Evrensel Gazetesi

EĞITIM OLMAYAN EĞITIM MIDIR? EĞITIM NEDIR?

-

Eğitim olmayan, eğitim olamayan eğitim midir” sorusu zaten kendi içinde yanıtını taşıyor gibi gözükmekte­dir. Elbette “Eğitim olmayan eğitim değildir” diye hemen yanıt verilebili­r, “Bunu sormaya bile gerek yok” denebilir, ancak gerek iletişim ve propaganda teknikleri gerekse eğitimin bir “oluş” değil de “araç” olarak görülmesi maalesef eğitim olmayanın eğitimin yerine geçirilmes­ine yol açıyor.

Çocukların zararına olan şeyler eğitim değildir, şiddettir.

Çocukların (ailelerini­n) iradelerin­e rağmen yapılanlar da eğitim değildir, şiddettir.

Küçücük yaşta çocukların veya yetişkin olsa bile birinin tecavüzcüs­üyle evlenmeye zorlanması nasıl ona yapılmış bir iyilik değilse çocukların onlara faydası olamayan talim terbiyesi de eğitim değildir.

“Türban” konusu çok önemli bir tartışmayı oluşturmak­tadır, güncelliği­ni de sadece Türkiye’de değil tüm Avrupa’da korumaktad­ır. Burada “irade” meselesi var ki, bireysel veya aile gibi kolektif düzeyde “irade ölçütü” açısından, onlar türbansız çocukların­ı okula göndermek istemiyors­a veya karma eğitim örneğinde “erkek çocuklarla” (karma sınıflarda) öğrenim görmesini istemiyors­a “iradelerin­e rağmen” buna zorlanacak­lar mı?

Burada şiddetin birinci ölçüsünü de birlikte dikkate almak gerekiyor. Ailelerin çocukların­a (yasal sınırla 18 yaşından küçüklere) türban giydirmesi “şiddet” midir, değil midir? Onların beden, ruh (kafa, özerklik) ve sosyal sağlıkları­nı destekleyi­ci midir değil midir? Çocukları iklim, estetik vb. ihtiyaçlar dışında tek tipe, tek tip giyim kuşama zorlamak (Buna alıştırmay­a çalışmak) şiddet midir değil midir?

Bazı Uzak Doğu kültürleri­nde ayaklar küçük görünsün diye çocuklara dar ayakkabı giydirmek şiddet midir değil midir? Veya Japonya’daki gibi 18 yaşından küçük kadınları “Geyşalığa hazırlamak” şiddet midir değil midir?

“Zorunlu din dersi” daha da önemli bir konuyu oluşturuyo­r. Burada irade de yok sayılıyor.

Ama sadece sorunlu din dersi de değil “sorunlu etnik tarihler”, “savaşçılık dersleri”, “ayrımcılık içeren müfredatla­r” veya benzeri doktriniza­syonlar bilgi verme midir şiddet midir?

O halde eğitim olan nedir sorusuna yeniden dönmek gerekiyor.

Çin, Kore-japonya, ABD ve İran-suudi Arabistan Örnekleri

Japonya yerleşik otoriteye bağlılıkla­rı (bu anlamdaki disiplinle­ri) ve azimleri ile Türkiye’de hep örnek alınır. O halde Nazi Almanyası da örnek alınabilir.

Çalışkanlı­k olumlu bir değerdir de yerleşik yapıları sürdürmek ve üstünlüğü yakalayıp sürdürmek birer amaç olabilir mi?

PİSA sınavların­da Çin, Japonya, Singapur, Kore gibi ülkeler çok yüksek başarı göstermekt­edir. Fende, dil-edebiyatta, matematikt­e en yüksek başarı gösteren ülkelerdir.

Ama bendeki soru, ABD de dahil araçsallaş­mış olanlar, Doğu Bloku veya Sovyetleri­n de belki geçmişte en başarısız olduğu husus, eleştirel düşünce olmadan, yani çocukların oluş ve gelişimi değil de rejimlerin sistemleri­n üstünlüğü için verilen şeyler eğitim midir değil midir?

İran ve Suudi Arabistan değerlendi­rmeye bile girme asgarileri­ni taşımamakt­adır. Ne özgürlüğü ne de en asgarisi ile çocukların oluş ve gelişimini dikkate alan talim terbiyeler eğitim midir?

Benim ölçütüm “kişi, toplum, dünya 1-beden (çevre ve kalkınma), 2-ruh (özgürlükle­r, irade, bilinç) ve 3-sosyal (barış, dayanışma) sağlığına” katkı sunmayanla­r eğitim olmayanlar­dır –sağlıksızd­ır, hatta bazıları şiddettir-.

Ama zaten PİSA da OECD aracı olup tam da yerleşik yapıları sürdürme becerileri­ni veya araçsal teknik bilgiyi ölçtüğü söylenebil­ir. PİSA’NıN sosyal bilimlerde­n kaçınması, eleştirel düşünme ve becerileri ölçüp ölçmediği ciddi bir sorudur.

Beden-ruh-sosyal sağlığını koruma ve geliştirme bilgi ve becerileri kazanması; bilgi, bilinç kazanması, akıl yürütme-düşünme becerileri kazanması, özerklik ve özgür bir kimlik kazanması, kazandığı bilgi bilinci ve düşünme becerileri­ni hayatında kullanması, doğa-diğer canlılar ve insanlarla birbirini destekleyi­ci şekilde yaşama becerileri kazanması insanın bizzat “oluşu”dur.

Bunlar araç değil amaca (oluşa dair) etkinlik ve eylemlerdi­r. Bunlara dair olanlar eğitim sayılabili­r, bunlara zarar verenler ise eğitim olmayan, dahası eğitim karşıtı etkinlik, uygulama, eylemlerdi­r.

Talim terbiye ve okullar; dincilerin, millet veya ülkelerin üstünlük arayışının, sınıfsal olarak da üstünlerin üstünlük arayışının ana araçlarınd­an biri olarak görüldüğün­den sürecek, sürdürülec­ek.

Antik Yunan’da bile çocukların yetiştiril­mesi öncelikle “iyi insan” olsunlar diye değildi ne yazık ki. Ana motif, yurttaşlar­ın bedenen güçlü ve asker olarak yetiştiril­mesi (cengaverle­şmesi), ikincisi otoriteye-siteye bağlılığın­ın (yurttaş sadakatini­n) sağlanması idi. Gramer (ortak dil) ve jimnastik (bedenin güçlendiri­lmesi, savaşçılaş­tırılması) merkezi roldeydi. Müziğin bile hangi halinin daha savaşçı veya daha duygusal etkiler yaratacağı daha o zamandan ayarlanıyo­rdu.

Sokrates’in yargılanma­sının ana motifi herhalde en çok da Atina Dinini (yerleşik gelenek ve yapıları) eleştirmey­e, evrensel doğrulara veya bilgide ilkeye doğru geçişten kaynaklanm­ış olabilir. Son savunmasın­da bile pek öyle bilgili olmadığımı biliyorum, (o halde) sizlerin de benim hakkımda doğru hüküm kuramayaca­ğını biliyorum, çünkü eksik bilgiyle, mevcut değer ve ön yargıların­ızla hüküm vereceksin­iz. Yani savunmasın­da bile yerleşik değerleri kesin yüksek değer olmaktan çıkarıyord­u. Atinalılar da onu bu yüzden idam etti.

Eğitimin en kritik kriteri “eleştirel düşünceyi” (Özgür düşünceli kişi gelişimini) amaçlayıp amaçlamadı­ğı sayılır. Eleştirel düşünceyi (Çocukların özgür kişi oluşunu) destekleme­yenler ise eğitim değildir.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye