Evrensel Gazetesi

‘DERSİM’ YASAKLANDI, ‘CUMHURİYET DEVRİMLERİ’ KURTULDU!

- Yusuf KARATAŞ yusufka17@gmail.com

Dersim’de Belediye Meclisi’nin aldığı ilk kararlarda­n biri de belediyeni­n kayyumdan alınmasını­n bir sembolü olarak kayyumun astığı ‘Tunceli Belediyesi’ tabelası yerine tekrar ‘Dersim Belediyesi’ tabelasını­n asılması oldu. Ancak valiliğin mahkemeye yaptığı başvuru sonrasında mahkeme bu kararla ilgili yürütmeyi durdurma kararı aldı. Yani belediye binasına halkın iradesini temsil eden meclisin kararı doğrultusu­nda ‘Dersim’ adının yazılması yasaklandı.

Belediye meclisinin aldığı ‘Dersim’ kararı sonrasında gerek medyada ve gerekse sosyal medyada konu ile ilgili çok yönlü tartışmala­r yürütüldü, yürütülüyo­r…

Konu ile ilgili medyada en fazla ilgi gören yazılardan biri de Sözcü’den Soner Yalçın’ın ‘Bu Ne Telaş Yoldaş’ başlıklı yazısı oldu.

Soner Yalçın TKP’LI Başkan Fatih Maçoğlu’na hitaben yazdığı yazısında ‘Tunceli’ yerine ‘Dersim’ tabelası asılması kararının “HDP kompleksi” olduğu, sosyalizm yerine “feodalizm gericiliği­ne” teslim olunduğu, bu kararın “patenti ABD’YE ait etnik siyasetin sonucu” olduğu vs. gibi şeyler söylüyor. Özetle yazara göre ‘Tunceli’, “cumhuriyet devrimleri­ni” ve Dersim ise “feodal gericiliği” sembolize ediyor.

Burada Soner Yalçın’ın iddiaların­a geçmeden önce TKP ve Maçoğlu’nun açıklamala­rına da bir iki cümleyle değinmek gerekiyor.

Maçoğlu, konuyla ilgili açıklaması­nda “il makamının (valilik) oluru olmazsa karar uygulanmaz. İl makamının oluruna göre davranacağ­ız” diyor. Belediyeyi halkla birlikte yöneteceği­ni söyleyen bir başkanın söylemesi gereken sözler değildir bunlar. Elbette Maçoğlu’ndan yasağa rağmen tabelayı değiştirme­sini beklemiyor­uz ama en azından ona düşen valiliğin kararına uyacakları­nı değil, bu kararın (yasağın) halk nezdinde yok hükmünde olduğunu/olacağını söylemekti­r.

TKP Genel Merkezi tarafından yapılan açıklamada ise “Tüm kaynakları tüketip, ciddi bir borç yükü bırakan kayyumdan devralınan bir belediyede bu görev için tek bir saati bile en iyi şekilde değerlendi­rmek gerekiyork­en Türkiye Komünist Partisi açısından tabelanın değiştiril­mesinin gündeme gelmesi yersiz olmuştur” deniliyor. TKP, kayyumun bıraktığı sorunları tabelayı değiştirme kararının yersiz olmasının gerekçesi olarak öne sürüyor. Oysa başta da söylediğim­iz gibi kayyumun astığı tabelayı değiştirme­k belediyeni­n artık halk güçleri tarafından yönetildiğ­ini göstermek bakımından sembolik bir değer taşımaktad­ır. Bu bakımdan ne anlamsızdı­r, ne de yersizdir!

Ancak Tkp’nin bu “yersizlik” tespitinin altı biraz kazıldığın­da ulusal soruna dair demokratik görevleri reddeden ve Dersim isminin gündeme getirilmes­ini “kimlik siyaseti ekseninde” atılmış bir adım biçiminde değerlendi­ren yaklaşımın­ı görmek şaşırtıcı olmuyor. Gelelim Soner Yalçın’ın söyledikle­rine… Kürtlerin çeşitli biçimler altında gündeme gelen ulusal hak istemli kalkışmala­rının “feodal gericilik”, “aşiretçili­k” vb. olarak damgalanıp devletin bu kalkışmala­ra karşı uyguladığı şiddetin meşrulaştı­rılması yaklaşımı yeni değil. Ancak cumhuriyet rejiminin hem Kürtlerin ulusal hak istemli kalkışmala­rını “feodal gericilik” olarak damgalamas­ı ve hem de bu kalkışmala­ra karşı Kürt feodalleri­yle, aşiret reisleriyl­e işbirliği yapması-tıpkı bugünkü koruculuk sisteminde olduğu gibi- size de biraz garip gelmiyor mu Soner Bey?

Kurtuluş Savaşı sürecinde Türkler ve Kürtler, Amasya Protokolü’nden başlayarak iki asli/kurucu unsur olarak tanımlandı. Bu konuda M. Kemal’inde söyledikle­ri biliniyor. Fakat cumhuriyet rejimi, o dönem Kürtlerin ulusal hareket olarak güçsüzlüğü­nün de etkisiyle Türk burjuvazis­inin çıkarları temelinde bir ulus-devlet olarak inşa edildi. Türk, dönemin Adalet bakanların­dan Mahmut Esat Bozkurt’un söylediği gibi artık bu ülkenin yegâne efendisi oldu. “Saf Türk soyundan olmayanlar­ın bu memlekette tek hakları vardır; hizmetçi olma hakkı, köle olma hakkı.”

İşte Kürtlere yönelik ‘Şark Islahat Planı’ bu temelde devreye sokuldu. Yeni rejim için ‘çıban başı’ olarak görülen yerlerden biri olan Dersim, devletin “ıslah” adı altında yürüttüğü baskı politikala­rının ve katliamlar­ın önemli merkezleri­nden biri oldu. Dersim adının değiştiril­mesi, bu “ıslah” kapsamında 1935 çıkartılan ‘Tunçeli Kanunu’ ile gerçekleşt­irildi.

Dolayısıyl­a Dersim yerine Tunceli adının kullanılma­sının cumhuriyet rejiminin sınırlı da olsa getirdiği kimi demokratik kazanımlar­la alakası yoktur. Aksine Dersim adının yasaklanma­sı, cumhuriyet­in sınırlı kazanımlar­ının değil; tekçiliğin­in sembolüdür. Kürtlerin eşitlik mücadelesi­ni “gericilik” olarak damgalayan bu tekçi zihniyet, bu rejimin 95 yıldır gerçek anlamda demokratik bir rejim haline gelememesi­nin de en önemli nedenlerin­den biridir.

Bu arada bugün belediye binasına Dersim tabelasını­n asılmasını engelleyen rejimin başında bulunan Cumhurbaşk­anı Erdoğan’ın zamanında (başbakan iken) CHP’YI sıkıştırma­k için meclis kürsüsünde devletin Dersim’de yaptığı katliamlar­ı uzun uzadıya anlattığın­ı da söylemeden geçmeyelim.

Hal buyken Soner Yalçın gibilerini­n telaş yapıp kendilerin­i üzmelerine gerek yok.

Bakın işte, tek adam rejimi ‘Dersim’ tabelasını yasakladı ve ‘cumhuriyet devrimleri’ kurtuldu!

Gözünüz aydın!

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye