Halkın cebinden şirketleri kurtaracaklar
Yayımlanan Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile Hazine ve Maliye Bakanlığının görevleri arasına “Hazinenin Cumhurbaşkanı kararıyla yurt içindeki ya da yurt dışındaki şirketlere iştirak etmesini sağlamak” eklendi. Hazine, yurt içi ve yurt dışındaki şirketlere ortak olabilecek.
Ekonomik kriz derinleşirken yapılan bu hamle ne anlama geliyor? Ekonomi-politikçi Prof. Dr. Mustafa Durmuş’a göre bu hamle ile özellikle büyük ölçekli ve iktidara yakın şirketler kurtarmak hedefleniyor. Kamu kaynaklarıyla şirketlerin doğrudan hazine eliyle kurtarmasıyla yoksulluk ve hayat pahalılığının azalmayacağını söyleyen Durmuş, “İşsizlik asla ve asla ortadan kalkmaz. Bu aslında sermayenin dertlerine çözüm gibi görünüyor” diyor.
HAZİNE DOĞRUDAN İŞİN İÇİNDE
2016 yılında kurulan ve içerisinde 200 milyar dolara yakın bir varlığın bulunduğu Türkiye Varlık Fonu’nun her türlü satın alma ve borçlanma işlemini yapabildiğini hatırlatan Prof. Durmuş, “Doğrudan merkezi bir yönetim bütçesini kullanan kurum olarak Hazinenin ‘Neden işin içine sokulduğu’ sorusu sorulmalı. Bu, çok ciddi bir durumun ortaya çıktığını gösteriyor” dedi.
“Hazine ve Maliye Bakanlığı, Türkiye bütçesinin en büyük kısmından pay alan bakanlık” diyen Durmuş, şöyle devam etti: “Bütçenin yüzde 14’ü güvenlik harcamalarına, yüzde 13’ü eğitime harcandıysa, Hazine ve Maliye Bakanlığına yüzde 40’ı ayrılmış durumda. Dolayısıyla böyle bir fonun şirketlere ortak olarak kullandırılması akla iki şey getiriyor. Başlangıçta Türkiye’deki bazı şirketler çok ciddi bir sıkıntı içerisinde. Bu şir
ketlerin kurtarılması hedefleniyor. Örneğin bir büyük şirketin hissesini satın aldığını anda o şirkete sermaye aktarımı yapmış olursunuz. O sermaye ile şirketi kurtarmış olursunuz. Bir başka tanesi krizin çok derin olduğu, şirketleri batağa sürüklediği ve şirketlerin kendiliğinden bu işin içinden çıkmasının mümkün olmadığı. Her şirketin kurtarılacağı anlamına da gelmiyor. Büyük ve iktidara yakın şirketler olması lazım.”
DEVLET VE SERMAYE ‘HEMHAL’
Bir başka boyutun ise “Kamu kaynaklarının özel sektörün kurtarılması için kullanılması” olduğunu dile getiren Durmuş, “Vergilerle şirketlerin kurtarılması anlamına geliyor. Bunun bir bölüşümsel adaletsizlik etkisi de söz konusu. Böyle bir ilişki ne ile so
nuçlanır? Devlet ile özel sektörün bu denli hemhal ve hemdert olması, -yani derdiniz derdimizdir- sizinle bütünleşiyoruz anlamında bir yapıyı ortaya çıkarıyor. Bunun da çok ciddi politik sonuçları ortaya çıkacaktır. Hem sermaye gruplarının devlet üzerinde çok daha etkin hale gelmesi, bir de tersinden devleti yönetenlerin ve devletteki iktidar blokunun da büyük sermaye grupları içinde etkinliğini sağlamlaştırması… İki taraflı etkileşim söz konusu. Bu çok ciddi ve tehlikeli bir durum. Özellikle de demokrasi açısından tehlikeli bir durum” dedi.
2008’DEN FARKLI
Banka ve şirketlerin kurtarılmasının daha çok 2008 krizi sonrası ABD’DE gündeme geldiğini hatırlatan Durmuş, “Oradaki kurtarma ucuz kredi ve miktarsal kolaylaştırmalarla yapıldı. Para üzerinden bu işler yapıldı. Doğrudan hisse biçiminde yapılan işlemler çok çok azdı. Bu ciddi bir doğrudan devralma, el koyma ve hissedar olma biçiminde tipik örnek oluşturuyor. Bunun sonuçları diğerinden farklı olabilir” dedi.
İŞSİZLİĞİ, YOKSULLUĞU, ENFLASYONU AZALTMAZ
Durmuş, “Bu hamlenin halka yönelik ekonomi politikalarına etkisi nasıl olabilir” sorumuzu ise şöyle yanıtladı: “Düşününki büyük bir inşaat şirketini kurtardınız. Bu inşaat şirketinin artık ortağısınız. Net ve açık şekilde aynı saftasınız. O şirketin ayakta kalması ve kâra geçmesi için ne gerekiyorsa yaparsınız. Buna uygun vergi politikaları uygularsınız. Mesela onlardan vergi almazsınız, istisna ve muafiyeti yaygınlaştırırsınız. Hazineyi kullanarak daha büyük projelerin altına girersiniz. Aynı zamanda fiyatlamaları, faiz ve kurları ona göre düzenlersiniz. Kurtarılan şirketlerin hangi sektörden olacağına bağlı olarak ekonomi politikaları bunların lehine çalışacağını gösteriyor. Bunların lehine çalışan bir şeyin halkın aleyhine olacağı çok nettir. Halkın sorunlarının hafifletilmesine dönük bir operasyon olmaz. Enflasyon, yoksulluk, işsizlik asla ve asla ortadan kalkmaz. Bu sermayenin dertlerine çözüm.”