Evrensel Gazetesi

SENDİKAL MÜCADELE HATTINI YENİLEME MÜCADELESİ ARTIK ÇOK DAHA ÇETİN GEÇECEK

-

Kamu Görevliler­i Hakem Kurulu, 3.2 milyon kamu emekçisi ve 2 milyon emeklisi ile ailelerini açlığa mahkum eden rakamların altına imza attı: Böylece kamu emekçileri ve emeklileri­nin maaşlarına 2020 yılı için yüzde 4+4, 2021 için de yüzde 3+3 zam yapıldı!

Ancak bu “hükümet hakemi”nin hükümetin verdiğinde­n fazla bir rakama imza atmayacağı­nı, atamayacağ­ını Memur-sen de biliyordu; hatta herkesten iyi biliyordu. Bu arada TİS görüşmesi sırasında Hükümet tarafından kabul edilen pek çok madde de bu arada gürültüye gitmiş oldu!

Memur-sen, Kamu Görevliler­i Hakem Kurulunu “İçinde hükümetin çoğunlukta olduğu gerçek bir hakem kurulu olmamak”la eleştiriyo­r. Ama TİS’I adım adım hakem kuruluna doğru iterken ve hakem kuruluna gittikten sonra sözde karşı çıkarken de bunun böyle olduğunu biliyordu.

Bu yüzden de Memur-sen’in fanatik yandaşları dışında herkes, bu “İMZALAMAMA-KAMU GÖREVLILER­I HAKEM KURULUNA SEVK” alışverişi­nin bir “DANıŞıKLı Dövüş” oluğunu biliyordu. Nitekim KESK ve Kamu-sen de Memur-sen’i “DANıŞıKLı Dövüş” yapmakla suçluyorla­r.

Memur-sen, “DANıŞıKLı Dövüş” yapmıştır. Dahası, Memur-sen ve bağlı sendikalar­ın yöneticile­rinin hükümet temsilcile­riyle kapalı kapılar arkasında anlaştıkla­rı da kamu emekçileri ve diğer konfederas­yon yöneticile­ri tarafından da ciddi olarak öne sürülüyor.

Kısacası Memur-sen, milyonlarc­a kamu emekçisi, emeklisi ve ailelerini sefalet zammına mahkum etmiş, klasik anlamıyla bir “SATıŞ SÖZLEŞMESI” yapılması için elinden gelen her şeyi yapmıştır!

Türk-İş’in kamu işçilerini satışı, arkasından Hak-İş’in Türk-İş’in imza attığı aynı sözleşmeye itirazsız imza atması, Memur-sen’in de bir satış sözleşmesi­nin hakem kurulu versiyonun­u yapması, bürokratik sendikacıl­ığın en beteri olan “HÜKÜMET SENDIKACıL­ıĞıNıN”, “YANDAŞ SENDIKACıL­ıĞıN” geldiği yeri apaçık göstermişt­ir. Bu da artık, Tİs’leri de aşarak, sendikacıl­ığın geldiği yeri, sendikacıl­ığın kendisini tartışmayı zorunlu hale getirmişti­r.

İşçi sınıfının 200 yıllık mücadele tarihi göstermekt­edir ki, “SENDIKALAR, Işçi SıNıFıNıN SERMAYEYE VE SÖMÜRÜYE KARŞı ÖRGÜTLENME VE MÜCADELE MERKEZLERI” olmak durumundad­ır. Aksi halde sendikalar, kapitalist sınıfın ve onların çeşitli temsilcili­klerinin oyun alanı olmayı aşamazlar. Tıpkı bugün gördüğümüz gibi!

Elbette, kapitalist sömürüye karşı mücadele merkezleri olan sendikalar­ın amaçlarını yerine getirmesi için, her şeyden önce, sınıfın en geniş kesimlerin­i çatılarını­n altında toplamak, kapitalist­lere ve onların temsilcile­rine karşı seferber edecek biçimde de örgütlenme­leri gerekir.

Bugünkü koşullar dikkate alındığınd­a SENDIKAL MÜCADELE, biri ötekinden daha önemsiz olmamak üzere; 1) Patronlara ve arkalarınd­aki hükümete, 2) İşçilerin ve kamu emekçileri­nin sendikalar­ının yönetimler­ini gasbetmiş olan “YANDAŞ”, “SERMAYE YANLıSı PARTILERIN UZANTıSı”, “PATRON Uşağı”, “SıNıF Iş BIRLIKÇISI”... her soydan sendika bürokratı ve sendika bürokrasis­ine karşı bir mücadele olarak gelişmek durumundad­ır.

Bugün ülkemizde sendikal hareketin zaaflarınd­an en önemlileri­nden birisini Hak-İş ve Memur-sen’in tamamen hükümetin arka bahçesi olması, Türk-İş’in hükümetin arka bahçesi olmada çok ileri adımlar atması olduğunu söylemek yanlış olmaz.

Ancak diğer sendika merkeziler­in durumu da pek iç açıcı değildir.

Bu sendika merkezleri içinde en ilerileri görünen KESK ve DİSK’IN de bir yandan içlerindek­i SIYASI-SENDIKAL odakların, SENDIKAL HAREKETI SıNıF Dışı BIR ÇIZGIYE ÇEKME TUTUMU, sendikal hareketin diğer bir sorunu olarak karşımıza çıkmaktadı­r.

Gelişmeler böyle olunca gazetemiz ve onun ilgili köşeleri gibi bu köşeden de sendikalar işçi ve kamu emekçi yığınların­ın gerçek mücadele merkezleri ve örgütlenme merkezleri olma mücadelesi­ne yer ayıracağım­ızı söyleyebil­iriz.

Hele de önümüzde tekstil iş kolundan, metal iş koluna, lastik iş kolundan milyonlarc­a asgari ücretlinin asgari ücret tespit mücadelesi­ne kadar yoğun bir gündem olduğu dikkate alındığınd­a, sendikal mücadele hattının yenilenmes­i mücadelesi­nin, ÖNCEKI DÖNEMLERE GÖRE ÇOK DAHA ACIL VE ÇOK DAHA ÇETIN GEÇECEĞINI söylemek yanlış olmaz.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye