AVRUPA PARLAMENTOSU SEÇİMLERİ: BİRLEŞİK KRALLIK’DA BREXIT PARADOKSU
ÜÇ yıl önce alınan Avrupa’dan ayrılma kararına rağmen, Britanyalıların 2019 Avrupa Parlamentosu seçimlerinde oy kullanmaları kaçınılmaz olunca seçim kampanyası 2016 referandumunun bir aynası haline geldi; yıpratıcı Brexit savaşının bir küçük versiyonu.
Bu üç yıllık süreçte herkesin hemfikir olduğu şu; bir Birleşik Krallık ayrılma planını formüle edemeyen, beceriksiz Theresa May’in Muhafazakar Partisinin büyük bir darbe alması bekleniyor; birçok parti aktivisti bile başka partilere oy vereceğini açıkça belirtiyor.
2014’te yapılan son seçimlerde -Avrupa karşıtı hava güçlüyken bile- Muhafazakarlar toplam oyun sadece yüzde 24’ünü alabilmişlerdi. Anketler bu sefer oy oranlarının yüzde 13’e kadar gerilemiş olduğunu gösteriyor. Bu seçimden dördüncü parti olarak çıkabilir; hatta daha başarısız olabilirler. Jeremy Corbyn’in İşçi Partisi, Muhafazakarlardan daha iyi durumda değil. Anketlere göre yaklaşık yüzde 20 oranında oy alacaklar gibi görünüyor; bu hükümet olmayı hedefleyen bir partinin alması beklenen bir oran değil.
İşçi Partisi seçimlerde hâlâ hem ayrılmak hem de Avrupa Birliği içinde kalmak isteyenleri memnun etmeye çalışıyor; ancak hükümetle yapılan görüşmelerden herhangi bir olumlu anlaşma çıkmadığı koşullarda ikinci bir Brexit referandumuna destek olma vaadi veriyor. Parti uçurumun iki tarafından seçmenleri de kızdırmaktan çekiniyor.
Şu ana kadar kampanyalarında en belirgin tartışma ikinci referandum vaadinin metni üzerine amansız bir mücadele oldu. Bu mücadeleden Jeremy Corbyn galip çıkmış görünüyor; Halkın-oyu (People’s-vote) taraftarı parti başkan yardımcısı Tom Watson’ın mağlubiyeti Ab’den ayrılma karşıtı parti üyeleri arasında derin bir ızdırap kaynağı oldu.
Seçmenin bu iki ana partiden hoşnutsuzluğundan kim yararlanacak? Kısa cevap: Brexit Partisi. Nigel Farage’ın Ukip-varisi yeni partisi sadece birkaç hafta önce kuruldu fakat anketlerde yüzde 30’la en önde gidiyor ve eski Muhafazakarlardan iş insanlarına ve eski-marksistlere birçok alandan aday gösteriyor.
Her zamanki gibi Farage’ın halka verdiği - Brexit’e ihanet ediliyor - mesajı hem fırsatçı hem hararetli hem de belirgin bir biçimde detaydan yoksun.
Farage geçen yıl UKIP’TEN ayrılırken partinin Gerard Batten liderliğinde aldığı aşırı-sağcı, İslam-karşıtı duruşu göstermişti. Yeni girişimi ise UKIP’I gölgede bırakmış görünüyor; başlangıçta iyi anket sonuçları alan UKIP yüzde 5’lere gerilemiş durumda ve bu partinin Britanya’da ana akım bir politik güç olarak sona erdiği anlamına geliyor. UKIP 2014’te, Farage’ın liderliğinde, AB parlamento seçimlerinde ilk parti olmuştu.
Bazılarının da söylediği gibi AB seçimleri bir tür ikinci Brexit referandumu vekili olarak görülecek olursa, Farage çevresinde toplanan Brexit taraftarı grup, bölünmüş görünen AB taraftarı grupla karşılaştırıldığında daha avantajlı durumda görünüyor.
Bu tarafın oyları için rekabete katılanlar partiler ise Liberal Demokratlar, Yeşiller ve Change UK (Değişim UK) -11 eski Muhafazakar ve İşçi parti milletvekilinin kurduğu yeni parti- olacak. Her birinin oy oranı yaklaşık yüzde 10 civarında görünüyor.
Bütün bunların sonuç günü ne anlama geleceğini ise kimse bilmiyor; ama ülke çapındaki bölünmüşlüğe çare olmayacağı neredeyse kesin. (Çeviren: Haldun Sonkaynar)