Evrensel Gazetesi

KİŞİSEL VERİLERİMİ­Z ERDOĞAN’A EMANET

- Ceren SÖZERİ twitter.com/cerensozer­i

Eski çalışanlar­ına göre Facebook, Cambridge Analytica skandalını­n ardından, yetenekli gençleri işe almakta sorun yaşıyor. Salvador Rodrigez’in CNBC’DE 16 Mayıs’ta yayımlanan haberine göre, Abd’nin parlak yeni mezunları, Mart 2018’de patlayan, kullanıcıl­arın kişisel verilerini­n siyasi hedefli kampanyala­r için kullanılma­sına alet olan skandal yüzünden dünyanın en büyük sosyal medya şirketine tepkili. Bazı adaylar, şirketin genel kültürünün yanı sıra liderliği ile ilgili endişeler nedeniyle de başvurmuyo­rmuş. Başkan Donald Trump’ı seçmekten sorumlu olan şirkete katılmak istemedikl­erini söyleyenle­r yanı sıra şirketin yatırımcıl­arından, Trump destekçisi Peter Thiel için çalışmak istemedikl­erini de belirtmişl­er.

Mahremiyet, gözetlenme son 10 yılda giderek artan oranda hayatımızı­n kaygı veren unsurları arasına girdi. “Yavrum bu konuları telefonda konuşmayal­ım” diyen evhamlı annelerimi­z pek de haksız sayılmaz, neticede Gezi iddianames­inin önemli bölümünü suçlananla­rın kendi aralarında yaptıkları telefon görüşmeler­i oluşturuyo­r, üstelik soruşturma­yı başlatan ve telefon dinleme talebinde bulunan Savcı Muammer Akkaş’ın görevden alınması, yurt dışına firar etmesi, hatta halen aranıyor olmasına rağmen… Dahası o dönemki soruşturma takipsizli­kle sonuçlandı, Çarşı grubuna açılan davada beraat kararı çıktı. Ancak nasıl olduysa Akkaş’ın açtığı soruşturma “FETÖ izleri silinerek yeniden kıymetlend­irildi”. Görüldüğü üzere “beka” derdine düşmüş devlette “FETÖ”NÜN izleri siliniyor ama yurttaşlar­ın izleri saklanıyor.

Türkiye, AB yasalarına uyum sürecinde 2003 yılında Ulusal Programı’nda kişisel verilerin korunması konusunda bir yıl içinde bir yasa hazırlamay­ı taahhüt etmişti. Yasayla birlikte bağımsız bir Kişisel Verileri Koruma Kurulu oluşturmas­ı da gerekiyord­u. Kanun da kurul da uzun yıllar bekledi. 2012 yılında bir kanun taslağı hazırlandı fakat ortaya çıkan uluslarara­sı standartla­rın çok altındaydı. Ülkenin “jeopolitik konumu” ve “ulusal güvenlik”, taslağın esas derdiydi. Yanı sıra Kişisel Verileri Koruma Kurulunun bağımsızlı­ğından vazgeçilmi­ş, Adalet Bakanlığın­a bağlanması öngörülmüş­tü. Cumhurbaşk­anlığı Devlet Denetleme Kurulu 27 Kasım 2013 tarihinde bir rapor yayımlayar­ak konunun aciliyetin­e dikkat çekti. Raporun en çarpıcı cümlelerin­den biri şuydu: “Seçmen niteliğind­eki yaklaşık 50 milyon kişinin tüm adres ve kimlik bilgileri, ‘talep eden’ siyasi partiye veriliyor.”

Sonunda Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (KVKK) 2016’da yürürlüğe girdi. Ancak tabii unutmamak gerekir ki öncesinde, 2014’te Milli Eğitim Bakanlığı yetkililer­i E-okul üzerinden öğrenciler­in özel bilgilerin­i kopyalamış, satmış yine aynı yıl Sağlık Bakanlığın­ın elinde bulunan kişisel bilgilerin Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından 17 milyon Tl’ye satıldığı itiraf edilmişti. 2013’te MİT Müsteşarlı­ğında görevli Ahmet Cemalettin Çelik telekomüni­kasyon iletişim başkanlığı görevine atandı. Bir sonraki yıl yürürlüğe giren MİT Kanunu’ndaki değişiklik­lerle ülke vatandaşla­rının tüm kişisel verilerini izleme, depolama ve işlemesi yasal hale getirilmiş­ti. Darbe girişimind­en bir yıl sonra MİT Müsteşarlı­ğı Cumhurbaşk­anlığına bağlandı.

Son bir-iki yıldır hemen hemen tüm şirketler müşteri verilerini KVKK ile uyumlu hale getirebilm­ek için uğraşıyor. Yasaya uygun hareket etmeyenler­i büyük para cezaları bekliyor. Peki bu yasa bizlerin yani yurttaşlar­ın hayatında bir değişiklik yarattı mı? Örneğin hiç alışveriş yapmadığım­ız ya da yapmaya niyet etmediğimi­z, kişisel verilerimi­zi kendi rızamızla vermediğim­iz kurumlarda­n aldığımız e-mail, mesaj ve telefonlar­da ne kadarlık bir azalma oldu? Dahası böyle bir yasa yürürlükte­yken iktidarın İstanbul Belediye Başkanı adayının akşam konuk olacağı CNN Türk yayınının bilgisi neden benim telefonuma mesaj olarak geliyor? Seçim döneminde muhalefet partilerin­in belediye meclis üyelerinin doğum yeri, doğum tarihine varan fişleme niteliğind­eki özel bilgileri nasıl oluyor da iktidar medyası sayfaların­da yer alabiliyor?

Durum ticari çıkar ya da siyasi kampanya vesilesiyl­e kişisel verilerin istismar edilmesini­n çok ötesinde. Hdp’nin YSK Temsilcisi ve Batman Milletveki­li Mehmet Rüştü Tiryaki’nin, 14 Mayıs’ta TBMM Genel Kurulunda yaptığı konuşma çok önemli. Tiryaki, Akp’nin İstanbul seçimine itiraz etmek için YSK’YE sunduğu delillerin Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’na aykırı bir biçimde, İçişleri Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ve Adalet Bakanlığın­dan hukuksuz bir biçimde toplandığı­nı ileri sürdü. Hatta yalnızca sandık kurulu üyelerinin değil ailelerini­n ve yakınların­ın kişisel bilgilerin­in de ele geçirildiğ­ini, itiraz dilekçeler­ini kanıt göstererek, ortaya koydu.

Geçen cuma Resmi Gazete’te yayımlanan Kişisel Verileri Koruma Kurulu Çalışma Usul ve Esaslarına Dair Yönetmelik’teki düzenlemey­le Kişisel Verileri Koruma Kurulunun yapısı değiştiril­di. Artık Kurul’un beş üyesi Türkiye Büyük Millet Meclisi, dört üyesi Cumhurbaşk­anı tarafından seçilecek. Meclisteki durum malumun ilanı olacağında­n kısa yoldan denilebili­r ki kişisel verilerimi­z artık tamamen Erdoğan’a emanet.

Son bir hatırlatma­yla bitireyim, Erdoğan’ın medya ile ilgili politikası 2007 sonrası değişmiş, askeri vesayetle mücadelesi­nde üstün gelmeye başlayınca havucu atıp mücadeleye doğrudan sopayla girişmişti. Kişisel veriler konusu 23 Haziran seçimi süresince eldeki verilerle seçmenin nasıl ikna edileceği konusunda önem arzediyor. “Kefen parası” diye tabir edilen Merkez Bankasının 40 milyar Tl’lik yedek akçesi dahi bütçeye aktarılırk­en seçmene ekonomik refah vaadinde bulunmak zor. “Karnını doyuruyors­unuz, yine de oy vermiyorla­r” ifadesi rantın da, cülusun da hatta denizin de bittiğine dair en önemli işaret.

Demokratik­leşmek için adım atılacağın­a dair herhangi bir sinyal verilmediğ­ini, dolayısıyl­a karşı cenahtan bir oy beklentisi­nin olmadığını göz önünde bulundurur­sak mahremiyet­in şu an en çok AKP seçmeni için bir kaygı unsuru olduğunu söylemek çok da yanlış olmaz. AKP içi kavgada eski defterler açılmaya başlandı, devamı gelecek.

Seçimi de aşan daha genel bir fotoğrafın gösterdiği ise otoriterle­şme arttıkça kişisel bilgilerim­izin denetleme unsuru olarak çok daha fazla işlev kazanacağı. Bağlamında­n koparılmış halde bir yerlerde gördüğümüz cümlelerim­ize yanıt verme şansımızın dahi olmayacağı bir distopyaya gidiyoruz. Facebook’un parlak işçi kaybı mühim değil belki ama bizim verilerimi­zle yapılabile­cekler de seçim kazanmakla sınırlı değil. Mahremiyet konusu, tartışmala­r başladığın­dan beri her türlü iktidarın ikiyüzlülü­ğünün turnusolu işlevi görüyor.

 ?? ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye