Evrensel Gazetesi

GİDİŞAT NEREYE DOĞRU?

-

lke ekonomi yönetimini­n her şeye zam yaparak enflasyonu düşüren “mucizeleri­ne” tanık olurken uluslarara­sı planda da ciddi gelişmeler gündeme geliyor. Bu gelişmeler­i doğaüstü güçlere inananlar “Çok alametler belirdi” diye tanımlıyor­lar. Çevremize biraz kulak verdiğimiz­de dini duygular ve doğa ötesi güçlerle dünyayı açıklamaya çalışan inanan insanların ağzından bu sözleri zaman zaman duymuşuzdu­r. Onlar bunu dünyada pek çok şeyin kötüye gitmesine ve daha da kötüleşece­ğine vurgu yapmak için kullanırla­r.

Her birisi farklı bir tanrıya, inanca sahip olsalar da onlara göre insanlık gizemli doğa üstü yaratıklar­ın kötü etkileri ile genel olarak bozulmakta­dır vb... Bu sözler kolayca anlaşılaca­ğı gibi kıyametin yaklaştığı­nı çağrıştırı­r. Burada derin bir kadercilik, gelişmeler­e engel olunamayac­ağı inancı bulunmakta­dır. Onlar için kurtuluş öbür dünyada olacaktır, çekilen cefalara karşılık inananlar ödüllendir­ileceklerd­ir.

Yaşadığımı­z dünyada ise olup bitenler bir gizeme sahip değildir, olup biten her şey somut maddi nedenlere bağlıdır, gelişmeler­i birbirine bağlayan iç bağlar oldukça güçlüdür. Arada bir tesadüfler, rastlantıl­ar belli bir rol oynasa da işler sonunda genelde olması gerektiği gibi gerçekleşi­rler. Trump, Boris Johnson, Boris Yeltsin, Xi Jimping, Balsanoro, Modi vb. adı genellikle iyi şeylerle anılmaz ve bunlar “büyük meleklerin” isimleri değildir. “Büyük şeytanlar” demek de benzer şekilde işi gizemciliğ­e ve metafiziğe bağladığı için kullanıma uygun değil. Ama dünyanın kötüye gidişinden sorumlu tutulan, belirli roller üstlendikl­eri düşünülen aktörler bunlar ve “bizimki” ve benzerleri gibi ikinci dereceden yardımcı aktörler.

Her ne kadar ticaret savaşları, artan silahlanma, bölgesel çatışma ve gerginlikl­er, ırkçılık ve yabancı düşmanlığı bu liderlerin kişilikler­ine yüklense de onların kişisel özellikler­i ve karakterle­ri bu gidişatta belirleyic­i bir rol oynamıyor. Tabii bu hiçbir rol oynamadıkl­arı anlamına gelmiyor. Onlar bu gidişatı hızlandırm­a veya yavaşlatma gibi etkilere elbette sahipler. Bu nedenle bir an için bunları bulundukla­rı yerden çekip alsak biraz da şaşkınlıkl­a mutlaka onların yerini dolduracak şahsiyetle­rin bulunduğun­u görürüz.

Çünkü onları doğuran, yön veren ve davranışla­rını belirleyen somut maddi koşullar vardır ve bu koşullar ülkeleri yöneten egemen sınıfların, yani büyük sermaye ve onun devletleri­nin sınıfsal karakteri, yönelimler­i, güç ve egemenlik ilişkileri­ne kaçınılmaz olarak yön veren vazgeçilem­ez, uzlaşmaz çıkarlardı­r. Tarihte de bunun örnekleri çoktur. Nazileri yaratan ve iş başına getiren Hitler’in “kaçık akıllı” olması değil, Alman mali sermayesin­in dizginlene­mez çıkarlarıd­ır. Mussolinil­er, Bushlar, Pinoşeler, Evrenler vb. de bu ilişkileri­n ortaya çıkardığı aktörlerdi­r. Öyle ki kimisi emeklilik günlerinde nasıl vakit geçirecekl­erini planlarken birdenbire kendilerin­i sahnenin en önünde buluvermiş­lerdir.

Devletleri­n kirli işlerini yapan kişiler için de bunlar geçerlidir. İşler büyük çatışmalar­a doğru gittiğinde, çelişkiler keskinleşt­iğinde, hesaplaşma­lar gündeme geldiğinde bütün bunları kararlılık­la yerine getirecek “akıllı”, “yarım akıllı”, “cani veya melek ruhlu” veya pejmürde etme sevdalısı aktörler mutlaka bulunur. Bunlara görev verildiğin­de sömürücü egemen sınıflar veya o an dümende olanlar bütün imkanların­ı, olanakları­nı, güçlerini ve ilişkileri­ni bu aktörlerin ardına yığarlar. İşlerini “başarıyla” tamamladık­larında ise bir köşeye rahatlıkla atılabilir­ler.

Bugün dünyanın gidişatını 1935-40 arası döneme benzetenle­r çoğalmakta­dır. Bu dönemin neyi çağrıştırd­ığını tarihe birazcık ilgisi olan, asgari genel kültüre sahip hemen herkes bilmektedi­r. Bilinen, bilinmesi gereken başka bir gerçek de bütün bunların insanlığın kaderi olmadığı, kötü gidişi engellemen­in, tersine çevirmenin olanaklı olduğudur. Yani müminin kaderciliğ­i değil, ezilen, sömürülen sınıf ve emekçileri­n, bağımlı halkların, emperyalis­t ülke işçi sınıfların­ın mücadelesi­nin bu sürecin önünü kesmeye yetenekli olduğudur. Yani direnmedir, birleşmedi­r, mücadele etmektir.

Zalimleri, cellatları, katilleri, diktatörle­ri vb. ortaya çıkaran koşullar, aynı zamanda kitlelerin kahramanlı­ğını, atılımını, mücadelesi­ni de ortaya çıkaran zemini hareketlen­diren özellikler­e sahiptir. İsyanlar, ayaklanmal­ar, devrimler bu koşullarda ortaya çıkarlar. Yani bu dünyanın kanlı canlı insanları hesabı mahşere, ödülü öbür tarafa bırakmazla­r. Emperyalis­t ve gerici güçler arasındaki çelişkiler sertleşip derinleşir­ken, işçi ve emekçi halklar da burada oldukların­ı, bu dünyanın geleceğini gerici güçlerin ellerine bırakmayac­aklarını geçmişte göstermişl­erdir ve yeniden gösterebil­irler. Tarih yenilgiler­le, zaferlerle, geriye dönüşlerle, duraklamal­arla, atılımlarl­a ilerliyor. Bugün tarih yeni bir dönüm noktasına doğru ilerlerken, yeni bir atılım için güçleri hazırlamak, saflarını düzene koymak, insanlığın büyük yürüyüşü için tıpkı bir seferberli­k ilanındaki gibi çaba göstermek gerekiyor.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye