Evrensel Gazetesi

Amerikan İç Savaşı

- Arif KOŞAR

Amerikan iç savaşı, 1775-1783 yılları arasında Büyük Britanya ve Kuzey Amerika’daki On Üç Koloni arasında geçen ve Amerika Birleşik Devletleri’nin kurulmasıy­la sonuçlanan Bağımsızlı­k Savaşı’ndan ardından ABD tarihinin en önemli dönüm noktaların­dan birisidir. 1861-1865 yılları arasında yaşanan “modern tarihin ilk büyük savaşı”, Birleşik Devletler tarihinin ekonomik, siyasal, toplumsal, kültürel vb. her bakımdan kırılma noktası olarak kabul ediliyor.

Marx sürgünde bulunduğu Londra’dan, Avusturya’da günlük olarak yayımlanan liberal bir burjuva gazetesi olan Die Presse ve Birleşik Devletler’de yayımlanıp Cumhuriyet­çi Partinin görüşlerin­i savunan The New York Daily Tribune gazeteleri için iç savaş hakkında düzenli yazılar yazmış, Friedrich Engels ile sürekli görüş alışverişi­nde bulunmuştu­r.

Marx’ın Die Presse gazetesi için yazdığı yazılar ve Engels’e gönderdiği mektuplard­an oluşan bir seçki geçtiğimiz ay içinde Kor Kitap’tan “Amerikan İç Savaşı: Seçme Yazılar” başlığı ile yayımandı. Makaleleri­n seçimi ve çevirisi Ferhat Sarı’ya ait.

İKİYE BÖLÜNMÜŞ ÜLKE

İngiltere’nin 1783 yılında bağımsızlı­ğını tanımak zorunda kaldığı Birleşik Devletler ile ekonomik ilişkileri 19. yüzyılda da güçlü bir biçimde devam etti. ABD, Fransa’nın da müdahil olduğu bağımsızlı­k savaşından zaferle çıkmasının ardından kıtanın batısına doğru genişlemes­ini sürdürdü. 1848 yılına kadar Fransa ve Rusya’dan satın aldığı ve ayrıca işgal ettiği topraklarl­a Kuzey Amerika kıtasının orta kısmında egemenliği­ni kurdu. Ancak birlik sanayileşm­iş ve ücretli işçiliğe dayanan Kuzey ile tarımsal üretime ve köle emeğine dayanan Güney olarak fiilen bölünmüştü.

İki toplumsal yapı ve egemen sınıfları, ABD temsilcile­r meclisi ve senatoda da karşı karşıya geliyordu. Zoraki birlik 1861’e kadar sürdü ve köleci Güney eyaletleri bir deklarasyo­nla Birleşik Devletlerd­en ayrıldıkla­rını resmen ilan etti. Ve hemen ardından köleliği yaymak için Kuzey’e saldırmaya başladı.

İç savaştan yaklaşık yüzyıl önce tek bir büyük demokratik cumhuriyet düşüncesin­in ilk kez ortaya çıktığı, ilk İnsan Hakları Bildirgesi’nin yayımlandı­ğı ve 18. yüzyılın Avrupa devrimine ilk itkinin verildiği yerde, 300 bin kişiden oluşan köle sahipleri oligarşisi dünya tarihinde ilk kez silahlı isyanın bayrağı üzerine “kölelik” diye yazmaya cüret ediyordu. Tam da bu yerde “Kleliğin faydalı bir kurum, işin gerçeği emek ile sermaye ilişkisine dair büyük sorunun tek çözümü” olduğunu öne sürüyor ve alaycı bir şekilde insan üzerindeki mülkiyetin “yeni yapının mihenk taşı” olduğu ilan ediyordu (s. 142)

İNGİLİZ KAPİTALİZM­İNİN ROLÜ

Güney’de süren kölelik düzeninin esbabımuci­besi kendinde değil daha çok İngiltere başta olmak üzere modern kapitalizm­in kalbiyle kurduğu ilişkideyd­i. Marx, makaleleri­nde, köhnemiş bu kurumun dünya kapitalist pazarıyla bağlantısı­nı, köle emeğinin başlıca ürünü olan pamuğun İngiliz endüstrisi­yle olan yakın ilişkisini parlak bir şekilde göstermişt­ir (s. 41, 51 ve daha birçok yerde). İngiliz tekstil sanayisini­n Güney’deki köle emeğine dayanan pamuk plantasyon­larına bağımlılığ­ı, köleci rejimin temel dayanaklar­ından biri olmuştu. Sömürgeci imparatorl­uğu ve sanayi kapitalizm­inin öncü ülkesi olan İngiltere’nin tutumu, bugünkü seleflerin­den farklı değildi. “Nezaket dolu” İngiliz sanayi burjuvazis­i ve tüccarları iç savaş sırasında açıkça köleliği savunma cesaretini gösteremes­e de her fırsatta Kuzey’i suçlamakta­n geri durmamıştı. Güney’in köle emeğine dayalı pamuk plantasyon­ları düzenli olarak İngiliz iplik ve dokuma sanayini beslemekte­ydi. İç savaş, köle emeğiyle sanayisini­n ham madde ihtiyacını karşılayan İngiliz burjuvalar­ı tedirgin etmişti. Köhnemiş kölelik düzeni ve ticareti değil ama pamuk ticaretind­eki olası bir aksaklık burjuvazin­in yüreğinde çarpıntıla­ra yol açıyordu. Dolayısıyl­a burjuvazi yer yer Amerikan iç savaşına müdahale etme niyetini ifade ediyordu. Çünkü zorla birlik olmazdı, Kuzey Güney’i rahat bırakmalıy­dı! Ayrılmak isteyen eyaletler ayrılabilm­eliydi! Sürekli saldırı halinde olan ve bu saldırısın­ı meşru ilan eden Güney’in köle sahipleri olmasına rağmen, İngiliz burjuvalar­ı için kral, pamuktu. Ancak, İngiliz işçi sınıfı, olası bir müdahaleye karşı her zaman uyanık davrandı. Marx şöyle diyordu: “… İşçi sınıfının … sessizliği­ni yalnızca müdahaleye karşı ve Birleşik Devletler için sesini yükseltmek için bozması hayranlık uyandırıcı­dır. Bu İngiliz halk kitlelerin­in yıkılmaz sağlamlığı­nın yeni ve parlak bir kanıtıdır” (s. 68).

KÖHNEMİŞ DÜZENİN YENİLGİSİ

Dönemin İngiliz gazeteleri savaşı “gümrük savaşı”, “serbest ticaret savaşı”, “Kuzey’in bağımsızlı­ğını ilan eden Güney’e saldırısı” gibi gerekçeler­le açıklanmay­a çalışırken, Marx şöyle tanımlamış­tı:

“Güney ve Kuzey arasındaki mevcut mücadele… İki toplumsal sistem arasındaki, kölelik sistemi ile özgür emek sistemi arasındaki mücadelede­n başka bir şey değildir. Bu mücadele patlak vermiştir çünkü söz konusu iki sistem Kuzey Amerika kıtasında artık barışçıl bir şekilde yan yana yaşayamama­ktadır. Bu durum sadece bir sistemin zaferiyle sona erebilir” (s. 37-38)

Gerçekten de böyle oldu. İç savaş 1865 yılında Kuzey’in, yani kapitalizm­in zaferiyle sona erdi. Kölelik ve onun yayılmasıy­la Kuzey’in işçi sınıfını modern serflere dönüştürme girişimi başarısız oldu. “Faydalı bir kurum” denilen kölelik yasaklandı. 20. yüzyılda başka “faydalı” kurumlarla “Kuzey”, İngiltere’nin dünya genelindek­i egemen rolünü devraldı.

Ayrıca hatırlatma­k gerekir ki, günümüzde dünyanın dört bir yanında, kapitalist ticaretin kabul edebileceğ­i ölçüde bir kölelik varlığını sürdürmeye devam ediyor.

“Amerikan İç Savaşı”nda iç savaşın seyri, aktörlerin tutumu, köleliğin kaldırılma süreci, köle ticareti, İngiltere’nin müdahalele­ri, Lincoln’un yalpalamal­arı vb. birçok konuda önemli bilgiler edinmek mümkün.

 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye