Zorbalar kalmaz, gider!
İki hafta arayla devrilen 20 yıl boyunca iktidarda olan 82 yaşındaki Cezayir Devlet Başkanı Abdülaziz Buteflika ile 30 yıl boyunca işbaşında olan 75 yaşındaki Sudan Devlet Başkanı Ömer Beşir arasında pek çok benzerlik olmakla birlikte onları deviren halk hareketleri de adeta ikiz kardeşler gibi. Tam 30 yıldır işbaşında olan, temel hak ve özgürlükleri yok sayan, halka sürekli yoksulluk dayatan, yakın çevresini besleyen her iki “tek adam”ın halk ayaklanmalarıyla devrilmesi, diktatörlüğe karşı mücadelenin sürdüğü dünyanın değer ülkelerinde umut yarattı.
HALK HAREKETİ KARŞISINDA ÇARESİZ KALDILAR
Çok güçlü diktatörlerin de bir gün öfkenin sokağa taşmasıyla, halk hareketi karşısında çaresiz kalabildiğini Cezayir ve Sudan’daki gelişmeler ortaya koydu. Ancak aynı gelişmeler rejimin diğer kurumlarının, yükselen halk hareketinin devrime ulaşmasını engellemek için sürekli manevralar yaptığı, eski yüzleri yeni diye pazarladığı, böylece devrimi çalmaya çalıştığını da bir kez daha gösterdi.
“Devrimin çalınması” 2011’deki Arap Ayaklanmaları sonrasında yükselen ve diktatörleri deviren halk hareketlerinin amacına ulaşamadığı süreci tanımlamak için kullanılmıştı. Ayaklanmaların başladığı Tunus’ta 24 yıl boyunca iktidarda olan “tek adam” Zeynel Abidin bin Ali yurt dışına kaçarken yerine onun politikalarını sürdürenler geçmiş ancak ilerici, sol güçler birlik olarak mecliste güçlü temsiliyet kazanmış ve ülke politikalarında etkin duruma gelmeyi başarmışlardı. Ayaklanmaların en kitlesel ve kararlı olduğu Mısır’da ise Tahrir Meydanı’ndan yükselen halk hareketiyle 30 yıl boyunca aralıksız başkanlık koltuğunda oturan Hüsnü Mübarek devrilirken, önce Müslüman Kardeşler, sonra da Abdülfettah Sisi’nin öncülük yaptığı askeri darbe, devrimi çalmıştı.
CEZAYİR VE SUDAN: BAHAR DEVAM EDİYOR
2011’deki Arap Ayaklanmaları, Kuzey Afrika’nın bazı ülkelerinde ve Arap ülkelerinde yıllardır işbaşında olan tek adamların devrilmesiyle sonuçlandı. Ancak bu “bahar” ruhunun bittiği anlamına gelmiyor. Tersine bölge halkları arasında tarihsel bir tecrübe yaratan toplumsal muhalefet dalgası bu kez 2019’un baharında Sudan ve Cezayir’i içine alarak devam ediyor. Bu hareketler, önümüzdeki dönemde işbaşındaki diğer diktatörlerin, tek adamların korkulu rüyası olmaya devam edecek.
Buteflika ve Beşir’in tek ortak özelliği ikisinin de 20-30 yıldır işbaşında olmaları değil. İkisi de yıllardır halka yoksulluk ve sefalet dayatırken, rüşvet, yolsuzluk, yakın çevresini koruma politikası izliyor. Bu nedenle eşitlik ve sosyal adalet, diktatörlere karşı verilen mücadelenin başlıca talepleri oldu. Beşir, 1989’da İhvancıların (Müslüman Kardeşler) askeri darbesiyle göreve getirilmişti.
Tunus ve Mısır’dan sekiz yıl önce sokaklarda dile getirilen taleplerin bugün Cezayir ve Sudan sokaklarından yükseldiğini duyuyoruz. Bu nedenle Cezayir ve Sudan, “Arap Baharı”nın devamı durumundaki “geciken devrimler”dir. 2011’de komşu ülkeler Tunus ve Mısır’daki gelişmeler bu ülkelerde de hareketlenmelere yol açsa da rejimler, protestoları bastırmayı başarmıştı. Ancak bunun ebediyete kadar süremeyeceği, diktatörlerin kısa sürede devrilmesiyle ortaya çıktı. Üstelik, örneğin Buteflika, devrilme korkusuyla yıllardır Almanya başta olmak üzere değişik ülkelerden en fazla silah satın alan ülke olmasına rağmen...
Gelişmeler, Afrika ve Arap ülkelerinde “tek adam”ların halk hareketleriyle devrilmeye devam ettiğini gösteriyor. Ancak, sistem ayakta kalmak için yeni yüzlerle ayakta durmanın mücadelesini veriyor. Artan yoksulluk, sefalet, yolsuzluk yaşlı diktatörlerin yerine gelenlerin ömrünün eskiler kadar uzun olmayacağının işareti. Halkın temel talepleri karşılanmadığı sürece mücadele devam edecek.