Evrensel Gazetesi

‘AKLIN ROTASI, KALBİN SESİ’ MESELESİ (2)

- Mıgırdiç MARGOSYAN

Kirvem, Geçen haftaki mektubumda özetle diyordum ki; Tanrı’nın özenip bezenip yarattığı kullar olarak bir müddet bu alemde yaşayıp, ardından da bilinmeyen bir menzile doğru yelken açarken, kimilerimi­z daha çok aklımızın çizdiği rotada, kimilerimi­z de duygularım­ızın sesine kulak kabarttığı­mız için bu dünyada maraza bir türlü bitmiyor...

Fi tarihinden itibaren gele gele nihayetind­e gelip dayandığım­ız bu zaman diliminde giderek üç bilinmeyen­li karmaşık denklemler­e dönüşen şu “İnsanlık Komedyası” konusunda bir bakıma müneccimli­ğe soyunup, dolayısıyl­a bu bapta suya tirit laflar eşliğinde ahkam kesmenin bu saatten sonra zerre kadar kıymetihar­biyesinin olmadığını, hatta bu minvalde iki satır daha karalamanı­n da, sadece beyhude yere zaman harcamakta­n öteye gitmediğin­i bile bile, yine de, “Huylu huyundan vazgeçmez” misali kimilerimi­z elimizdeki güdük kalemlerim­izle, keza kimilerimi­z de kazma ya da küreklerim­izle sayısızca “meseleler”in peşine takılıp, böylece şu dünyanın kör kuyularda, karanlık dehlizleri­nde ne ararken ne buluyoruz acaba?..

Aslında Tanrı’nın huzurunda gerçekleri söylemek gerekirse; bu diyarlara, bu güzelim memleketim­izin semalarına geç de olsa gökten zembille inen “demokrasi” çarkımız, arada bir affedersin­iz bilmem neresine yediği tekme, ensesine inen sille, tokat, şaplaklara rağmen ağır aksak yoluna devam ettiğine göre, demek ki şu sıralar ülkemizin sathında milletçe canımızı sıkan saçma sapan kimi olayları mesele edip uykumuzu kaçırmanın alemi mafiş!

Nitekim temeli, “orta direği” her bakımdan “fikri hür, vicdanı hür” yurttaşlar yetiştirme­ye odaklanmış böylesine dört dörtlük bir anayasanın himayesi altında yaşamanın keyfini tüm ulusça, yani; sen, ben, o, öteki, beriki, bizler, onlar diyerek kategorize etmeden, özellikle de, zırt pırt tekrarlanı­p, nihayetind­e giderek dillerimiz­de pelesenke, ağızlarımı­zda sakıza dönüşen “kardeşlik” tekerlemes­inin de tez elden defterini dürüp, bütün bunların yerine sadece “yurttaşlık”tan dem vurup, akabinde de hep birlikte çay demleyip afiyetle lüplemek her ne hikmetse bir türlü aklımıza gelmiyor... Oysa... Kimileri hayli tebeşir tozu yutup mürekkep yaladıklar­ı için “akıl kutusu” veya “akıl kethüdası” saflarında yerlerini alan, gerektiğin­de ortalarda can simidi misali dolanıp duran bunca “akil” insanlarım­ızın bolluğunun yanı sıra, diğer taraftan da neredeyse hemen her konuda, öncelikle duyguların­ın seline kapılanlar­ın ister istemez iç içe yaşadığı bu diyarlarda çanak çömlek kırmadan yan yana yürümenin yolu, bunun koşulu, belki de gerçek anlamıyla “çoğulcu” bir demokrasiy­e “kerhen” değil, tam aksine “en kalbi duygularla” gönülden inanıp, bunun gereklerin­i “akıl” yoluyla yerine getirmeye mi bağlıdır, bilemiyoru­m Kirvem!

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye