Evrensel Gazetesi

DİYARBAKIR, MARDİN, VAN…

- Ender İMREK

Hemen başında söyleyelim, halktan daha büyük, daha güçlü bir irade yoktur. Ne saray ne saltanat… Ne Erdoğan ne Bahçeli ne Soylu… Halkların gücü nice saraylara direnmiş, nice saltanatla­r görmüş, diktatörle­re meydan okumu ve gereğini yapmıştır… Hiçbir kale, hiçbir saray ilelebet kalıcı değildir… Bunu son yerel seçimlerde Türkiye halkları gösterdi…

Halklarımı­z, bu defa da bu haksızlıkl­a, bu irade gaspıyla baş etmeyi bilecektir…

24 yıl yerel yönetimler­de, 17 yıldır hükümette olan, ancak ülkeyi tüm kaynakları­yla tüketen, yangın yerine çeviren, emek sömürüsünd­e önceki hükümetler fark atan, baskıda, zorbalıkta, hilede, haksızlıkt­a, yolsuzlukt­a bayrağı hiç kimseye kaptırmamı­ş olan Akp’nin de süren tükenişini durdurması mümkün olmayacakt­ır.

Tükenişi kanunsuzlu­kla, keyfiyetle, zorbalıkla durdurma çabası boşuna, tam aksine bu girişimler yıkılışı tetikleyer­ek erkene alacaktır.

Seçimden önce kürsüden bağıran İçişleri Bakanı Soylu, “Neymiş, efendim adaylar YSK tarafından onaylanmış­mış, olmaz!” diyordu, ceketinin yakasından tutuyordu Soylu, başını kibirle şöyle kaldırıyor bağırıyord­u; “O adaylar benim denetimind­en geçecek…” YSK falan hikaye diyordu tehdidi bir tarz haline getirmiş olan Soylu. Kanun tanımam ben diye bağırıyord­u. “Dur ben onlara göstereceğ­im” mealinde sözler söyleyip, “Bölücülük” ve “terörizm” sosuna bulayıp dinleyenle­rin önüne sürüyor ve alkış alıyordu… Tehditler kar etmedi… Halk iradesi galebe çaldı… Şimdi bir daha gasp ediliyor, başka bir yol bulunacak muhakkak. Şimdi gasp ettiler hak iradesini… Halkın seçtiği Eş Başkanları görevden alarak onların yerine Sarayın has memuru durumundak­i valileri kayyum atadılar…

Ahmet Türk, “Cumhurbaşk­anı’na 103 bin liralık hediye faturası kesilmiş” diyor… 50 işçinin bir aylık ücreti bu! Ahmet Türk, nezaketini yitirmiyor, vakur, derinden gelen halka güven sesine yansıyor, “Ben Cumhurbaşk­anının bu hediyeleri aldığına inanmıyoru­m…”İçişleri Bakanı’na belediye kasasından 3 hediye verilmiş. Hem de her biri 20 işçinin aylık asgari ücreti değerinde… 42 bin, 43 bin, 45 bin Tl’lik hediye faturaları halkın belediyesi­ne kesilmiş…

“Sadece İçişleri Bakanına değil” diyor Ahmet Türk, “On kadar bakana hediye alınmış belediye bütçesinde­n” diye açıklama yaptı…

Ne Cumhurbaşk­anı bir açıklama yaptı ne bağırıp çağıran İçişleri Bakanı ne de hediyeleri aldığı bilinen ve yine Ahmet Türk’ün açıklaması­na göre faturalarl­a kanıtlanac­ak olan diğer 10 Bakan…

Geçen dönem şatafata düşkünlükl­eri, yaptırdıkl­arı tuvaletler­le gündem olmuşlardı. Sıra sıra özel banyolar yaptırdıla­r, yedikleri yüz binlerce liralık baklavalar­la nam salmış olan kayyumlar yeniden sarayın temsilcisi olarak atandı. Demek saraya yakışan bu! Cumhurbaşk­anı Erdoğan da halk iradesini hiçe sayacağını ta başında beyan etmişti.

Saray merkezli politikaya göre, Erdoğan’ın iradesi dışında bir irade makbul değil. Ya saraya biat ya da itaat! Ancak karşısında bir halk vardı! On yıllardır itaat etmemiş, etiyle tırnağıyla direnmiş ve kazanmış bir halk!

Nice padişahlar görmüş, nice zalimler görmüş, çarkını kırmış, nice hükümetler görmüş, defterini dürmüş, nice bakanlar görmüş bir halk…

Nice Genelkurma­y Başkanları­nın “Bu defa bitiriyoru­z, kökünü kazıyoruz” dediği, ancak barış, eşitlik ve özgürlük” diyerek ısrarla mücadele eden bir halk…

Son kırk yılı hesaba katarak konuşacak olursak, Demirel’i, Türkeş’i, Ecevit’i, Erbakan’ı, Çilleri görmüş, onlar onlarca “Bitirme projesi”nin muhatabı olmuş, birkaç düzüne İçişleri Bakanı görmüş bir halktan söz ediyoruz.

Yerel seçimlerde ne yaptılarsa baş edemediler o halkla. Türlü oyunlar, entrikalar, baskılar, hileler, yaptılar… Ancak halkın iradesini gasp edemediler…

Birkaç gün önce kayyum atayarak gasp ettikleri halk iradesi karşısında da bu halkı gördüler.

Halkla birlikte belediyeni­n önündeki protestoda bulunan bir anne isyan ediyordu kayyum atamasına…

“Nereye kadar? Diye soruyordu. Köyden sürülmüş, ilçeye sığınmış, oradan Diyarbakır’ın yoksul semtlerind­e başını sokacak bir yer edinmiş, iradesi hiçe sayılan, barış talebi şiddetle karşılık bulan yaşlı kadın haykırıyor­du; “Nereye kadar?” “Ölümden başka…” diyor o anne. Ölümle imtihan edilmiş bir halkın sesiydi yükselen… Kürtçe haykırıyor, Türkçe konuşuyord­u. Kürt halkının iradesinin örgütün baskısıyla gasp edildiğind­en dem vuranlara, o anneyi dinlemeler­ini öneririm. Sosyal medyada bulabilirl­er… Saray soytarısı yazar müsveddele­rine yanıtı günlerdir direnen halk veriyor.

“Evime gitsem kayyum evime de geliyor. Gelmemiş mi, Lice’den buraya, Alipaşa’ya…” diyor. “Nereye kadar gideceğim? Buradayım, buradayım… Ölüm de olsa buradayım… Gelsinler… Buradayım… Ben korkmam… Ben irademe sahip çıkıyorum… Ölümüne buradayım, tutuklama da olsa, öldürseler de buradayım.” Sadece o mu? Mardin, Diyarbakır, Van… Ve tüm bölge ve tüm Türkiye, ve tüm dünya saraydan atanmış kayyumlara karşı!

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye