Ancak aynı BES sisteminde olduğu gibi kıdem tazminatı fon sisteminde de işçi canı istediği zaman parasını çekemeyecek. İşçi asgari bir süre beklemek zorunda olacak ve bu süre içinde işten çıkarılsa ya da ayrılsa bile kıdem fonuna dokunamayacak. Bu asgari süreden sonra ancak emeklilik tarihinden önce fondaki parasını almak isteyen işçi yine ciddi kesintiler ve kayıplar yaşayabilecek.
3) İŞÇİNİN HAKKININ SERMAYEYE PEŞKEŞ ÇEKİLMESİ
İki sisteme de girmek zorunlu olacak ama çıkmak kolay olmayacak. Böylece zorunlu BES ve kıdem fonunda ciddi tutarlar birikecek. Ancak işçi kendi birikimine dokunamayacak. Albayrak’ın basın toplantısında açık bir biçimde söylediği üzere sistemde biriken fonlar reel sektöre kanalize edilecek ve şirketlere ucuz finansman kaynağı sağlanacak. İşçiden, emekçiden zorla gasbedilen kaynaklar, şirketlere ucuz kredi olarak altın tepside sunulacak. İşyerinde, fabrikada, atölyede işçiyi sömüren patron, bir de işçinin alın terini ucuz kredi olarak kullanıp çifte sömürünün keyfini sürecek.
Albayrak’ın açıklamalarından çıkan sonuçlar bunlar. Henüz bir yasa taslağı yok, detaylar belli değil. Ancak iktidarın niyeti açık ve net. İktidar 2019 yılı sonuna kadar bu politikaları yaşama geçirmeyi amaçlıyor. Bu tablo karşısında yaklaşan 1 Mayıs çok daha büyük önem taşıyor…