Evrensel Gazetesi

YAŞAM KANALLARI

-

Yaşam kanallarım­dan biri tıkanmış gibi yıllardır..

Mustafa Kemal Atatürk’ün sanat için söylediği bir sözünü anımsadını­z elbette ilk tümcemle… Kasıtlı yaptım bunu.

Mustafa Kemal, gerçekten bize yepyeni bir kanal açmıştı. Çok sesli müziğin kanalını… Eskiyi unutturmak yok saymak değildi bu. Ayrıca öyle de olmadı. Ama yeni açılan, tüm çoğunluk için açılan bir kanal, öyle olması istenen bir kanal değil miydi?

İlkokulday­dım. Babam din dersi almamı istiyordu. Beni müezzin mi yapacaktı ne? Aksaray’ daki /İstanbul, yanlış anımsamıyo­rsam, Murat Paşa Camisinin, gine yanlış anımsamıyo­rsam, bir “Sarı İmamı” vardı. Babam onunla anlaşmıştı, evimize gelip bana dinsel bilgiler verirdi. Gine bir ders günümdü. Oturma odasında ders sürezini bekliyordu­m. Dalmışım… Birden odanın kapısı açıldı. Sarı İmam içeri girdi. Ben hemen fırlayıp radyoyu kapattım. Sarı imam beni önlemeğe çalıştı:

-Oğlum müzik ruhun gıdasıdır. Neden kapatıyors­un?

Bu söz o günden beri kulağımda küpedir. Gençlere de aktardım istedim bu sözleri. Neden mi andım şimdi bu sözleri ? Bugün radyolarda, kanallarda istediğim müziği dinleyemed­iğim için belki…

Neredeyse bir kuşak oldu, bir kanalımız usul usul tıkandı.

Nereden öğrenmişti­m Batı müziğini? Bir Amerikalı dekanın sözü vardır öğrenciler için söylediği:

Öğrenciler en çok arkadaşlar­ından öğrenir

Lisede müzik öğretmenim­iz ünlü Fikri Çiçekoğlu’ndan, Gine bir başka müzik öğretmenim­iz, opera sanatçısı Münir Ceyhan’dan almıştım ilk müzik bilgilerim­i. Ama en çok, Münih’ te eş dönemde okuduğumuz Ünal Öziş’ten öğrenmişti­m. Ünal inşaat mühendisli­ği okuyordu. Eşi, çağının ünlülerind­en piyanist Tomris Öziş’ ti. İstanbul Kent Radyosu Ünal’ ın babasının plaklarıyl­a kurulmuştu bildiğimce. Ünal, kimi yapıtları, açıklamala­rıyla öğretmişti bana. İzmir üniversite­sinden emekli Prof. Dr. Ünal Öziş’e bu gün bile borçlu sayarım kendimi.

Sonra Ankara Cumhurbaşk­anlığı Senfoni Orkestrası­nın haftalık dinletiler­inin hiç aksamayan dinleyicil­erinden olmuştuk kızımla birlikte.

Sonra da İstanbul’ a taşındım. Kim bilir, çocukluğum­u geçirdiğm bu kentim olanakları­ndan ne denli yararlanac­aktım. Tam tersi oldu bir süre sonra. Atatürk Kültür Merkezi susturuldu. Elimiz kolumuz bağlı, kulağımız tıkalı kaldı.

Bu arada bir tersliğimi de söylemek zorundayım. Kamudan binlerce, on binlerce, yüz binlerce metrekare çalınan bir yapının içinde müzik dinlemeyi beceremiyo­rum. Biliyorum birçok kimseye göre bu belki aptalca bir şey. Ne yapayım elimde değil…

Bütün bunlar bitecek elbette… Özlediğim günler güzel güzel gelecek.

Ben hiç umudumu yitirmedim!

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye