‘HER MAHALLEDE ZAROKÎSTAN TARZI KREŞLER KURULMALI’
Yayın politikanızdan bahsedebilir misiniz? Mem Bawer: 2016 yılında ben ve Rıdvan Polat yayınevini kurduk. Kürtçe çocuk edebiyatı alanında kitaplar vardı. Fakat ilk gençlik grubuna hitap edecek bir edebiyattan söz edemiyorduk. Yayınevini kurarken bunları göz önünde bulundurduk. Bize göre yayınevi iki esas üzerine kurulmalıydı. İlki halk edebiyatından, folklordan beslenen, özellikle küçük yaş grubuna hitap eden hikayeleri resimleyip yayına hazırlamaktı. Resimleme konusunda sıkıntı yaşadık. Çünkü çizer sıkıntısı vardı. Uzun bir araştırmadan sonra çizerlere ulaştık. İkincisi de gençlik edebiyatıydı. Yazar arkadaşlarımıza konu önerisinde bulunduk bazen ya da kendi fikirleri konusunda onları motive ettik. Hatta bu çabalarımızdan sonra daha evvel çocuk edebiyatı alanında hiç yazmamış yazar arkadaşlarımızın bile bir şeyler yaptıklarını gördük. Üçüncüsü daha modern eserler vermekti bu alanda. Belki dünya edebiyatını yakalamak adına bir çaba diyebiliriz buna. Bir de çeviri ayağımız var. Amacımız dünya edebiyatında ses getirmiş olan eserleri orijinal dillerinden Kürtçeye kazandırmaktı. Örneğin Samed Behrengî’nin Küçük Kara Balık’ını Mehdî Caferzade Farsçadan Kürtçeye kazandırdı. Yine Beydaba’nın “Kelile ve Dimne” kitabını Farsçadan Sadiq Reşwan bize çevirdi, yayına hazırlayıp basımını gerçekleştirdik. Yanı sıra şu anda iki ayrı kitap üzerinde çalışıyoruz. İngilizceden “Robinson Crusoe ve “Almancadan “Altın Kuş” adlı Grimm masalı. Ayrıca kendi halk masallarımızdan destan niteliğinde olan Mîrze Mihemed hikayeleri üzerinde çalışmalarımız devam etmektedir.
Biraz güncel bir durumla bitirelim: Kürtçede çocuk okurların sayısının arttırılması, toplumun bu meseleye daha fazla eğilmesi için yerel yönetimlerin ne yapması gerekir?
M.B: Belediyelerin bünyesinde açılan 3 tane Zarokîstan kreş ve gündüz bakımevi vardı Diyarbakır’da. Okul öncesi alanında eğitim görmüş öğretmenlerle birçok konuda çocukları iyi yetiştiren bir yerdi. İşler Şerif Derince’nin danışmanlığında yürüyordu. Çok iyi bir taleple karşılaştı Zarokîstanlar. Bence yerellerde 3 tane ile değil, her mahallede çocuklara yönelik Zarokîstan tarzında kreşler açılmalı. Çocukların kendi ana dillerinde üretebilecekleri, kendilerini ifade edebilecekleri imkanlar sunulmalı. Zarokîstanlarda doğa sevgisi, müzik, İngilizce dil eğitimi, tiyatro, Kürtçe ve Zazaca eğitim veriliyordu. Çocuklar bunlardan mahrum kaldılar. Aslında Zarokîstanların yaptığını her anne baba kendi evinde uygulasa çocuk eğitimine büyük bir katkı sunacaklardır.