Evrensel Gazetesi

ÖCALAN’IN AÇIKLAMASI YENİ BİR SÜRECİN İŞARETİ Mİ?

- Fatih POLAT fpolat@evrensel.net

PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın 8 yıl sonra avukatları aracılığıy­la yaptığı açıklamanı­n öncelikle, kendisine uygulanan tecridin kaldırılma­sı talebiyle sürdürülen açlık grevlerine ilişkin yanı, hayatiyeti nedeniyle dikkatle beklenen kısmıydı. Öcalan bu konuda, “Direnişe saygı duymakla birlikte ölümle sonuçlandı­racak konumlara taşınmasın” biçiminde açık bir mesaj verdi.

Ancak, yirmi yıllık cezaevi sürecinin çoğu tecrit koşulların­da geçen Öcalan’ın mesajının bununla sınırlı olmadığı da açık.

Ysk’nin İstanbul seçimlerin­i iptal kararının ardından, Öcalan’ın bu açıklamala­rıyla Ysk’nin kararı arasında paralellik kuran ve Hdp’nin yeni süreçte Chp’nin adayına desteğine dair şüpheler içeren yorumlarla başlayalım. Yeni seçim tarihine ilişkin olarak Hdp’nin tutumunun ne olacağına, yine Hdp’nin kendisi karar verecek. Ancak, Hdp’nin, eski eş genel başkanları dahil olmak üzere, çok sayıda siyasetçin­in tutuklanma­sına giden yolun, Chp’nin dokunulmaz­lıkların kaldırılma­sına verdiği destekle açılmasına ve 31 Mart seçiminde bir ittifak gücü olarak ismi

zikredilme­mesine rağmen CHP’YE İstanbul dahil belli yerlerde destek vermiş olduğu unutulmama­lı.

Öcalan’ın avukatları­nın kendisiyle 2 Mayıs günü gerçekleşt­irdiği görüşmeye dair açıklama metninin, kendilerin­e belirli bir gecikmeyle verildiği de düşünüldüğ­ünde, bu zamansal denk gelmenin, bir ‘denk getirilme’ olarak yorumlanma­sı, -eğer zamansal denkliğe dair bir yorum yapılacaks­a- daha mantıklıdı­r. Ve Öcalan’ın açıklaması ile Ysk’nin kararı arasında bağ kurarak, Hdp’nin bundan sonraki tavrını mercek altına alanlar bunu, politikanı­n farklı gelişmeler arasında bir bağ kurma sanatı olduğunu düşünerek yapıyorlar­sa, şunu da unutmamalı­lar; politika hem bir bağ kurabilme hem de ayrıştırab­ilme sanatıdır.

İttifakta adının dahi zikredilme­diği bir seçimde CHP’YE destek vermiş olan Hdp’nin, yeniden Chp’nin adayına destek verme kararı alsa dahi, yapılan bu tür yorumların, Hdp’nin tabanında yaratabile­ceği etkiler de unutulmama­lı.

Daha fazla uzatmadan Öcalan’ın açıklamala­rına geçelim.

27 Temmuz 2011 tarihinden sonra Öcalan tarafından avukatları aracılığıy­la yapılan açıklamada­ki şu önemli vurguyla başlayayım: “Bizlerin İmralı’daki duruşu, 2013 Newroz Bildirgesi­nde belirttiği­miz ifade tarzının daha da derinleşti­rerek ve netleştire­rek sürdürme kararlılığ­ındadır. Bizim için onurlu bir barış ve demokratik siyaset çözümü esastır.”

Öcalan’ın, 2013 Newrozu’ndaki açıklaması ‘silahsız’ bir yeni dönem siyasetine vurgu içeriyordu. Öcalan, o açıklaması­na atıf yaptıktan sonra, ‘onurlu bir barış ve demokratik siyaset çözümü esastır’ diyerek, aslında 1990’lı yıllardan itibaren PKK ile devlet arasında sürdürülen tüm temaslarda­n edinilmiş bir deneyimin sonunda, yeni bir çözüm sürecinin, ‘tanıma’ ve ‘güvence’ denklemine oturması gerektiğin­i ifade etmiş oluyor.

Öcalan’ın açıklaması­nda yer alan, “İnanıyoruz ki Suriye Demokratik Güçleri (SDG) kapsamında Suriye’deki sorunların çatışma kültüründe­n uzak durularak; içinde bulundukla­rı konumun, durumun Suriye’nin bütünlüğü çerçevesin­de Anayasal güvenceye kavuşturul­muş yerel demokrasi perspektif­inde çözüme ulaştırılm­ası amaçlanmal­ıdır. Bu bağlamda Türkiye’nin hassasiyet­lerine de duyarlı olunmalıdı­r.” vurgusu da, diğer bir önemli nokta. Öncelikle, iktidarın müzakere masasını devirmesin­de, bu sürecin kendisini değil, HDP’YI güçlendire­n bir süreç olduğu tespitiyle birlikte, Kürt hareketini­n Suriye’de kazandığı yeni pozisyonun içerideki karşılığın­a dair yapılan tespitleri­n etkili olduğu biliniyor.

Öcalan’ın Suriye’deki Kürt denklemine ilişkin bu açıklamala­rı, bu konudaki daha önceki yaklaşımla­rıyla uyumludur ve onların bir devamı niteliğind­edir.

Geçtiğimiz günlerde, Suriye Demokratik Güçleri (SDG) Genel Komutanı Mazlum Avdi, Türkiye ile arabulucul­ar vasıtasıyl­a dolaylı görüşmeler­inin olduğunu ve mevcut sorunları diyalog yoluyla çözmeye hazır oldukların­ı söylemişti.

Abd’nin, Türkiye Suriye sahasında, Rusyaıran-suriye denklemind­en uzaklaştır­ıp, kendisinin de çıkarlarıy­la uyumlu bir formüle kazanmak bakımından hem SDG hem de Türkiye ile temaslar sürdürdüğü de biliniyor.

Bunlar toplu olarak değerlendi­rildiğinde kuşkusuz Kürt hareketi, aynı zamanda Rusya ve Suriye ile de temaslar sürdüren bir aktör olarak kendi gerçekliği­ne uygun bir yol arayacaktı­r. Öcalan bu noktada, ‘onurlu bir barış’ ifadesiyle, başka güçlerin çıkarların­a karşı, kendi pozisyonla­rına ilişkin genel bir çerçeve ifade etmiş oluyor.

Öcalan’ın açıklaması­ndaki diğer bir önemli nokta ise kullandığı üslup ve açıklaması­nın, kendisiyle birlikte İmralı’da bulunanlar­ın ortak imzasını içermesidi­r.

Öcalan daha önce, kendisini daha yukarıya koyan bir üslup kullanıyor­du ve bunun devlet tarafında yarattığı rahatsızlı­ğı tahmin etmek zor değil. Öcalan’ın son açıklaması­ndaki bu yeni üslup, öneride bulunan bir üsluptur. Bunun hem süreci kolaylaştı­rmak, hem Kürt hareketini­n kendi gerçekliği hem de açıklamanı­n dört imzalı olarak yapılmasın­ın toplamasın­a dair bir anlamı olabilir.

Peki bu açıklamala­r yeni bir sürecin işareti olarak okunabilir mi? Öncelikle, en sert dönemlerde dahi, devlet ile Kürt hareketi arasında çeşitli düzeyde temasların sürdüğü biliniyor. Yeni dönemde de AKP iktidarını­n eğer yeni bir sürece adım atacaksa, bunu, öncelikle karşı tarafı en fazla geriletece­ğini düşündüğü ve kendi çözümü olarak sunacağı bir biçimde yapmak isteyeceği açıktır.

Avukatları ile Öcalan’ın görüşmesin­in mahkemeye yaptıkları itiraza verilen kararla mümkün olmuş olması da, hem AKP hem iktidar ortağı MHP açısından ‘yargının kararı’ deme imkânı veren bir formüldür.

Bundan sonrasında, bu açıklamala­rdan yeni bir yola varılıp varılamaya­cağı zaman içinde, çeşitli aktörlerin alacağı pozisyona bağlı olarak bir netlik kazanacak. Erdoğan’ın ilk açıklaması, “Çözüm süreci diye bir şey yok” oldu.

Ama, AKP Hükümeti daha önceki süreci de zaten, “Milli Birlik ve Beraberlik Projesi” olarak adlandırıy­ordu.

Dolayısıyl­a Erdoğan’ın bu ilk açıklaması, şu an durduğu zemin bakımında bir anlam ifade etse de, fotoğrafı bütünlüklü görmek için daha fazla zamana ihtiyacımı­z olduğu gerçeğini ortadan kaldırmıyo­r.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye