RTÜK düzenlemesinde endişelendiren belirsizlikler
RTÜK’ÜN CHP’LI Üyesi İlhan Taşcı mevzuatta muğlak ve farklı yorumlara yol açacak alanlar olduğuna dikkat çekerken, AKP’LI Üye Nurullah Öztürk ise düzenlemenin sansür anlamına gelmediğini savundu. Prof. Dr. Yaman Akdeniz ise uygulamanın hedefinde ilk olarak SETA raporundaki yabancı basın yayın organlarının bulunacağı fikrinde.
İnternet üzerinden yayın yapan bazı mecraları RTÜK denetimine bağlayan düzenlemedeki belirsizlikler sürüyor. İlk açıklandığı andan itibaren hangi tür yayınları kapsayacağı tartışma konusu olan düzenleme hakkında RTÜK üyeleri dahi farklı görüşte. Düzenlemeye ilişkin en önemli kaygı ise basın ve ifade özgürlüğünün kısıtlanması. RTÜK’ÜN muhalif televizyon kanallarına verdiği cezalar ve mahkemelerin haber sitelerine sürekli erişim engeli kararı vermesi bu endişeleri artırıyor.
TAŞCI: MUĞLAK ALANLAR VAR
RTÜK’ÜN hangi internet yayınlarını denetleyeceği ve nasıl müdahale edeceği konusunda merak edilen soruları RTÜK üyelerine sorduk. RTÜK’ÜN CHP kontenjanından seçilen üyesi İlhan Taşcı mevzuatta muğlak ve farklı yorumlara yol açacak alanlar olduğunu söyledi. Düzenlemedeki temel sorunun bu olduğunu belirten Taşcı, “Mevzuattaki bu boşluklar özgürlükler lehine kullanılsa tamam ama biz RTÜK’ÜN pratiğini biliyoruz. Televizyonlarda olduğu gibi internetin üstüne gitmesi izleyici açısından keyif kaçırıcı bir sonuç oluşturacaktır. İnsanlar geleneksel yayıncılıktan sıkıldıkları için alternatif yayınlara yöneldiler. İnternet dünyasının televizyona dönüştürülmesiyle birileri açısından maksat hasıl olur ama yetişkin insanların ne izleyeceklerini, nasıl izleyeceklerini kendilerinden başka bir otoritenin belirlemesi kabul edilemez. Bütün film veya dizilerden sigara, alkol veya siyasi eleştiri çıkarılırsa Türkiye daha demokratik, sağlıklı, insanların refah düzeyi yüksek bir ülke mi olacak? Bir filmde öpüşmeyi sansürlediğinizde insanlar sevgilerini ifade etmekten geri mi duracaklar? O zaman buradaki ana hedef şudur. Siyasi iktidara uygun bir yayın formatı.”
RTÜK’ÜN AKP kontenjanından seçilen üyesi Nurullah Öztürk ise düzenlemenin sansür anlamına gelmediğini savundu. Sansürün bir içeriğin yayımlanmadan önce kontrol edilmesi anlamına geldiğini belirten Öztürk ABD ve Fransa gibi birçok ülkede benzer düzenlemelerin olduğunu ifade ediyor.
Söz konusu düzenlemede belirsiz noktaların olmadığını düşünen Öztürk, “Yönetmelikte istisnalar ve neyin kapsandığı belirtilmiştir. Yanlış algılar oluyor. Youtube kapsar dediğimde de kapsamaz dediğimde de yanlış söylemiş olurum. Youtube kişisel olarak kullanılıyor ama televizyon yayıncılığı da yapılıyor” dedi.
Örneğin; gazetelerin belirli bir katalog yayını kapsamında olmadan internet sitelerinde yayımladığı görüntülü haberlerin bu kapsama girmediğini söyleyen Öztürk, ayrıca yayın kuruluşlarını kendilerinden başka denetleyen Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu Başkanlığı (BTK), Basın Suçları Soruşturma Bürosu gibi kurumların olduğunu dile getirdi.