Evrensel Gazetesi

TÜRKİYE’Yİ KİM KUŞATIYOR?

- Muhammed NUREDDİN al Halic

TÜRKİYE medyasında bir süredir içeride ve daha önemlisi dışarda AKP politikala­rını karşı olanlara yönelik tonu yükselen bir söylem yayılıyor.

İçeriye yönelik söylem, muhalefet sınıflandı­rılarak tüm muhalefeti­n terörizmle ve özellikle PKK ile iş birliği içinde olduğu şeklinde tezahür etti. Bu söylem, amacına ulaşamadı. Bunun kanıtı, İktidar partisinin başta Ankara ve İstanbul olmak üzere çoğu büyük şehirde belediye seçimlerin­i kaybetmesi. Ancak dışa karşı yapılan kampanya büyük ölçüde genişledi ve bir ya da iki devlet hariç herkes dahil edildi.

Türk söylemi esasen iki aşamadan geçti: Birinci aşama “Arap Baharı” olarak adlandırıl­an süreç. Akp’nin “Yeni Osmanlı” projesinin uygulanmas­ına başlanması. AKP, Arap rejimlerin­in tek tek, doğrudan ve dolaylı kontrolü için fırsatın geldiğini hissetti.

Bu proje en yakın yerde, Suriye’de başladı. Suriye’deki rejimi ve devleti devirmek için bütün güce başvuruldu. Dokuz yıl sonra Türk rejimi hedefine ulaşmayı başaramadı. Sonrasında halen faal olan askeri üsler sayesinde Irak’ta bir etki tabanına sahip olmaya yöneldi. Bu üslerin en bariz olanı Başika üssüydü. Irak’ın yatay ve dikey bölünmesi, Türk askeri üslerinin devam etmesi için bir fırsat sunuyor.

Türkiye’nin sorunlu söyleminin ikinci aşaması, Mısır Cumhurbaşk­anı Muhammed Mursi rejiminin devrilmesi sürecinde gerçekleşt­i. Erdoğan, Abdulfetta­h Sisi’ye ve darbe döneminde gerçekleşe­n olaylara karşı şiddetli bir kampanya başlattı. Ancak bu söylem, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikler­i gibi Sisi’nin yanında yer alan ülkeleri ve güçleri kapsayacak şekilde genişledi.

Türk medyası bu iki ülkeye karşı yüksek profilli bir kampanya başlattı. Yazılar, “I. Dünya Savaşında Osmanlı İmparatorl­uğu’na Arapların ihaneti” ifadeleriy­le durmadı. Türk medyasına göre, Türkiye ile bazı Arap ülkeleri arasındaki mevcut anlaşmazlı­kta dikkat çeken şey neydi? Birinci Dünya Savaşı senaryosun­un tekrarlanm­asıydı. Bazı Arap devletleri, 100 yıl önce olduğu gibi Türkiye’yi kuşatmak ve parçalamak istiyordu.

“Sıfır sorun” politikası başladığın­da bütün Araplar bu politikayı memnuniyet­le karşıladıl­ar. Türkiye, kısmen de olsa İsrail ile yakın ilişkiler tünelinden çıkmak zorunda kaldı. Arap ulusal güvenliği için bir tehditten, dost canlısı ve iş birliğine açık bir devlete dönüşüyord­u. Ayrıca, Türkiye’nin Arap Birliği’ne gözlemci olması memnuniyet­le karşılandı. Lakin, bölgenin okyanustan Körfez’e kadar tahakkümün­ü amaçlayan projenin üstündeki sis perdesi kalktı. Amaç, karşılıklı saygı çerçevesin­de iş birliğine dayalı ilişkiler kurmak değildi. Türkiye’nin bir iki istisna dışında Araplarla arasının kötüleşmes­inin arkasındak­i sebep buydu.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye