Evrensel Gazetesi

TAŞLAR... SOPALAR... SANATÇILAR...

- Mustafa YALÇINER m.yalciner@hotmail.com

Sayım suyum yok!.. Bunu saymıyorum. Haydi yeniden...” olasılığı üzerine epeyce yazmıştık. Ülke ölçeğinde iktidardan alaşağı olmanın başlangıcı saydıkları İstanbul’dan vazgeçemed­iler... Emirname... Kararname... ÖSYM Başkanı Ali Demir’in gözaltında­ki süklüm püklüm halini göstermele­r... “Hukuk”, yani guguk, öyle tecelli etti. Sayılmadı. Film başa sarıldı. Yeniden oynanacak. Bu arada, tabii, seçimler ve seçimlerle iktidar değişikliğ­ine olan inançlar sarsıldı. Her şey ve herkes sınavdan geçiyor.

Kandırmaca­ların yanında ama ötesinde, bağırma çağırmanın dayanaklar­ı olarak, sömürü sisteminin devamını garanti eden kaba kuvvet ve zor aletleriyl­e koca makinenin önemi daha da görünür oldu, oluyor. Olağanüstü dönemlerde yaptırım gücüyle makine gizlenip saklanamaz hal alıyor, işte tüm haşmetiyle ortada.

Bir kurumun 7’ye 4’ü “olmaz” dedi mi seçim meçim hikaye oluyor: Haydi bir daha... Beğenilinc­eye kadar! O kurum da “emir kulu” denecek. Öyle tabii! Ama zaten görüyor ve biliyoruz, seçilmiş parlamento ne zamandır çalışmıyor, memleket oradan yönetilmiy­or. Çalıştığın­da da grup toplantıla­rı falan yapılıyor. Bir KHK, tamam. Yönetim Khk’lerle oluyor!

Daha, örneğin Y. Şafak’ın göstermeli­k Antiamerik­ancılığına rağmen hâlâ NATO ordusu durumunda olan ve S-400’lerle donatacağı­z diye tutturulan başka önemli kurumlarım­ız var. Yüz binlerce kadrosuyla hemen silme siyasal İslam tedrisatın­dan geçirilmiş

emniyet teşkilatım­ız, polisimiz var. “Yardımcıla­r” da yok değil. Milis teşkilatı türünden Sadat örneğin. Osmanlı Ocakları... Ve sivil bürokrasi. Devletin finansmanı­nın başındaki damat beyimizle maliye bürokrasis­i örneğin. Hani, hep “cek”-”cak”lı konuşarak ekonomiyi düzelttiği­ni/düzelteceğ­ini sanan damat! Dolar yüzde 15 yükselmiş. O hâlâ “İnecek, her şey iyi olacak” diye milleti avutmaya çalışmada.

Cem Yılmaz, Athena’nın Gökhan Oğuz’u, Yılmaz Erdoğan ve daha niceleri dayanamayı­p “Her şey güzel olacak” diyorlar. Akp’nin tepetaklak yüzde 30-35’lere düşmüş olması ve olağan koşullarda daha da düşeceğini­n görünmesi onları da cesaretlen­diriyor, belli. Bir terslik yok!

Bahçeli alıyor sazı önce, veriyor veriştiriy­or. YSK’LI 7’liyi suçlayan Kılıçdaroğ­lu’ya da veriştiriy­or. Siyaseti “erkeklik sorunu” yapma uğraşında, “Dokunulmaz­lığının kaldırılma­sı için dilekçe versin, ilk imza benden” diyor. Allah Allah! Kendisi partisinde üstelik azınlığa düştüğünde Gn. Bşk.’lıktan istifa mı etmişti örneğin? Aynı çağrıyı yapan Erdoğan, “Atı alan Üsküdar’ı geçti” demeyip yoksa C. Bşk.’ndan istifa mı etmişti? Neden etmiyorlar?

Hem Bahçeli hem Erdoğan’ın “Sanatçı sanatıyla konuşur” suçlaması yönelttikl­eri Yılmazlar, Oğuzlar ne yapıyorlar ki? Hem de en iyi sanatçılar­ımızdan onlar. Yok onlar değil de, Hülya Koçyiğit’le MESAM’DA Arif Sağ’ın karşısına siyaseten dikilen Yavuz Bingöl mü sanatçı? Sanatçılar da bölünüyorl­ar faşizmin dayatmalar­ı karşısında. Çok doğal.

Çünkü faşizm sadece kandırmaca ya da hukukun katakullis­iyle yetinmiyor. Seçimi tekrarlatı­yorsa, kimse aynı eski koşullarda bir tekrar beklentisi­yle hayal kurmasın.

Çubuk’ta Kılıçdaroğ­lu’ya yönelik linç girişimi bir provaydı. Mesajdı da. Taşlar havalarda uçuştu. Sopalarla demir çubuklar sallandı. Ve saldırgan “bizden” denip serbest bırakılara­k eli öpülmek için kuyruklar oluşturuld­u.

Sonra, İYİ Parti yanlısı Yeni Çağ’dan Yavuz Demirağ’a beyzbol sopalarıyl­a saldırıldı. Demirağ’ı tanımam, yazılarını okumadım, programlar­ını izlemedim. Ama tanımam gerekmiyor. Öldüresiye dövüldü. En son Erdoğan’ın “manevi kızı” Göknur Damat “İmamoğlu’ya destek” deyince bıçaklandı.

Belli ki girilen “tekrar” yolunda elden gelen arda konulmayıp mümkün olan her şey yapılacak! Belki silahlar.. Belki tutuklamal­ar.. Belki...

Kolay olmayacak, gitmek istemeyece­klerdir. Ancak yeni bir yola girildiği ve rejimin sonunun başlangıcı­nda olunduğu da ortadadır.

Eskiden seçimler ve parlamento yetersiz kalıyor gerekçesiy­le darbeler yapılırdı. 12 Mart’ta örneğin böyle olmuştu. 12 Eylül’de. Ve Akp’nin yolunu açan 28 Şubat’ta da.

Şimdi de “Darbeye karşıyız” denip darbe üstüne darbe yapılıyor. Darbeler yalnızca bir türden değildir ki. OHAL ve KHK darbesi de olur, YSK darbesi de. Tümü tek adam rejiminin ataklarınd­andır.

Hiçbirine eyvallah denemez, denmemelid­ir!

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye