AVRUPA’YA EVET
AVRUPA, Avrasya kıtasına ait bir ek kıtadır. Bir siyasi varlık olarak ne tanrı ne de insan tarafından yapılmış bir varlıktır. Milyonlarca yıldır bitkilerin, insanların ve hayvanların yaşadığı, denizlerle ilişkili bir kara kütlesi olmuştur. Yüz ölçümü 10.52 milyon kilometrekare olan Avrupa’daki 49 ulus devlette 746 milyon insan yaşıyor. Bir kıta olarak, din, toprak mülkiyeti ve sınırlar gibi değerleri tanımayan uygulamalı materyalisttir. Bir kıta savaş yapmaz ve zaten Avrupa böyle bir şeye kesinlikle anlayış göstermez.
Bununla birlikte, son yetmiş yılda, ayrılıkçılık ya da din konusundaki düzinelerce ihtilaf onun sırtında taşındı. Bu kıta ayrılıkçılığı tanımaktadır.
Gelelim Ab’ye, Avrupa Birliği ise siyasi bir varlıktır. Yer altı kaynaklarının azami sömürülmesi ile ilgilenmektedir. Varlık nedeni diğer kıtaların siyasi birimlerine karşı insanlığı tehdit eden rekabeti sürdürmektir.
Avrupa Birliği 4.38 milyon kilometrekareyi kapsar ve 28 ulusta 512 milyon insan yaşamaktadır.
Avrupa’nın aksine, AB değerleri tanıyor, özellikle de 15 tanesini. Onun değerlerinin yedisi kağıt, sekizi de metal paradır. AB, hepsine kapitalizmin neden olduğu birçok krizi tanımaktadır: Irkçılık, çevre kirliliği, iklim değişikliği, uyuşturucu kullanımı, özelleşmiş medya, perspektifsiz gençlik, ezoteriklik ve diğer şiddet olaylarını... Tüm bunlar, hedefi metanın serbest dolaşımı, rekabet ve ekonomik büyüme olan Birlik açısından hiç de şaşırtıcı değil. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi bile Ab’yi temizleyemez; çünkü o da Avrupa Konseyine aittir. Avrupa Konseyi 47 ülkeden oluşmaktadır (Belarus aday, Vatikan ise dahil değil). AB, kurumlar üzerinde yükselmektedir, onlar olmasa çoktan yıkılır giderdi.
Avrupa Birliği olmadan yaşamak isteyen, onun sevgisinden yoksun bırakılmakla cezalandırılır ve kör öfkeyle Avrupa düşmanı olmakla suçlanır. Çünkü egemenler, Ab’yi Avrupa kıtasıyla özdeşleşmiş gibi göstermek istemektedirler. İngiltere’nin Ab’den çıkması sonrası kıtanın dört büyük şehri AB dışında kalacak olmasına rağmen hâlâ AB ile Avrupa’nın aynılaştırılması saçmalıktan başka bir şey değil. Ab’nin nüfusu Avrupa’nın yüzde 68.7’si (yakında yüzde 59.7), 28 ülkenin toplam yüz ölçümü kıtanın yalnızca yüzde 46.1 (gelecekte yüzde 39.3) olmasına rağmen AB, Avrupa’ymış gibi davranmak aldatmaca değil mi? Kendine Avrupa diyen AB seçimlerde, siyasi partilerin “Avrupa” parlamentosu için aday olmasına izin vererek, çıkardığı gazete, afiş, bildiri ve programlarda AB ile Avrupa kıtası arasındaki farkı gizlemeye çalışıyor. Bol bol yalan söyleniyor. Avrupa’nın yetmiş yıldır savaş yapmadığı yalanı bunlardan sadece biri. Alman parlamentosunda en saldırgan dış politikayı temsil eden bir parti, Avrupa Parlamentosu seçimleri öncesi aptalca bir sloganla oy kazanmaya çalışıyor: “Avrupa (siz AB anlayın), Avrupa’nın şimdiye kadar sahip olduğu en iyi fikirdir!”
Yeşiller’e Avrupa’nın sahip olduğu en iyi fikrin aydınlanma olduğunu açıklamaya çalışmak boşa zaman geçirmek olacaktır. Evet, Avrupa’nın en iyi fikri aydınlanmaydı, uzun süre hiçbir şey olmadı, sonra futbol geldi ve şimdi Brexit... Tesadüf, ikisi de İngiltere’den! (Çeviren: Semra Çelik)