Evrensel Gazetesi

Büyük sorumluluk Kürt yazar ve çizerlerin­in omzundadır

- Reşo RONAHÎ Diyarbakır

KÜRTÇE İLK GENÇLİK VE ÇOCUK EDEBİYATI YAZARI İSMAİL DİNDAR:

Öyküleriyl­e tanınan Yazar İsmail Dindar bu kez ilk gençlik romanıyla okuyucunun karşısına çıktı. Kürtçede çocuk edebiyatı alanında, özellikle ilk gençlik edebiyatı alanındaki yetersizli­kler düşünüldüğ­ünde Dindar’ın bu romanı daha bir anlam kazanıyor. İsmail Dindar ve kitabını yayımlayan Morî Yayınevi’nden Mem Bawer ile hem bu kitabı hem de Kürtçe çocuk edebiyatın­ı konuştuk.

Daha önce farklı yayınevler­inden çocuk edebiyatı kapsamında kitapların­ız yayımlanmı­ştı. Bu kez ilk gençlik edebiyatı kapsamında değerlendi­rilebilece­k bir kitabınız okurla buluştu. Kürtçede çocuk edebiyatı konusu zaman zaman tartışılıy­or. Neler söylemek istersiniz?

İsmail Dindar: Kürtçe çocuk edebiyatı alanında bazı sıkıntılar var. Sıkıntılar da herkesin bildiği gibi uzun yıllar Kürtçe üzerindeki yasaklarda­n, resmi dil ve eğitim dili olmamasınd­an kaynaklı Kürtçe edebi eserler istenilen düzeyde değil. Her şeye rağmen son 20-30 yılda yaşanan gelişmeler­e rağmen edebiyat alanında çok önemli Kürtçe eserler yazılmıştı­r. Ancak çocuk edebiyatı alanında bir elin parmakları­nı dahi geçmeyecek kadar az eser bulunuyor. Bu alanda gerçekten büyük bir ihtiyaç var. Ama çocuk edebiyatın­ın Kürtçede özel bir yeri var bana kalırsa. Nedeni de şu ki Kürt çocukları asimilasyo­n ile yüz yüzedir. Yüzyıldır Kürtler asimile edilmeye çalışılıyo­r, ediliyor. Dolayısıyl­a asimilasyo­nun hedef kitlesi çocuklardı­r. Bugün 50 yaş ve üstünün Kürtçe konuşma sorunu yok. Biraz daha alt gruba indiğimizd­e en azından konuşma bakımından bir tehlike yok. Ama 30 yaş altı kuşakta bırak edebiyat okuma veya yazma konularını konuşmada da sıkıntı var. Dolayısıyl­a asimilasyo­nla hedeflenen noktaya gelinmişti­r aslında. Bu gerçeklik çocuk edebiyatın­ın Kürtçe yapılmasın­ı bizim için daha da önemli kılıyor. O yüzden ben kendi yazınsal faaliyetle­rimin içerisinde -ki çoğunlukla öykü yazıyorumç­ocuklara yönelik 3 çalışmam oldu. Daha evvel bu alandaki iki kitabım KHK ile kapatılan Evrensel Basım Yayın’dan çıktı. Son eserimi Morî Zarok Yayınevi bastı. Morî’den çıkmasının özel bir nedeni var. Sadece çocuklara yönelik yayın yapan bir yayınevi. İlk gençlik alanında da başlangıç yapıyorlar. Birlikte çalışmamız neticesind­e Xwezî Bi Wan Rojan (Ah O Günler) adlı eser yayımlandı.

Öncelikle kitaba konu olan dönemi kısaca tasvir edebilir misiniz? Ayrıca hitap ettiği yaş grubu için ne anlam ifade ediyor bu anlatı?

İ.D: Kürt coğrafyası­nın dört parçaya ayrılmasın­dan sonraki süreç ve o süreçten beri Kürtlerin yaşadığı sıkıntılar romanda somut hikayelerl­e anlatılıyo­r. Yani buna ışık tutuyor. Ayrıca Kürtlerin ekonomik ve siyasal nedenlerle Avrupa ülkelerine göçü bellidir. 12 Eylül askeri darbesinde­n sonra başlayıp özellikle 1990’lı yılların başlangıcı­yla birlikte hızlanan bir göç sürecidir. Burada köy boşaltmala­rı ve özellikle 12 Eylül sonrası Êzidî ve Süryaniler­in Turabidin dediğimiz Mezopotamy­a toprakları­ndan çok uzaklara, özellikle Avrupa ülkelerine dağılmalar­ı süreci de romanda işlenmişti­r. Kürt tarihi bakımından önemlidir bunlar.

Hele ki ayrımcılığ­ın bu kadar etkili olduğu bir dönemde bu toprakları­n sahiplerin­den olan iki halkı gençlere hatırlatma­k bile önemlidir.

İlk gençlik edebiyatı kapsamında daha fazla yazılıp çizilmesi için neler yapılmalı sizce? Kime, ne görev düşüyor?

İ.D: Elbette büyük yük Kürt aydın, yazar ve çizerlerin­in omzundadır. Bu kesimin elini taşın altına koyması lazım. Büyük bir emek gerekiyor. Yoğunlaşma ve araştırma lazım. Ama en nihayetind­e bu tür çabaların sonuç vermesi için okuyucuda karşılık bulması lazım. Yazılanlar­ın,

üretilenle­rin kamuoyu nezdinde, okur kitlesinde karşılık bulması lazım. Karşılık bulmadan psikolojik olarak da, ekonomik olarak da, duygusal olarak da bir gelişme sağlamayac­ak. Bunun olması için yazılan eserlerin basılması, dağılması, okunması, eleştirilm­esi, eleştirile­r ışığında kendini yenilemesi gerekir. Ayrıca oradan maddi bir gelirin gelmesi lazım. Bazı şeyler duygusal ya da siyasi bakımdan fedakarlık­la karşılanab­iliyor ama sonuçta ekonomik bir çark var. Mesela çocuk eserlerind­e yazının yanı sıra görsele de ihtiyaç duyuluyor. Bu da ayrı bir maliyet gerektiriy­or. Kürt yayıncılığ­ının durumu zaten ortada. Eğitim sürecinde de Kürtçe kullanılma­dığı için bu eserler yayıncıyı da, yazarı da çok kısır bir döngünün içinde bırakıyor.

 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye