DEVRİMİN SEMBOLÜ: KADINLAR
SUDAN devriminin sembolü haline gelen mühendislik öğrencisi Alaa Salah hakkında bir yazı yayımlayan Süddeutsche Zeitung, Salah’ın bir araba üzerinde konuşma yaptığı sırada binlerce insanın Arapça “Devrim” diye haykırdığını hatırlatıyor. Ve Salah’ın sosyal medyada Sudanlılar tarafından, Fransız özgürlük sembolü Marianne’ye benzetildiği aktarılıyor.
Sudan’da dört aydır devam eden ve Beşir rejiminin sonunu getiren eylemlerin başını yoksul kadınların çekmesi tesadüf değil. 1989’dan bu yana izlediği “İslamcı” politikalarla kadınları sürekli kamusal alanın dışına iterek cezalandırmaya çalışan Beşir’e karşı halk ayaklanmasının başını öfkeli kadınlar çekti. “İslami yasaların” yürürlüğe girmesinden sonra 15 bin kadın hakkında dava açıldı. Pantolon giyen, başını örtmeyen kadınlar polis tarafından şiddet kullanılarak pek çok kez sokak ortasında dövülerek gözaltına alındı. Bu baskılara bir de mutfaktaki yangın eklenince öfke doğal olarak büyüdü. Çünkü yıllardır ülkede açlık, yoksulluk, sefalet diz boyu. Sudan’da enflasyonun yüzde 40’a dayanmasıyla birlikte başta ekmek olmak üzere pek çok temel gıda malzemesine zam yapıldı. Bunun üzerine geçtiğimiz yılın sonunda başlayan protesto gösterileri dalga dalga yayılarak, kitlesel bir karakter kazandı. Sendikalar, sol partiler ve meslek örgütleri de hareketin içinde önemli yer tuttu.
Benzer bir durum Cezayir’de de söz konusu. Junge Welt gazetesinden Sofian Philip Naceur’un yazdığına göre, gösterilerde kadınların ağırlığı açık olarak hissediliyor. Yoksullukla mücadele ve kadın-erkek eşitliği öne çıkan talepler. Yine gençlerin eylemlere katılımı da oldukça yüksek. Eylemlere katılanlar arasında otoriter rejime karşı çıkan orta sınıfların olduğu da geçilen haberler arasında. Sofian Philip Naceur’un 9 Nisan’da yazdığı haber-yorumda ülkedeki gidişatı bundan sonra asıl olarak sokakta sol ve liberaller arasında kurulan ittifakın belirleyeceğine dikkat çekiliyordu. Benzer bir durumun Sudan için de geçerli olduğu söylenebilir.