SEÇİM ÖNCESİ ATMOSFER
İŞTE 28 Nisan seçimlerine yukarıda açıkladığımız bu bağlamda gelindi; Sosyalist Parti ve Halk Partisi’ni bağımsızlıkçılar karşısında zayıflık göstermekle, İspanya’nın bölünmesine izin vermekle suçlayan sağcı, neo-frankocu, yabancı düşmanı, kadın düşmanı ve merkezci parti (özerklik karşıtı) Vox, avantaj sağladı. Vox, bu avantajı yalnızca Sosyalist Parti’ye getirdiği suçlamalar sonucu değil, Halk Partisi’nin yolsuzluktan aşınması, geleneksel aile, (kadının yeri evdir), Katolik kilise, boğa güreşleri ve hayvan avını; sözde İspanyol değerlerini (gerçi şu anda giderek toplumun büyük bir kesimince sorgulanıyor) savunan, ekonomik krizin suçunu göçmenlere yıkan söylemleri; İspanyol geleneğiyle ilgisi olmayan “yuvayı korumak” için silahlanmayı savunmak vs. sayesinde de sağladı.
Seçim kampanyasında, Vox’un söylemlerinden çok farklı bir söyleme sahip olmayan Halk Partisi (PP) ve Yurttaşlar, anketlerin öngördüğü oy düşüşünü engelleme beklentisiyle ve özellikle Katalan sorununda iyice radikalleşti.
Sosyalist Parti (PSOE) ise, Katalonya referandumuna karşı çıkarak “Anayasa sınırları içinde” bir diyalog söylemini kullandı. Seçim kampanyalarında neredeyse yalnızca bu konuya odaklanıldı.
SINIF YERİNE MİLLİYET TARTIŞILDI
Halk Partisi ve Sosyalist Parti’nin uyguladıkları neoliberal politikaların eşitsizliğe, yoksulluğun, insanların evlerinden atılmasının artmasına yol açan, kamusal sağlık ve eğitime bütçe ayrılmaması gibi konuların İspanya halkı üzerindeki korkunç maliyetine hiç değinilmedi.
Emeğin değerinin dibe vurması pahasına sermayenin beslendiği (örneğin, hükümet, krizin en kötü evresinde halkın vergilerinden bankalara 60 milyon avro yardım yaptı) neoliberal politikalar es geçildi. Kısacası sınıfsal çatışmanın ve tartışmanın yerini, birinin ya da öbürünün milliyetçi tartışmaları aldı.
Son yapılan seçimlerin sonuçları bilinmektedir. Halk Partisi, seçmen ve sandalyesinin yarıdan fazlasını kaybetti. Kaybettiği bu oylar, Vox ve Yurttaşlar Partisi arasında paylaşıldı. Sosyalist Parti, aşırı sağın büyümesi korkusunun yarattığı iklim, seçim sisteminin özellikleri nedeniyle sağın ilk defa üçe bölünmesi, sağın tamamen silindiği Bask Ülkesi ve oldukça azaldığı Katalonya sayesinde oylarını arttırdı.
‘SOL KAZANDI’ SERABI
Ancak seçimlerden sonra Sosyalist Parti’nin birinci olması üzerine solda yaşanan rahatlama hissi, aslında büyük ölçüde bir serap niteliğinde. Sosyalist Parti’nin (PSOE) neyle ve kimlerle ittifak yapabileceği bilinmiyor. Hemen herkesle de yapabilir. Öte yandan verdiği sözleri yerine getirmeme alışkanlığı söz konusu. Bu anlamda ona ne kadar güvenilir? Yine Ab’nin dayattığı neoliberal politikaların sadık uygulayıcısı sosyal demokrat bir parti olduğu da unutulmamalı. Ayrıca sanırım bu konuda solun gözden kaçırdığı bir diğer önemli nokta, Sosyalist Parti en çok oyu almış olsa da duruma ülke bazında baktığımızda, bölgelerin yarısından fazlasında üç sağ partinin aldığı oy toplamı Sosyalist Parti ve Podemos’un toplam oyunun üzerinde olması. Bask Ülkesi ve Katalonya’yı hesaba katmazsak bu üç sağ partinin toplam oyları salt çoğunluğu aşıyor.
Son olarak, bu sonuçların, 26 Mayıs’ta yapılacak Avrupa, özerk bölge ve yerel seçimlerde tüm partilerin stratejilerinde değişiklik yapmasına yol açabileceği söylenebilir.