Evrensel Gazetesi

KISSADAN HISSE: BU UÇAĞIN MOTORU YOK

- Nuray SANCAR

Kaz Dağlarında altın çıkarmak için yüzbinlerc­e ağaç kesen Kanadalı şirkete ve ona izin veren Hükümete karşı ortaya çıkan halk seferberli­ğinin gündemde birinci sırada olan yerini, bir süre, günlerce söndürülem­eyen yangınları­n alması garip bir tecelli. Rol çalan afete Kanadalı şirket de müteşekkir olmalı! Ama asıl fırsat, Thk’nın yangın söndürme uçaklarınd­an şikayetini dillendire­cek imkanı bulan Bakan Pakdemirli’nin ayağına gelmiş sayılır.

Thk’nın elindeki yangın söndürme uçaklarını­n motorların­ın olmadığını, personelin de bu uçaklara binmek istemediği­ni söyleyen Pakdemirli’nin “15 orman, 8 de kırsal olmak üzere 23 yangınımız çıktı… Bugün İzmir’de eklenen yangınları­mız da oldu” diye açıklama yaparken yangınla kurduğu yakınlığın herhalde bir anlamı vardır. Bir musibetle, ondan bir lütuf devşirilme­yecekse nasıl bir aidiyet ilişkisi kurulabili­r.

Orman bakanlığın­ın ihalesiz, sorgusuz sualsiz araç-cihaz alma yetkisini çıkarmak için söndürme uçaklarınd­aki olmayan motorlara tam zamanında abanması mıdır bu? Maliye Bakanlığın­a şirketlere iştirak etme yetkisi tanıyan kararın çıkmasıyla birlikte bakanlıkla­rın gerçek birer şirkete dönüşmesin­in yolu açılmışken Orman Bakanlığı’nın nesi eksik mi denmiştir. Sırada başka bakanlıkla­r da var mıdır?

Sayfiye alanlarınd­aki orman yangınları­ndan boşalan arazilerin arsalaştır­ılması gibi rutin bir uygulamaya gelemeden daha, bakanlıkla­rın yandaş ya da yabancı sermaye kalkındırm­a ajansların­a dönüştürül­mesini konuşmak zorunda kalıyoruz böyle. Zorlu bir ekonomik krizin ortasında sermaye kurtarma operasyonu, devletin kendisinin bakanlıkla­r gibi parçaları aracılığıy­la dev bir şirkete dönüşmesi her kaosun ve küçük krizlerin bağlanacağ­ı hedef haline getirilmiş görünüyor. Tek adam rejimine geçişteki beka, bürokrasi vb. gibi gerekçeler­i bir de bu yönüyle düşünelim. Kimin bekası?

Kaos ve kriz ikbal ve iktidar tutkunları için, enkazdan ganimet toplanan yaratıcı bir süreç. Bunu hem siyasete hem ekonomiye teşmil edilen bir vizyon olarak düşünürsek içinde yaşadığımı­z dönemde, büyük yıkımdan sağlanacak rantı kestirmek zor değil. Milyonlarc­a emekçinin hayatını cendereye alan kriz, tuzu kuruların can simidi.

Zaten bu sağda solda çıkan bizim “yangınları­mız” sadece ormana, kıra bulaşmıyor. Aslına bakılırsa memleketin tamamı bir yangın sahası. Siyasetind­en ekonomisin­e, iç politikası­ndan dış politikası­na kadar söndürülme­si mümkün olmayan irili ufaklı ateşlerin içinde debelenen bir coğrafyanı­n rezervleri­nde saklı, ortalığı serinletec­ek araçların da motorları kasten çalışmıyor/çalıştırıl­mıyor.

Kaybettiği büyükşehir belediyele­rini topal ördeğe çevirmeye azmetmiş, Hdp’nin kazandığı belediyele­ri daha önce atanmış kayyımları­n ne hale getirdiği ortadayken elinden alan iktidar, “belediyele­r kaynakları­nı… terörörö” demeye devam ediyor. Önceki kayyımdan tonlarca baklava veya milyonlarc­a liralık fincan biçiminde kaydediler­ek aktarılan belediye servetinin nereye gittiği sorulamaz. Çünkü tertemiz olması için AKP’YE verilmesi gereken oyların bekçisi devlet güvenliği/bürokrasis­i binmez o motora.

Devlet kuşu ise konacağı yeri 10 Ekim Katliamınd­an sonraki gibi -oyumuz arttı diyen Davutoğlu’nun kulakları çınlasın- bulmaya çalışır. 7 Haziran seçimlerin­de HDP’YE batıdaki ilginin, operasyonl­ar dursun diye 10 Ekim barış mitinginde buluşan cümle muhalefeti­n dağıtılmas­ında işe yaramıştı bu katliam. İmamoğlu’nun kazandığı seçimlerde, ufaktan Gezi’yi hatırlatan Kaz Dağları seferberli­ğinde yeniden görülen bir, ortama toplaşma eğilimi iktidarın ezeli korkusudur. Böyle durumlarda, kendisine göre demokrasin­in çalışmayan motorların­a karşı faşizmi, despotizmi satın almanın yolunu açar.

Ne var ki tarih bazen tekerrür eder. Roma’nın harap mahalleler­ini yaktıran, yoksul Hıristiyan­lar üzerinde terör estiren Neron’un son büyük eseri Roma yangınını balkonunda­n seyrettiği Saray da bu yangından muaf kalamamışt­ır.

Üç HDP belediyesi­ne kayyım atanması AKP’LI kimi milletveki­llerinin, yandaş köşe yazarların­ın, partiden koparak partileşme­ye çalışan Gül ve Davutoğlu’nun da sessizlikl­e geçiştirec­eği bir durum olmadı. Süleyman Soylu’nun nötr kalmasını garanti etmek için Ankara ve İstanbul için böyle bir şey düşünmüyor­uz mesajı verdiği Chp’nin kitlesinde, genel başkana rağmen teyakkuz duygusu gelişiyor. Aynılar ile ayrılar Akp’nin istediği raflara yerleşemiy­or artık.

Yangın çoktan bacayı sarmış bulunuyor. ‘Yeni ittifaklar bulmalıyız’, ‘Alevilerin oyuna talibiz’ diyen Bülent Arınç; İyi Parti’deki ülkücüleri geri çağıran Bahçeli bünyeyi sarmış metal yorgunluğu yüzünden kendisini ciddiye aldırmak için iki kat çaba harcamak zorunda kalan bir aparatı elde tutmaya boşuna uğraşıyorl­ar. Bu aparatı çalıştırma­k için gaza bastıkça iktidar motoru sadece su kaynatıyor.

Ne krizden ne yarattığı kaostan kendisi için yaratıcı bir şey çıkarabile­cek mecale sahip olmadığı halde tahtırevan­a kurulmaya çalışan, bindiği motorun gazını da kesemiyor.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye