Bu sefer sahaya gol atmaya çıkalım!
FABRİKALARDA çalışmış olan herkesin çok sık duyduğu bir kelimedir “hadi” kelimesi. Acele olan hayatımızı özetler. Elimizdeki işi hemen yapmalı, yemeği hemen yemeli, tuvalete hemen gidip gelmeliyiz. Çünkü bizi bekleyen binlerce iş var ve kısacık zamanda çok ihtiyaç gidermeliyiz. O yüzden hepimiz her yerde birbirimize “hadi” deriz.
Mesela siz evde keyifle maç izlerken, servisin geldiğini bilen ev ahalisi de size “hadi” der işe gitmeniz için. Bu yüzden bizim orada çalışırken maç günü aniden gol sesleri yükselir bir stadyum gibi. Kimi zaman takımların içerideki taraftar sayısına bağlı olarak bu ses artar ya da azalır. Bu coşkuyu ve bağrışmayı maç günleri duyarsınız, bir de mesai iptal olduğunda. Çünkü mesainin iptal olması bizlerin karşı tarafa bir gol atmasıdır!
Eylül ayı geldi herkes diyor ki artık sözleşmeli çalışacağız. Toplusözleşmeyi kastederek... Doğru, TİS geldi fakat bizim forvetimiz, defansımız ne durumda? Bize sorulmadan kaldığımız her fazla mesai, bize sorulmadan imzalanan her taslak, bizi;dağıtılan ankette “Ya sosyal hayat ya para ya güvenli çalışma” diye eleme yapmak zorunda bırakan her durum, TÜPRAŞ işçisinin, kamu işçisinin başına gelenler... Bunların her biri bizim kalemize atılan gol değil mi? Düşünün ki şu an maç başlamış, biz oturmuş seyrediyoruz. Karşı takım (patronlar, MESS, sarı sendikalar) bunların hepsi art arda kalemize goller atıyor. Türkiye’de maçlarda hakeme güven genellikle sıfırdır. Peki bu meselede de Yüksek Hakem Kuruluna mı güveniyoruz? TÜPRAŞ işçisinin nasıl koşullara mecbur edildiğini görmedik mi? Maç bitene kadar işyerinde rahat nefes almayan bizler, şimdi bir “hadi” de TİS için... “Hadi” TİS sürecine müdahale etmeye, kendimiz için, çocuğumuz için... Bu ülkenin metal işçileri, ekmeğimiz ve geleceğimiz için hakemin düdük çalmasını beklemeyelim!
Sınıf kardeşlerimizin maçlarından ders çıkaralım. Hâlâ geç değil, bir araya gelelim ve MESS saldırıları karşısında ne yapacağımızı konuşalım. MESS’IN bariz şike yaptığı (Yüksek Hakem Kurulunu, Hükümeti arkasına aldığı ortada iken, sendikalar bizi yarı yolda bırakıyorken) bu maçı hakemin düdüğünü beklemeden biz kazanalım. Çünkü takımımızın geçmişinde metal direnişi var ve isteyince nasıl kazandığımızı görüyoruz. Metal grevi sonrasında sözleşmede sendikanın tutumu da gösteriyor ki biz maçın asıl oyuncuları; birleştiğimiz, müdahale ettiğimiz zaman sendikacılar dahi korkularından daha iyi sözleşmelere imza atıyorlar. “Hadi” metal işçileri, top bizde artık. Bu sefer sahaya gol yemeye değil, gol atmaya çıkalım!