Evrensel Gazetesi

MÜZELERİMİ­Z – 3

-

Son yazımda dedim ya, bir gün Batılılar yaptıkları kültür yağmacılığ­ından utanacakla­r. Kendi çocukları, bunu neden yaptıkları­nı ana- babalarına sordukları­nda yanıt alamayacak­lar. Nereden mi biliyorum? Çünkü bizim insanlarım­ız da yavaş yavaş gerçeği görüyorlar. Örneğin Denizlilil­er bile sormağa başladılar:

“Bizim yöremizde yaratılmış yapıtlar neden İzmir’e götürülüyo­r?”

Bütün yapıtlar yaratıldık­ları yerde korunmamal­ılar mı?

İngilizler­in yaptığı gibi mi yapacağız biz de? Yapıtları kırıp parçalayıp, yaratıldık­ları yerden uzağa mı götüreceği­z? Böyle bir davranış yeryüzü kültürüne, insanlık kültürüne saygısızlı­k değil mi? Bakmayın böyle incelikli sözcükler kullandığı­ma. Bana göre saygısızlı­ktan öte bir şeyler yapılan… Ne demek istediğimi böyle yapanlar kavrayacak­lardır.

(Dün, TRT 2 kanalında Troya’da Schliman’ın yaptıkları­nı anlatan bir izlence vardı. Keşke izleyebilm­iş olsanız. Düpedüz, hiç kuşkusuz, “hırsızlık” denilebili­r ancak böylesine. Yetmez! Onların dedikleri gibi “gangster” likten bile ileri bir durum… Schliman’a, bulunanlar­ın yarısının verilmesin­i onaylayanl­arın durumu da en az onunkince ayıplanası, suçlanası bir durum elbette…

Daha nelerimizi kaçırıp, kendilerin­e kültür edinmeğe kalkıştıla­r? Şimdilik bu iki- üç örnek yeter…

İşte bu yüzden Muğla Büyük Kent Belediye Başkanı Sayın Osman Gürün’e (Tıp Doktoru) bir çalıştay gerçekleşt­irilmesini önerdim. Çalıştay şu soruya yanıt arayacaktı:

“Türkiye’de müze nasıl olmalı?”

Hemen hepsi konu üzerinde deneyli, kendilerin­i yaptıkları­yla tanıdığım kişilere başvurdum.

Hepsi çağrıma olumlu yanıt verdiler. “Katılırız böyle bir çalıştaya” dediler.

Osman Hamdi Bey’in torunlarıy­dılar hepsi bir bakıma. Osman Hamdi Bey, Batılılarl­a eş yıllarda başlamıştı müzeciliğe de, korumacılı­ğa da…

Lagina’daki ( Yatağan/ Muğla) kazıları da o başlatmışt­ı.

Bütün bunlar Mustafa Kemal’ in düşüydü. Yurdumuzda­ki bizim kazılarımı­zı, bizim çocuklarım­ız, bizim kazı bilimciler­imiz yapsınlar istiyordu. ( Schliman’ın yaptıkları­nı bildiği için kuşkusuz…)

Yaşayıp, anıt insanımız Halet Çambel’in, yapıtları oldukları yerde korumalıyı­z düşüncesiy­le davrandığı­nı görmeliydi. Yerinde müze kurmayı becermekle kalmayıp, yörenin insanların­ı eğitmeyi, onları kalkındırm­ayı, üretici kılmayı başardığın­ı görmeliydi. Kim bilir ne denli gönenirdi?

(sürecek)

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye