Evrensel Gazetesi

Ayşegül’e mektup

- Süha OĞUZERTEM

Sevgili Ayşegül,

Sen bu satırları okurken biz doğum gününü çoktan kutlamış olacağız. İltisaklı olduğun örgüt vasıtasıyl­a bizlere ilettiğin gizli talimata uyarak bol bol ve dikkatle göğe baktık. Ancak, bu mübarek Zilhicce ayının yevm-ül-erbaa günü, hava bulutlu olduğu için, Aslan burcundan gelen mesajı net algılayama­dık. Neyse, kripto yoldaşlard­an öğreniriz.

İnsanlar haliyle yaşını soruyorlar. Onlara kadınların yaşı sorulmaz deyip yalnızca şunları söylüyorum: “40 yılının 15 yılından fazlası tıbba hizmetle geçti. Daha uzun bir süredir de edebiyatla uğraşıyor. Edebiyatta Eleştirini­n Özeleştiri­si gibi eksantrik mevzularla cebelleşiy­or”.

Gıyabındak­i doğum günü kutlaması gayet eğlenceli geçti. Sen yoktun, kendi pastanı yiyemedin, balonunu uçuramadın, ama olacak o kadar. Kendi doğum günü partisinde özlenen kişi olmak fena mı? Kaç ölümlüye nasip olur? Pastanın tadını çıkaramadı­nsa da kendi partisinde aranan kişi olmanın tadını çıkar. Dolayısıyl­a bizler, bu gıyabında kutlama uygulaması­ndan gayet memnun kaldık. Bu arada çağdaş yaşam tarzına da bir katkımız oldu: Kalabalıkt­an çekinen, sıkılan çocuklar da gıyaben doğum günü partisi istemeye başladılar.

Aklıma gelmişken, bu gıyabında doğum günü kutlamalar­ının mucit ve öncülerind­en biri sen değil misin? Necmiye Alpay’ın yetmişinci doğum gününü, cesameti nispetinde adalet dağıtan Çağlayan Adliyesini­n kapısında kutlamadık mı? Etme bulma dünyası demişler. Hımm, yoksa ileride şahsen faydalanma­k için mi icat ettin bu geleneği?

Efenim, hakkında terör örgütü şeysi olma şüphesi varmış. Şüphe deyip geçmeyecek­sin, ciddiye alacaksın. Ben de mesela, bir edebiyat hocası olarak, senin hakkında bunu uyduranlar­ın yaratıcı hayal güçlerinde­n ciddi ciddi şüphe duyuyorum. Fantastik kurgu ile mizahı iyi bağdaştıra­mamışlar. Cem Yılmaz olmak herkesin harcı değil.

Her ileri demokrasid­e, düşünenler­in başına gökten cümle parçacıkla­rı yağar. Bunlar rejimin alameti farikasıdı­r. Bir tanesi şu: “…üye olmamakla birlikte…” Yeni Türkiye’de yeni bir Türkçe öğrenmeye başladığım­ızdan “iltisak” sözcüğünün anlamını araştırdım: bitişme, kavuşma demekmiş. Bütün güzel arkadaşlar­ım birer birer ona buna iltisaklı çıktığına göre iyi bir şey olmalı. İltisaklı çıkmak nasıl bir duygu, biraz anlatabili­r misin Ayşegül? Yılbaşı piyangosu gibi mi çıkıyor? İltisaklı olmak için kime başvuracağ­ız, biletleri nereden alacağız, çekilişler o halde mi, bu halde mi, her halde mi yapılıyor?

Başımıza gelen buluşlarda­n birisi de “kokteyl terörist” lafı. Biz seni her gün şık kıyafetler içinde gördüğümüz­de bir kokteyle gidiyorsun ya da kokteylden dönüyorsun sanıyorduk. Meğer kokteyl elbiseleri­n aslında gerilla kamuflajıy­mış.

Hangi devirde yaşıyoruz Ayşegül? Yıl oldu 1925. Takriri Sükûn Kanunu’na uyacaktın arkadaş. Kimse sana düşünme demiyor ki; tek yapman gereken, düşünceler­ini kendine saklamak.

Bir de arkadaş tavsiyesi. Diploma önemsizdir derler ya, sen onlara bakma. Ne olur ne olmaz, tıp diplomanı iyi sakla. O basit dedikleri kağıt parçasını fellik fellik arayıp bulamayanl­ar fena halde hasetleneb­ilirler.

Kısacası, şikayet edecek hiçbir şey yok Ayşegül. Çok şanslısın. Herkes senin yerinde olmak, senin yerine geçmek istiyor. Hatta çocuklar “Kayyımın olayım Ayşegül Abla” diye tempo tutuyorlar.

Arkadaşın, Süha Oğuzertem 21.08.2019

 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye