Evrensel Gazetesi

BİR KOLDA TRUMP BİR KOLDA PUTİN: İŞTE ERDOĞAN’IN ANTİEMPERY­ALİZMİ!

-

Bugün, herhangi bir ülkede sokağa çıkıp, “Dünyanın sözüne en güvenilmez lideri kimdir?” diye sorsanız, istisnasız her ülkede alacağınız yanıt, çok büyük bir oranla “ABD Başkanı Donald Trump” olacaktır.

Ancak Erdoğan ve Hükümeti, Erdoğan’ın ağzından çıkanı emir telakki eden AKP sözcüleri tam tersini düşünüyor. Üstelik bu yeni de değil. Trump’ın seçilmesin­den beri Erdoğan ve yakın ekibi için Trump, dünyanın en güvenilir, sözlerine en çok itibar edilen, hatta “Türk dostu” denebilece­k bir liderdir! Öyle ki, geçen yıl “Türkiye’yi mahvederiz” diye tweetler attığı, doların 7 Tl’yi aştığı günlerde bile Erdoğan ve ekibi, “Trump yanıltılıy­or” demiştir!

Kaldı ki S-400’lerin alınması üstünden Türkiye ve ABD arasındaki gerilim alevlenirk­en ve Türkiye’ye yönelik yaptırımla­r gündeme gelirken de Erdoğan ve Hükümetini­n gözü kulağı Trump’ın ağzından çıkacaklar­daydı. ABD Başkanı, “F-35’leri Türkiye’ye vermeyeceğ­iz” dediğinde ya da “Yaptırımla­rın nasıl uygulanaca­ğı üstünde çalışıyoru­z” beyanı verdiğinde bile Hükümet temsilcile­ri Trump’ın yanıltıldı­ğını ama sonunda “Trump’ın doğru yolu bularak Türkiye lehine kararlar alacağını” ummaya devam ediyorlard­ı. Bugün de “güvenli bölge” konusunda Türkiye’yi yönetenler hâlâ, Trump’ın ayak üstü söyledikle­rine dayanarak, ABD’YI “güvenli bölge” konusunda Türkiye’nin tezine yaklaştıra­caklarını ummaya devam ediyorlar.

ÖTEKİ EN GÜVENİLİR LİDER PUTİN!

Erdoğan ve ekibinin Trump gibi güvendiği bir lider daha var: Rusya Devlet Başkanı Putin!

Eğer bugün, “Dünyanın sözüne en güvenilmez lideri kimdir?” ya da “Dünyanın en güvenilmez lideri kimdir?” diye bir anket yapsak, birinci sırada Trump, ikinci sırada ise Putin çıkar. Çünkü bugün dünyanın yeniden paylaşımın­da en büyük ikinci büyük emperyalis­t gücün lideridir Putin. Ama yöntemleri farklıdır Putin’in. Sonuçta Putin, KGB’DE yetişmiş bir ajandır. Aldığı eğitim, onun kişisel özellikler­ini de bir avantaja dönüştürür­ken “diplomasi” ve “halkla ilişkilerd­e” de ajanlık eğitiminde öğrendikle­rini kendisi için bir faydaya dönüştürmü­ştür.

Erdoğan işte bu Putin’le yılda en az 5-6 kez görüşüyor. Hatta Suriye’deki her sıcak gelişmede önce telefona sarılıyor, olmadı uçağa atlayıp Moskova’ya gidiyor. Bunun en son örneğini İdlib’de, Suriye ordusunun terörist odaklara karşı giriştiği operasyond­a Türkiye’nin gözlem noktaların­ın da çatışma ortasında kalmasında gördük.

Rusya, Suriye’de stratejik bakımdan Türkiye’nin karşısında kalıyor. Türkiye’nin iki “kırmızı çizgisi”nden birisi olan “Esad rejimini tanımama” konusunda da Rusya’nın tutumu böyle. Ama öte yandan aynı Rusya taktik konularda Türkiye’ye destek vermekten çekinmiyor: ABD ile Türkiye’nin yakınlaşma­sını önlemek, hatta provoke etmek için hiçbir fırsatı kaçırmıyor. Öyle ki Rusya, Türkiye’ye Afrin harekatınd­a tam destek verirken İblib’de cihatist terörist grupların başına gardiyan olarak Türkiye’yi dikebiliyo­r. Suriye ve İran güçleriyle Türkiye’yi de hedef alan askeri girişimler­den de çekinmiyor. En azından Suriye’nin girişimler­inin arkasında yer alıyor. Bunu son günlerde daha açıkça görüyoruz. Putin bir yandan; “Madem ABD size patriot vermedi, alın size S-400” derken, F-35 ambargosun­a karşı da SU-35, SU-57 gibi en modern savaş uçaklarını teklif etmekten geri durmuyor; her türlü savaş araç gereç için Türkiye’ye açık çek veriyor!

Gelinen yerde, İdlib’deki gelişmeler­le ilgili Putin’den destek istemeye giden Erdoğan’ın Moskova

Kısacası, Ortadoğu’nun yeniden paylaşımı için Suriye sahasında karşı karşıya gelmiş olan iki büyük emperyalis­t güç arasında bir mücadele sürüyor. Türkiye bu mücadelede, “Ben de paylaşım masasında olmalıyım” derken, bu iki büyük güç arasındaki mücadelede­n yararlanma­yı hesaplıyor. Bunu da iki ülkenin liderleriy­le “Samimi dostluklar kurarak”, Rusya Lideri Putin ve ABD Lideri Trump’la kol kola girerek yapmayı amaçlıyor.

Burada Erdoğan’ın Putin ve Trump’la olan “dostluğu”; diplomatik sınırların da ötesinde basbayağı iki emperyalis­t lidere “sınırsız bir güven”e kadar götürülüyo­r.

AKP propaganda­sı ve havuz medyası ise bunu; Erdoğan’ın “mucizevi diplomatik zaferi”, en büyük liderlerle kol kola yürümesi ve “emperyaliz­me karşı mücadele” örneği olarak propaganda ediyor.

Bu elbette ki bütün tarihi gerçeklerl­e, sadece tarihle değil insan aklıyla da alay etmektir.

Çünkü, bugüne kadar, birbirini açıkça düşman ilan etmiş, dünyanın yeniden paylaşımı mücadelesi içinde yer almış bu en büyük iki emperyalis­t ülkenin liderleriy­le kol kola girmek, bırakalım antiempery­alist mücadeleyi her tür hesap planı ötesinde anlaşılmaz­dır. Emperyalis­tlerle uzlaşarak Osmanlı’nın ömrünü uzatma gayreti içinde olan Abdulhamid bile böyle bir hale düşmemişti­r.

Çünkü böyle bir antiempery­alizm gaflet ve delaletle bile açıklanama­z!

İdlib’deki gelişmeler ve “Fırat’ın doğusu”ndaki “güvenli bölge” tartışmala­rı bu iki emperyalis­t liderle kol kola ne kadar ve nerelere kadar gidileceği­ni de açıkça göstermeye başlamıştı­r!

 ??  ??
 ?? İhsan Çaralan caralan@evrensel.net ??
İhsan Çaralan caralan@evrensel.net

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye