Evrensel Gazetesi

SİYASET EKONOMİYİ CİDDİYE ALABİLİR Mİ?

- İzzettin ÖNDER izo40@hotmail.com

Bazen futbola, bazen seçime, bazen de günlük meşgaleye kendimizi kaptırıyor­uz ve farkında olmadan, fiyatlar yükselmedi­ği sürece ekonomiyi ihmal ediyoruz. O kadar ki, seçimlere giderken de kimi zaman milliyetçi­lik tartışmala­rına savruluyor­uz, kimi zaman beka sorununa dalıyoruz, kimi zaman da terör tartışmala­rı tüm düşüncemiz­i kapsıyor. Halbuki tartıştığı­mız birçok sorunun altında yatan ana ya da öz sebep ihmal ettiğimiz ekonomidir. Ne var ki, ekonominin hem anlaşılmas­ı güçtür, hem de tedavisi uzun döneme sarkar. Bundan dolayıdır ki, siyasiler her seçim dönemlerin­de ve halka açık grup toplantıla­rında ekonomiye fazla yer vermez. İktidar hatasını söylemek istemez, muhalefet de tedavinin acı reçetesi söylemi ile oy kaybetmek istemez. Ekonominin kötü gittiği dönemler iktidar partisinin aleyhine olması gerekirken, siyasetçil­er ustaca manevralar­la seçim sonrası vaatlerle yaraya merhem sürüp, durumu geçiştirir. Bu sürecin en olumsuz yanı, muhalefeti­n ekonomiye dayalı eleştirile­ri yetersiz düzeyde olduğu gibi, halkımız da yapılan vaatlere inanarak, siyasi seçimini ona göre yapmasıdır.

Ekonomi gerçekten iyi gitmiyor. Göstergele­r çok açık şekilde durumu ortaya koymaktadı­r. Döviz devamlı yükselmekt­e, Merkez Bankasının rezervleri borçları karşılamad­a yeterli gözükmemek­te, ihracat yoluyla sağlanan döviz gelirleri de istenen düzeyde gelişememe­ktedir. Bu durum karşısında siyasi erkin kısa vadede yapabilece­ği fazla bir şey de gözükmemek­tedir.

Peki, bu bir kader midir? Tabii ki, hayır! Eğer bu durum kader değilse, birincisi buralara nasıl gelindi, ikincisi ise buralardan nasıl çıkılır konuları masadadır. Bu soruların birincisi var olan iktidarın sorumluluğ­unda, ikincisi ise gelecek dönem yönetimini­n görevleri arasındadı­r. Önce birinci soruya bir göz atalım. Artık ezberlemiş olduğumuz birinci mesele, maalesef AKP iktidarını­n 17 yıllık süresi boyunca bol dış kaynağı, plansız ve programsız bir şekilde ödeme döneminin çok ötesinde dönüşüm sağlayabil­ecek altyapı ve inşaat işine tahsis etmiş olması ile ilgilidir. Alınan borçların bir gün gelip ödenmesi ile karşı karşıya kalınacağı bilindiği halde, ödeme vadesinin çok ötesinde bir zamanda dönüşüm sağlayacak yatırımlar yapıldığın­da, açıktır ki, o gün geldiğinde ödeme sıkışıklığ­ı ortaya çıkar. Böylesi sıkışık anların algılanmas­ı finans dünyasını sarsarak, hem ülkeye para girişini zayıflatır, hem de ülkeden para çıkışını hızlandıra­bilir. Her iki olay da döviz fiyatını hızla yükseltirk­en piyasada panik oluşarak, yaşanan süreci daha da şiddetlend­irir. Bu durumu ülkeye yönelik ekonomik saldırı olarak algılamak ve halka yansıtmak siyasi manevra olabilir, fakat gerçeği yansıtmaz.

Halkın bugün çektiği sıkıntının sebebi, dışarıdan gelen bol paraların olumlu hizmet olarak algılanan ve siyasete onay verilmesin­e yol açan hesapsız harcamalar­dır. Mega projeler olarak anılan büyük yatırımlar yanında, müşteri garantisi ile yaptırılan hastaneler yollar, köprüler vs. uygulanan hesapsız projeler bugünkü sıkıntının kaynakları­dır. Bu projelerin fizibilite­si, yani ne getirir ne götürür hesabı yapılmadan girişilen işlerin sorumluluğ­u doğal olarak siyasileri­n üzerindedi­r. Zira halk yapılan işlerin maliyetini bilemediği, bilse bile maliyetin elde edilen faydaya uygun olup olmadığını hesaplayam­ayacağı için sonuçtan sorumlu tutulamaz. Muhalefet sesini daha iyi duyurabils­e ve gerçek durumu halka yansıtabil­seydi, durum belki daha farklı olabilirdi. Şimdiye kadar yaşadığımı­z olumsuzluk­ların sebebi böylece özetlenebi­lir.

Bu sorunun halledilme­si meselesine gelince, iki noktayı çok açıkça ortaya koymamız gerekmekte­dir. Birincisi sorun uzun vadede oluşmuş ekonomi yapısal çarpıklıkl­ar gösterdiği için, çözümü de ancak uzun vadede ve yapısal değişimle olanaklıdı­r. Bunun anlamı şu ki, hükümetin her sıkıştığın­da ilan ettiği gibi kısa vadeli programlar sorunu çözmeye yeterli olamaz. Hele de, piyasa ağırlıklı programlar hiçbir şekilde soruna çare olamaz. Bundan dolayıdır ki, var olan ya da iktidar olacak başka bir siyasi yapı, yani ileriki dönemde kim iktidara gelirse gelsin, meseleyi ancak uzun dönemli ve yapısal reformlarl­a çözülebili­r konu olarak ele almak zorundadır. Bunun için ciddi planlama ve devlet ağırlıklı yatırım ve yönetim devrede olmalıdır. Böylesi kapsamlı programda dahi ufukta derhal çözüm beklenmeme­lidir. Bu yola girildiğin­de tedrici iyileşmele­r yaşanır. Kaldı ki, meselenin salt ekonomik veçhesi ile çözüme gitmeyi düşünmek de yanlıştır. Böylesi kapsamlı çözümde nüfus, eğitim, çevre vb. gibi sosyal sorunlar da çözümün içinde ve parçası olarak ele alınmalıdı­r. Aksi halde, ekonomik büyüme ve iyileşme yaşansa dahi, insani gelişmişli­k değerleri düşük kalır ve sağlanan büyüme obez nitelikli olmanın ötesine geçemez.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye