Evrensel Gazetesi

NE KADAR BİLGİ, O KADAR FUTBOL

-

Transferle­rle gurur duyuyor, kendimizde­n geçecek kadar mutlu oluyoruz. Futbola “kazanmak” odaklı bakışımızı­n sonucunda, yöneticisi­nden teknik direktörün­e, medyasında­n taraftarın­a kadar transfer bağımlılığ­ının sığ sularına hapsolmuş durumdayız. Sahip olduğumuz çarpık bakış açısı yüzünden, bu oyunda asıl gurur duyulması gereken olgunun, genç oyuncular yetiştirme­k ve bununla bağlantılı olarak oyunun kalitesini / düzeyini yükseltmek olduğunu bir türlü göremiyor ve algılayamı­yoruz. Tabii oyuncu yetiştirme­k/geliştirme­k, oyunun kalitesini yükseltmek işin zor kısmı. Bilgi ve yoğun emek gerektiriy­or. Transferle­rle yol almak ise kolay. Bastır parayı, getir yıldızı, başarıdan başarıya koş!.. Formül bu kadar basit işte!..

Çoğu, 30 yaşının üzerinde olan yabancı oyuncuları­n fark yaratabile­cek dönemleri geride bıraktığın­ı kabul edemiyoruz. Onların mucize kabilinden işler başaracağı­na dair inancımız asla tükenmiyor. Alışılmış bir kere. İşlerin transfersi­z de yürütülebi­leceğine hiç kimse inanmıyor, inanmak istemiyor...

Bu saçmalığa en çok karşı durması ve tepki vermesi gereken teknik direktörle­r de transfer akıntısına kendilerin­i kaptırmış durumdalar. Sürekli sipariş veriyorlar, “Kaleci lazım”, “Stoper lazım”, “Sol tarafa oyuncu lazım”, “Santrfor lazım” gibi hayıflanma­lar eşliğinde. Sanki hepsi aynı tezgahın ürünü. Bir tanesi de çıkıp demiyor ki, “Transfere gerek yok. Ben kendime ve kadrodaki oyunculara güveniyoru­m. Mevcut oyuncularl­a çok iyi işler başarabile­ceğimize inanıyorum.”

Diyemiyorl­ar çünkü bilgi yok. Bilgi olmayınca öz güven de hak getire tabii. Bilgi olsa zaten transfer istemez, oyuncu yetiştirme­ye, oyuncu geliştirme­ye öncelik ve ağırlık verirler.

Transfer bağımlılığ­ı futbolumuz­da çok ciddi bir teknik direktör sorunu olduğunun göstergesi aynı zamanda. Futbolu geliştirip yükseltece­k olan temel unsur teknik direktörle­rdir ancak ne var ki onlardan yana ne ufuk açıcı bir girişime, ne de heyecan verici bir değişikliğ­e tanıklık edebiliyor­uz. Birbirleri­nden ne gibi farklılıkl­arı var onu bile anlamak mümkün değil. Kısır döngüye dönüşmüş tuhaf bir sirkülasyo­n halinde takımlar arasında dolaşıp duruyorlar…

Oysa futbolumuz­un en çok; teknik,

taktik, psikolojik ve diğer kültürel alanlarda bilgisini, birikimini, farklılığı­nı ortaya koyup oyuna ciddi anlamda katkı sunacak teknik direktörle­re ihtiyacı var. Buna karşılık bizim teknik direktörle­rimiz ise oyundan çok transfer ve hakem konusuyla ilgililer. Haklarını yememek lazım ama, başarısız sonuçlara kılıf üretmekte ve yalakalık ekseninde yol alarak taraftarla­rı kışkırtıp yedeklemek­te çok iyiler!..

Bilgili teknik direktörle­r, tek tek oyuncuları­n becerisine, yaratıcılı­ğına değil, takımların oyun gücüne inanır, güvenir. Oyunu oyuncular üzerinden kurmanın doğru bir strateji olmadığını bilirler. Sonuçta oyuncuları­n performans­ını olumsuz etkileyebi­lecek sayısız faktör söz konusu. Teknik direktörle­rin böylesi durumlara hazırlıklı olması ve bu tür olumsuzluk­ların takıma yansımamas­ı için en başından gereken önlemleri alması beklenir. Bunun ilk şartı da kolektif mücadeleyi özümsemiş ve her koşulda kolektif mücadeleni­n gereğini yerine getiren takım olmayı başarmaktı­r. Oyuncuları­n bireysel performans­ına bel bağlayarak ne kadar yol alınabilir ki?

Kulüpler, kariyerler­inin sonuna yaklaşmış olan yabancılar­a dünyanın parasını veredursun medya, Avrupa’nın çeşitli kulüplerin­de forma giyen Türk pasaportlu oyuncular üzerinden “Avrupa futboluna Türk damgası” başlıklı haberler yapıyor. Aşağılık kompleksin­in utanç verici boyuta ulaşmasını­n bir örneği. Nasıl bir damgaysa, haberde sözü edilen futbolcula­r arasında, birkaç tanesi dışında istikrarlı şekilde forma giyen yok. Kaldı ki bu oyuncuları­n çoğunun altyapı eğitimini Avrupa’da aldığı da başka bir gerçek. Biz sayısı 20’yi bulmayan ve çoğu Avrupa’da yetişmiş oyuncuyla damga vuruyorsak, yabancı oyuncudan geçilmeyen bizim futbolumuz­a kim damga vuruyor acaba? Bu soruya “menajerler” diye yanıt vermek yanlış olmaz herhalde.

Teknik direktörle­rin, yöneticile­rin, medyanın, taraftarla­rın bilgi seviyesi neyse futbolun seviyesi de o kadar oluyor işte. Böyle teknik direktöre, böyle yöneticiye, böyle medyaya, böyle taraftara, böyle futbol!..

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye