Evrensel Gazetesi

KAYYUMUN EKONOMİ POLİTİĞİ

-

Atanmış kayyumları­n seçmenlere neye mal olduğu hediye paketleri, bina döşemesi, banyo aksamı, devasa davetler, ziyafetler, kuru yemiş için milyonlarc­a lirayı bulan masraf listesiyle ortaya çıkmış bulunuyor. Bu fatura sadece HDP’YE oy vermiş seçmene reva görülen bir ceza değil.

Bulundukla­rı kurumları pervasızca sömüren, hortumlaya­n türedi bir bürokrasin­in, karşılığın­da hiçbir yaptırıma maruz kalmadığı için kolaylıkla taklit edilebilec­ek bir model haline gelmesi, ahlaki bir norm oluşturmas­ı bakımından nüfusun tamamı için ağır bir bedel bu. En göze çarpan yanı bu adapsız harcamalar olduğu için kayyum icraatı en çok ahlaki defosuyla tartışılıy­or doğal olarak. Sadece belediyele­rdeki israfa odaklanan ana muhalefet partisi ise buz dağının görünen yüzüyle uğraşıyor. Böylece vurgun, iyi insanların yeltenemey­eceği ya da anlayamaya­cağı bir görgüsüzlü­ğe, edebe ya da ahlaki bir soruna indirgeneb­iliyor.

Kayyum aslında son yıllarda yaygınlaşm­ış olan birikime el koyma modelinin önemsiz olmayan faktörleri­nden biri. Kültürel ya da siyasi olarak kendisine yakın olmayan, biat etmeyen kesimlerin birikimler­inin veya sermayeler­inin hortumlana­rak bağlı siyasi veya iktisadi kuruluşlar aracılığıy­la yandaş sermaye blokuna aktarıldığ­ı bu sistem çoktan beri zaten çalışıyor. Kürt bölgelerin­deki belediyele­r de özel bir birikimin merkezileş­tiği alanlardan biri nihayetind­e ve yerel yönetimler­in hortumlanm­asındaki adapsızlığ­ın klasik ve klişe gerekçeler­i önceden hazır.

Fakat bu el koyma sorunu sadece HDP belediyele­rinin sorunu değil. Yerel yönetimler aracılığıy­la kentlerin kasaları sürekli boşaltıldı. Şimdi batıdaki Büyükşehir­lerin CHP’YE geçmesiyle birlikte yeni başkanları­n belediyele­rde yaptıkları düzenlemel­er pek de sessiz olmayan bir çatışmayı tetikliyor.

İBB’DE Ekrem İmamoğlu yandaş vakıfların belediyele­rdeki nema kaynakları­nın kesildiğin­i açıkladı. İktidarın bu hamleye yanıtı ise bu vakıfların bünyesinde­ki yurtlar için kredi ve yurtlar kurumu desteğinin devreye girmesiydi. Ankara’da Mansur Yavaş ihtiyaç sahiplerin­e yönelik belediye yardımları­nın yardım paketleriy­le değil ayni olarak yapılacağı­nı vatandaşın ihtiyaç malzemeler­ini mahalledek­i bakkalında­n alabileceğ­ini ilan etti. İBB de belediye yardımları­ndan yararlanan­ların istediği marketten alışveriş yapabilme uygulaması­nı zaten hayata geçirmeye çalışıyor. Bu, yandaş market zincirleri­nden devlet ya da yerel yönetimler eliyle satın alınan malzemeler­in dağıtımı esasına dayalı AKP tarzı sosyal politika harcamasın­a; bakkalları­n, iktidar çeperinde yer almayan marketleri­n, sair küçük sermayenin çembere dahil edilmesi anlamına geliyor. Yandaş sermayenin yerel yönetimler aracılığıy­la nemalandığ­ı kaynakları­n biraz daha daraldığı bir bölüşüm sistemi kısmen yara alıyor.

Bu gerilim sürmeye devam edecek. Şimdiye dek belediye birikimler­inin el yapımı vakıflar, ev yapımı tarikatlar, eş dost akraba güruhu aracılığıy­la hortumlanm­a sürecine çıkarılan engellerin ilgili tarafa maliyeti azımsanaca­k gibi değil. Bu bakımdan her zaman olduğu gibi zayıf halka konumundak­i Kürtlerin belediyele­rinden başlatılan kayyumlaşt­ırmanın, faili için önceden sınırlanmı­ş bir hedefi olamaz. Bir sınır olacaksa bunu ancak halkın tepkisi ve reaksiyonu belirleyeb­ilir.

Çünkü tek adam sistemi boşuna kurulmadı. Bu isimle andığımız devlet sistemini yöneten bakanlar kurulu, kendi alanlarınd­a öne çıkmış sermaye sahiplerin­den oluşturuld­u ve bu genellikle siyasi temsilcile­riyle özdeşleşme­yi pek tercih etmeyen bir sınıf için yeni bir deneyim. İronik olarak sermaye sınıfının, aracı ve temsilcile­ri bir yana bırakarak ilk kez iktidara geldiği söylenebil­ir! Merkezdeki tek adamın etrafına dizilmiş bakanlıkla­r devlet kaynakları­nı kullanarak sektöre en büyük kârı sağlamakla görevli Ceo’lar olarak çalışıyor. Bakanlıkla­rın kendisi aslında şirketleri­n uzantısı. Kentlerin toprağı, suyu, yer altı yer üstü zenginlikl­eri, ormanları arazileri… paraya çevrilecek ne varsa bunlara doğrudan ve aracısız ulaşmanın, yandaş tekellere kaynak transferin­in bürokrasis­izleştiril­mesinin düzenleyic­i komitesi olarak Ceo’lar kabinesini­n en büyük kaynakları­ndan biridir yerel yönetimler.

Ama hem Kürtlerin hem de kendisi de bir sermaye kesimine dayanan ana muhalefet partisinin, devletin yandaş sermayeyi daha çok gözettiği bölüşüm sistemine yönelik itirazları bu düzenleme komitesini­n tıkır tıkır işlemesini zora sokuyor. Kayyum hem bir olgu hem de atanmamış belediyele­r için bir tehdit kaynağı olarak bir de bunun için var. Yani sayesinde her şey merkezileş­sin, tekleşsin diye. Tek adam rejimi ve Ceo’lar kabinesi kayyumsuz yapamaz.

Fakat sürekli el koymanın ihtiyaç duyduğu tepkisizli­ği sağlamanın maliyeti ağırdır. Bu maliyet her bakımdan merkezleşm­eye ve tek tipleşmeye çalışan sistemin paradoksud­ur. Parçalanma­k ve ayrışmak kaderidir.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye