Johnson’ın erken seçim oyunu da tutmadı
ANLAŞMASIZ Brexit’i gerçekleştirmek amacıyla, 28 Ağustos’ta parlamentoyu 9 Eylül-14 Ekim tarihleri arasında askıya aldığını açıklayan Başbakan Boris Johnson’a karşı önceki gün muhalefet parlamentoda toplanarak, bu girişimi durdurmak için oylama yaptı. Bu oylamayı 328’e karşı 301 oyla kaybeden Johnson, önceki gün de erken seçim önergesi sundu.
Yapılan bu oylamayı da Johnson kaybetti. 650 milletvekilinin en az 3’te 2’nin oyuna ihtiyacı olan Johnson, 298 oy alabildi. 56 milletvekili karşı oy kullanırken, ana muhalefet partisi İşçi Partisi çekimser kaldı.
ERKEN SEÇİM DE PLANIN BİR PARÇASI MIYDI?
Anlaşma yapmadan Ab’den ayrılma arzusunda olan Johnson, genel bir seçim sonrası başbakan olmadığı için meşruluğu tartışılıyordu. Parlamentodaki çoğunluğu da kaybetmesi, yeni bir seçimle hem çoğunluğa hem de meşru bir başbakan olma hedefini gerçekleştirmiş olacaktı. İki gün önce de, bir milletvekili partiden istifa etmiş ve Liberal Demokrat Partiye katılmış ve 21 milletvekili de, Johnson’dan yana oy kullanmadığı için partiden ihraç edilmişlerdi. Erken bir seçimle, en büyük rakibi olan İşçi Partisi ve Lideri Jeremy Corbyn’e karşı karalama kampanyalarıyla kazanacağını düşünen Johnson, erken seçim önergesinin kabul görmemesinden sonra, “Brexit’i anlamsız bir şekilde geciktiriyorsunuz” diyerek muhalefeti suçladı.
CORBYN BU SEFER SEÇİM İSTEMEDİ
Son bir yıldır kampanyasının merkezine “Genel seçim, hemen şimdi” sloganını alan İşçi Partisi ve Jeremy Corbyn, erken seçim isteyen Johnson’a olumsuz cevap verdi. Bu durum, İşçi Partisi içinde çeşitli tartışmalara neden olduysa da, parti
nin önemli bir çoğunluğu Corbyn’e destek verdi. Corbyn, seçime karşı çıkmalarının sebebini ise “Önce anlaşmasız Brexit’i engelleyen yasayı çıkaralım. Daha sonra istediğiniz zaman seçim yapabiliriz” diyerek hem kendi tabanını ve hem de halkı ikna etmeye çalıştı. Bu koşullarda erken seçimin, Johnson’ın bir oyunu olduğunu ifade eden Corbyn, halka kesintiden başka bir şey vermeyen bir iktidarın, yine halkın zararına olacak bir Brexit çıkışına müsaade etmeyeceklerini belirtti.
YA KESTİKLERİ...
Brexit tartışmaları içinde boğulan ve hemen hemen her parti ve çevreden farklı çıkış yolları savunulan ülkede, son 11 yıldır kesinti politikaları hız kesmeden devam ediyor. Öyle ki, sağlık, eğitim gibi alanlar iflasın eşiğine gelmiş durumda. Bu arada İngiliz şirketlerinin hepsi kârlarını katlayarak devam ediyorlar. Kriz sebep gösterilerek yapılan kesintiler bir tek halkın sırtına yıkıldı. Üstelik ilk bu kesintileri uygulayan Dönemin Başbakanı David Cameron, birkaç yıllığına bu kesintileri yapacak
larını söylüyordu. O kesintiler tam 11 yıldır sürüyor. Önceki gün parlamentoda yapılan oturumda söz alan Maliye Bakanı Sajid Jacid, kesinti politikalarını sona erdirdiklerini ve kamu alanlarına toplan 13.8 milyar sterlin bütçe ayırdıklarını açıkladı. Şimdi akıllara şu sorular geliyor: Bu kadar Brexit kaosu içinde boğulan hükümet, neden bu kaosta kesinti politikalarına son verdiklerini açıkladı? Erken seçim planlarının hâlâ ortada olduğu hükümetin gündeminde işçi ve emekçilerin oyunu almak mı var? Birkaç yıllığına “Hepimiz bunun içindeyiz” deyip, tam 11 yıl yapılan kesinti sonrası, yapılan fazla kesintiler ne olacak? Neden halkın durumu kötüye giderken, aşevlerinde karnını doyuranlar yüzde 1500 artarken, işverenler ve büyük kapitalistler ülkede karlarını katlayarak devam ettiler? Yönetmen Ken Loach’ın değimiyle, “Johnson ve etrafındakiler halkın çıkarlarına en uzak grup”tur. Sermayenin has adamı olan Johnson’ın, olası erken bir genel seçimi kazanmak için şimdiden çeşitli planlar içinde olduğu görülüyor.