6 Mayıs’ta alanlara
6Mayıs 1972... Dünyada yükselen ’68 Hareketi’nin Türkiye’deki genç önderlerinden Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın idam edildikleri tarih. Emek Gençliği, her sene 6 Mayıs’ta Denizleri anmak için Taksim AKM önünden Dolmabahçe’ye yürüyüş düzenliyor. Bu yıl da Türkiye’nin dört bir yanında “Bağımsızlık, Demokrasi ve Sosyalizm” için alanlara çağrı yapan Emek Gençliği, İstanbul’da saat 18.00’de Dolmabahçe’ye yürüyecek. Bu yılki İstanbul yürüyüşünü Emek Gençliği İstanbul İl Yöneticisi Ender Şiar Argın ile konuştuk.
Bu yıl 6 Mayıs’ın önemi nedir? Emek Gençliği bu dönem 6 Mayıs etkinliklerine hangi atmosferde çağrı yapıyor?
Denizler bundan tam 47 yıl önce bağımsız, demokratik bir ülke, eşit ve özgür bir gelecek mücadelesinin en öndeki temsilcileri oldukları için idam edildi. Bugün Denizleri idam edenler hâlâ dünyanın dört bir yanında iktidarda; NATO gibi savaş birlikleri, medya tekelleri, ticaret örgütleriyle emperyalist kapitalist sistemi ve onun sömürü düzenini dünyanın en ücra köşesine kadar yaymak için bütün ülkelerde hükümetleri, yerli askeri ve ticari örgütleriyle seferber olmuş durumdalar. Dünyanın her yerinde ezilen halklara, işçiemekçi yığınlara, gençlere işsizlik, yoksulluk ve savaştan başka bir şey vadetmiyorlar. Denizleri idam ettiren ve onların takipçisi sermaye güçleri hâlâ iktidarda, bu nedenle onların sömürü düzenlerini yerle bir edene, başka bir dünyayı yaratana, dünya halklarının özlemlerine ulaşana kadar her 6 Mayıs’ta Denizlere verdiğimiz sözü tutmak için, emperyalizme ve onların yerli iş birlikçilerine karşı mücadeleyi sürdüreceğiz.
‘GENÇLİĞİN TEK ADAM REJİMİNE BOYUN EĞMEYECEĞİNİ GÖRDÜK’
Peki Türkiye gençliği bugün hangi koşullarda yaşıyor? Onlar için Denizler neyi ifade ediyor?
Türkiye de dünyanın her yerinde olduğu gibi genç kitlelerin mutsuz, huzursuz ve öfkeli olduğu ülkelerden biri. Özellikle son birkaç aydır ekonomik kriz ve onun etkileri fazlasıyla gençliğin yaşam koşullarını ağırlaştırıyor. İşten atılan, iş bulamayan işsiz genç sayısı sürekli artıyor, üniversite mezunları arasında işsizlik rekor seviyelerde. Bunun yanında temel gıda maddelerine, ulaşım, barınma gibi en hayati ihtiyaçlara gelen zamlar gençleri kriz koşullarında uzun saatlerde, kötü çalışma koşullarında çalışmaya, bir kısmını da çalışırken okumaya mecbur bırakıyor. Liselerde, üniversitelerde demokratik-bilimsel eğitim talebi gittikçe yakıcılaşıyor, gençlerin bir araya gelebileceği hemen her etkinlik tek adam rejimi tarafından yasaklanmaya, engellenmeye çalışılıyor. Buna rağmen gençlik kitlelerinde mücadele etme, taleplerine sahip çıkma eğilimi güçleniyor. Tek adam rejimine boyun eğmeyeceğini, onun siyasetini, kültürünü kabul etmeyeceğini son seçim sonuçlarında; bir araya gelme, birlikte üretme hakkına sahip çıkacağını çok yakın zamanda, iptal edilen ODTÜ şenliğinin geri kazanılma sürecinde gördük. Emperyalizme ve onun politik-ideolojik hegemonyasına boyun eğmemek, başka bir dünyanın mümkün olduğunu göstermek de hem Türkiye hem dünya gençliği açısından önümüzdeki dönemin belirleyici momentlerinden biri olacak. Gençlik dünyanın her yerinde olduğu gibi Türkiye’de de emperyalist kuşatmaya, onların temsilcilerine karşı mücadelesinden vazgeçmeyeceğini, özlemlerine ve geleceğine sahip çıkacağını gösteriyor, gösterecektir.