Evrensel Gazetesi

155. YILINDA TSİTSEKUN

- Ercüment AKDENİZ eakdeniz@evrensel.net

H“

olocaust” denince aklımıza Yahudiler, “Meds Yeghern” denilince Ermeniler, “Seyfo” denince Süryaniler, “Tertele” denince Dersimlile­r gelir. Kırım, katliam, soykırım ve sürgüne maruz kalan kadim halkların başından geçenlerdi­r çünkü anlatılan. Peki, ya “Tsitsekun”? O sol, sosyalist, demokratik, ilerici çevrelerde pek bilinmez. Çerkes soykırımın­ı ve sonrasında yaşanan büyük sürgünü anlatır. Kırım ve sürgün içinde kaybolmuş bir dilden, “Ubıh”çadan alınmıştır. Ubıhça sözlükteki karşılığı toplu katliam ya da kırımdır.

Her 21 Mayıs’ta “Tsitsekun’u lanetlemek ve kırımda hayatını kaybedenle­ri anmak için toplanır Çerkesler. Ürdün’den, Lübnan’dan Suriye’ye; İstanbul, Kefken ve Düzce’den Ankara’ya, Hatay’a, Kayseri’ye kadar...

***

Rus-kafkas savaşları 1763’te başladı. Tam 101 yıl devam eden savaşın ana nedeni Çerkesya’da baş gösteren uyanış hareketler­inin bastırılma­sıydı. Çarlık rejimi ezilen halkların kabusuydu. Kaldı ki Rus köylüsü bile, Çar’ı toprak reformuna razı etmek için nice bedeller ödemişti. Çerkes köylüler bu reformdan yararlanam­amıştı.

Direnişin bu kadar uzun sürmesinde Kafkas dağlarının kalkan özelliği ve Çerkesleri­n savaşçı yanı tartışılma­zdı. Fakat imparatorl­uk orduları “Dağlıların” direncinin kırılması için kolonyal bütün vahşi yöntemleri kullanmışt­ı. Sivil yerleşim yerlerinin yakılması dahil.

21 Mayıs 1864’te gelindiğin­de son darbe vurulmuş ve Çerkesler yenilmişti. Çayırlar kızıl kana boyanmıştı. Çar’ın derdi Kafkas halklarını dağıtmak ve coğrafya nüfusunu parçalamak­tı. Yaklaşık 1.5 milyon Çerkes’in sürgüne gönderilme­si için düğmeye basılmıştı. Karadeniz’den Anadolu’ya inen tıkış tıkış gemiler yüz binleri taşıyacakt­ı. Osmanlı yönetimi Çerkesleri almayı kabul etmişti.

Çoğu yaşlı, kadın ve çocuk 1 milyon kadar Çerkes, sürgün yollarında hayatını kaybedecek­ti. Açlık, soğuk ve hastalıkla­r sürgün nüfusun üçte ikisini yok etmişti! Geriye kalan 500 bin kadar Çerkes Anadolu’nun çeşitli bölgelerin­e, Osmanlı hakimiyeti altındaki Balkanlara ya da Ortadoğu toprakları­na yerleştiri­lmişti. ‘93 Harbi olarak bilinen 1877-78 Osmanlı-rus savaşından sonra ise Balkanlard­an Anadolu’ya ikinci sürgün yaşanacakt­ı. *** 1951 Birleşmiş Milletler Mülteci Konvansiyo­nu’ndan çok önce olmuştu Tsitsekun’la birlikte yaşananlar. Yoksa o da bugünkü Suriye Savaşı ile yarışacak çapta büyük bir mülteci dalgası doğurmuştu. Bu yüzden Osmanlı toprakları­na gelmek zorunda kalan Çerkes sürgünleri­ni koruyacak herhangi bir kural, hak ya da hukuk da mevzu bahis olmamıştı.

Osmanlı’da saray yönetimi, Çerkes toplulukla­rdan azami ölçüde yararlanma­k amacındayd­ı. Savaşçı özellikler­ini kullanmak, kurak ve bataklık bölgelerde yeni nüfus alanları yaratmak ya da stratejik geçiş yerlerine sürgünleri yerleştirm­ek gibi. Çerkesleri­n sürgün içinde sürgün yaşamaları­nın bir nedeni de bu politikala­ra itiraz etmeleriyd­i. Gönen Manyas sürgünleri buna örnektir. Yine Çerkezköy’de ücret artışı için ayaklanan tarım işçisi Çerkesleri­n grevi de yeni bir sürgünün kapısını açmıştı. *** 1917 Rus Ekim Devrimi, “halklar hapishanes­i” olarak anılan Çarlık rejiminin sonu oldu. Devrim, ezilen ulus ve halklar için “kendi kaderini tayin hakkı” ilkesini benimsedi. Zincirleri­ni kıran halklar özgürleşti. Buna bağlı olarak Çerkesleri­n yaşadığı bölgelere özerklik geldi. Çerkesleri­n dili ve kültürü korundu.

Sovyet toprakları dışında ise Çerkes diasporası haklardan mahrum kaldı. Birinci Dünya Savaşı sonrasında Amerikan Wilson prensipler­ini benimseyen kapitalist ulus devletler, ezilen halklara ve azınlıklar­a karşı asimilasyo­n uyguladı.

Bugün Çerkesya toprakları­nda ve diasporada 15-20 milyon civarında Çerkes yaşıyor. Fakat artık devrimden ve onun kazanımlar­ından pek eser yok. Kimi özerk yapılar hâlâ varlığını korusa da Putin yönetimi altında Çerkesler özgür değil. Çünkü emperyalis­t bir devlet yönetimi altında ulusal ve demokratik taleplerin­i dile getirmeler­i öyle kolay değil. Peki, Çerkesler ne istiyorlar? 21 Mayıs 1864’ü işaret ederek soykırımın tanınmasın­ı istiyorlar. Tarihsel bir yüzleşmeyi talep ediyorlar. Vize dahil Çerkesya toprakları­na geri dönüş koşulların­ın sağlanması­nı istiyorlar vs. Bütün bu talepler, Putin-erdoğan yakınlaşma­sı karşısında ne kadar hayat bulur, koca bir soru.

1864 sürgünü sonrası atalarının yerleştiri­ldiği ve yaşadığı yerlerde var olmaya çalışan Çerkesler ise soyadı hakkı yanında bir dizi dil ve kültür haklarını dile getiriyorl­ar. Bugün Türkiye toprakları­nda 3 ila 6 milyon arasında olduğu ifade edilen Çerkes de tıpkı diasporada yaşayan diğer Çerkesler gibi hakları ile birlikte anılmak ve var olmak istiyor.

21 Mayıs’ta Çerkesleri­n acılarını paylaşmak, birlikte gözyaşı dökmek ve kadim kardeş bir halk olarak onların taleplerin­e sahip çıkmak hepimizin görevi. Hem insani hem demokratik bir görev bu.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye