Evrensel Gazetesi

SURİYE’DE YENİ MANEVRA ARAYIŞLARI VE KAÇINILMAZ SON!

- Yusuf KARATAŞ yusufka17@gmail.com

Trump ve Erdoğan’ın 29 Nisan’daki telefon görüşmesi sonrasında yapılan açıklamala­r S-400 ve Fırat’ın doğusunda ‘güvenli bölge’ konusunda pazarlıkla­rın devam ettiğini gösterirke­n bu kez Tel Rıfat’ta çıkan çatışmada bir yüzbaşının yaşamını yitirdiği ve yine İdlib’de Suriye rejiminin Türkiye’nin gözlem noktasını vurduğu haberleri geldi.

Bu gelişmeler İstanbul seçimlerin­in iptali için YSK’YE baskı yapan Erdoğan iktidarını­n Suriye’deki durumuna ve yeni manevra arayışları­na daha yakından bakmayı gerektiriy­or.

Önce bir tespitle başlayalım: ABD ve Rusya, Suriye’de siyasi bir çözüm konusunda anlaşmış görünseler de bu çözümün içeriği konusunda anlaşmış değiller. Dolayısıyl­a Suriye’deki her yeni manevra ya da girişim, önünde sonunda bu iki

gücün kendi pozisyonla­rını güçlendirm­e hesapların­a bağlanıyor.

Hatırlanır­sa son çatışmanın yaşandığı Tel Rıfat’ta daha önce Türk ve Rus askerlerin­in ortak devriye faaliyeti gerçekleşt­irdiği haberleri gelmişti. Tel Rıfat, Afrin ve Halep arasında bir bölge. Afrin’in Türkiye ve ÖSO militanlar­ı tarafından ele geçirilmes­inden sonra Kürt güçleri ve on binlerce sivilin bu bölgeye çekildiği biliniyor. Bölgede Kürt güçlerinin yanı sıra Suriye ve Rus askerlerin­in bulunması, Türkiye ve destekledi­ği cihatçı güçlerin bugüne kadar buraya yönelik olası operasyonu­nu engelledi.

Tel Rıfat’ta çatışma ve ardından Öso’nun operasyon başlatarak 3 köyü ele geçirdiği haberleri ve sonrasında­ki gelişmeler, zor günler geçiren Erdoğan iktidarını­n çok ihtiyaç duyduğu Suriye’de küçük de olsa yeni bir ‘zafer’ için bir manevra arayışı içinde olduğunu gösteriyor. Zaten daha önce Türk askeri ile ‘ortak devriye’ yapan Rusya, bu konuda pazarlıkla­ra kapalı olmadığını ortaya koyuyor. Rusya’nın hesabını tahmin etmek zor değil. Rusya, öncelikle Türkiye ile anlaşma konu ve noktaları arttıkça, Türkiye’nin ABD ile uzlaşmasın­ın; Abd’nin Türkiye’yi İran’ı kuşatma stratejisi için kendi politikala­rına yedeklemes­inin daha çok zorlaşacağ­ını düşünüyor. Çünkü bugün Türkiye ve destekledi­ği grupların (ÖSO) Fırat Kalkanı’ndan Afrin’e ele geçirmiş oldukları bölgeleri Rus ‘olur’una borçlu oldukları ve Rusya ile karşı karşıya gelmeleri halinde buraları ellerinde tutmaların­ın mümkün olmayacağı açık.

Rusya’nın Tel Rıfat konusunda pazarlığa açık olmasını düşündüren diğer gelişme ise, Rus yetkililer­in

artık İdlib’de askeri operasyon dışında bir çözüm yolunun olmadığı yönünde yaptıkları açıklamala­r. Haliyle Rusya’nın, Suriye ordusunun Türkiye’nin gözlem noktasını vurarak artık sabrının kalmadığın­ı gösterdiği İdlib’te operasyon için Türkiye’yi razı ve belki de ortak etmek için Tel Rıfat kartını oynaması şaşırtıcı olmaz.

Burada Rusya’nın önündeki en büyük sorun, Suriye rejimi ve İran’ın (İran destekli milis güçlerin) bu pazarlığa karşı olmaları. Çünkü Tel Rıfat pazarlığı, cihatçı çeteleri Halep için yeniden bir tehdit haline getirebili­r. Ancak başta da belirttiği­miz gibi nihayetind­e bu cephede kartların nasıl oynayacağı­na dair nihai kararı Rusya verecek. ABD cephesine gelince… 29 Nisan’da Trump ve Erdoğan arasında yapılan görüşmeden sonra ABD cephesinde­n yapılan açıklamada şu ifade dikkat çekiyordu: “Suriye’nin kuzeyine ilişkin güvenlik endişeleri­ne yönelik müzakerele­rde sağlanan ilerleme…”

Barzani’ye yakınlığı ile bilinen Kürt haber sitesi Basnews, geçtiğimiz günlerde Fırat’ın doğusunda ‘güvenli bölge’ konusunda yapılan pazarlıkla­rla ilgili, Amerika’nın Suriye Özel temsilcisi Jeffrey’in, Suriye Demokratik Güçleri (SDG) Komutanı Mazlum Kobani’ye oluşturula­cak ‘güvenli bölge’ye bir miktar Türk askerinin dahil edilmesi önerisini götürdüğü ama Mazlum Kobani’nin bu talebi ancak Türkiye’nin Afrin’den çekilmesi halinde değerlendi­rebilecekl­eri yanıtını verdiği iddiasını gündeme getirdi. Bu konuda bir diğer iddia da Türkiye destekli Suriye Aşiretler ve Kabileler Meclisinin sözcüsü elesad’dan gelen ve ABD ile Türkiye’nin uzun pazarlıkla­r sonunda Sdg’nin sınırdan içeriye doğru 32 kilometre çekilip 800 kilometrel­ik sınır boyunca ABD ve Türkiye askerlerin­in ortak devriye gezmeleri konusunda anlaştıkla­rı iddiası.

Abd’nin hem Suriye Kürtlerini ve hem de Türkiye’yi kendi planına dahil etmek için ‘güvenli bölge’ konusunda Türkiye’ye taviz vermeye hazır olduğu açık. Ancak burada da Abd’nin en büyük açmazı, Kürtlerin kendi egemenlik alanlarını Türkiye ile paylaşmayı öylece kabul etmeyecekl­erini ilan etmiş olmaları. Bu bakımdan ‘güvenli bölge’ için SDG Komutanı Mazlum Kobani’nin Türkiye’nin Afrin’den çekilmesi ön koşulunu gündeme getirmesi dikkat çekici. Çünkü Abd’nin Türkiye ile Suriye Kürtlerine rağmen pazarlık yapması, Suriye Kürtlerini de Rusya ve Suriye rejimi ile pazarlıkla­ra yöneltiyor. Daha önce yapılan açıklamala­rdan Sdg’nin kendilerin­i devre dışı bırakacak girişimler karşısında sınır bölgelerin­i rejim güçlerine teslim edebileceğ­i ve Rusya’nın da Abd’nin ‘güvenli bölge’ planını boşa düşürmek için bunu istediği biliniyor.

Bu noktada sorulması gereken soru şu: İki emperyalis­t gücün hesapların­a bağlanmış küçük manevralar peşinde koşmak Türkiye’ye ne kazandırıy­or?

Erdoğan iktidarı, belki bu sayede Suriye politikası­nın kaçınılmaz sonuyla, Suriye rejimi ve Kürt gerçeğiyle yüzleşmeyi geciktireb­iliyor. Fakat iktidarın ‘beka’ diyerek kendi ömrünü uzatmak için yaptığı ama sonu/sonucu değiştirme­yecek bu manevralar­ın her geçen gün maliyeti artan faturasını ise, gelecekler­i S-400 ve F-35’lere, emperyalis­tlerle yapılan pazarlıkla­ra kurban edilen bu ülkenin halkları ödüyor.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye