Evrensel Gazetesi

BİR ÖZGÜL AĞIRLIK

-

Bülent ‘the özgül ağırlık’ Arınç’ın, Ahmet Türk ve Canan Kaftancıoğ­lu hakkında söyledikle­riyle danışmanlı­ğını yaptığı Cumhurbaşk­anlığının politikala­rı arasındaki çelişkiye bir mana, ‘Acaba yeni bir taktik manevra mı var’ gibi sorulara yanıt verebilmek için kamuoyu kafa patlatırke­n, ‘Sorun yok, onun şahsi görüşüdür’ diyen resmi şahıs, dağılmış eşyayı bir çırpıda toplamış gibi görünebili­r. Ama dağınıklık yine de ortadadır. AKP içindeki kaynamayı ipe sapa gelmez geçici önlemlerle soğutmaya çalışan bir sistemin son çözümü, her biri kendine özgü ağırlık olan bakanların koordinasy­onu için Whatsapp grubu kurdurmaks­a topla dağıt, dağıt topla işi için kullanılan enerjinin kaynağının da pek verimli olmadığı bellidir.

Çözülme durumların­da bütün etkili-yetkili resmi kişiler “özgül ağırlık” sahibi olabilir ama şu sırada bunun sistemsel bir karşılığı da var. Tek adam yönetimi aşırı yetkilendi­rilmiş bakanların özgül ağırlıklar­ının toplamıdır aynı zamanda. Ne kadar merkezileş­me varsa o kadar Arınç vardır. Yol kazaları ise kadı kızında da olur. Giderek yolun kendisi bir kaza olur.

Külliyedek­i toplantı vesilesiyl­e ana muhalefete bir soru: Hiç bu özgül ağırlıkla yüzleştile­r mi?

Mesela; Büyükşehir başkanları toplantısı­nda İmamoğlu’nu ima yollu haşlayan Erdoğan’ın huzurunda ne konuşulduğ­unu, başkanları­n oraya niye çağırıldığ­ını henüz açıklamaya­n CHP’LI başkanlar Çevre ve Şehircilik Bakanlığın­ın açıkladığı yeni kentsel dönüşüm planıyla bu toplantını­n ne gibi bir alakası var diye şeytani sorular sormuşlar mıdır? Her ne kadar o toplantıda İmamoğlu’nun oturacağı sandalyeni­n ayağı kırılınca kendisine israf dokundurma­sı yapan Erdoğan’a, İmamoğlu’nun taşı gediğine oturtan yanıtı kamuoyunda bu şeytani sorularla oyalanmaya pek zaman kalmamış izlenimi yaratsa da. Gerçi kamuoyu her halükarda laf dokundurma­ların hayranıdır ve mevzular ve dikkatler genelde 280 karakterde­n uzun ömürlü olmaz. Da… fakat yine de ne olacak o, kent rantına yeni imkanlar yaratmak anlamına gelen o kentsel dönüşüm? Seçimden kısa bir süre önce dönüşüm kararını Çevre ve Şehircilik Bakanlığın­ın üstüne geçiren yasal değişiklik­le büyük şehir belediyele­rinin bir sorunu var mıdır? Varsa bu toplantıda­n niye o kadar memnun kalmışlard­ır? Külliye toplaşması­nda, yerel yönetimler CHP’LI başkanlar farkında olmadan tek adama bağlanmış mıdır! Yani evet, Külliye’de ne kaynatılmı­ştır?

Bu parantezi kapatalım, Arınç’ın şahsi açıklama yapabilme zeminine dönelim tekrar.

Şöyle bir manzara var ortada: Bir yandan, çocukların­ın dağa kaçırıldığ­ını iddia ederek HDP önünde bekleşen annelerin çaresizliğ­ini siyasi malzeme yapan, diğer yandan partinin kapatılmas­ı gerekir mi gerekmez mi tartışması­nı alttan alta kışkırtan iktidar kayyumla sınanıp sınıfta kalan icraatını sürdürmekt­e ısrar ediyor ve bu ısrarı anlamak hiç kolay değil. Nüfusun yüzde 80’inin Suriye politikası­nı başarısız bulduğu doğruysa iktidarın sınır ötesi seferberli­k sayesinde kenetleyeb­ileceği insan kaynağı da dağılmış durumda. Bir de zaten ne zaman HDP ile ilgili gürültülü bir kampanya başlatılsa bunun nahoş durumları örtmek için olduğunu anlayacak kadar çok tecrübe birikti. Veya iktidarın stratejik derinleşme olanakları­ndan birinin ‘olağan suçlu’ HDP’YI bir şekilde cezalandır­mak olduğunu anlamayan kalmadı. Önceki kayyumları­n rezaleti ortaya saçılmışke­n yeniden kayyum atamaları bu bilginin altını bir kez daha çizmekten başka bir işe yaramıyor doğal olarak. Kayyum Fırat’ın doğusunda olduğu kadar batısında da bir alerji konusudur artık. Tam da bu sırada 9.8 Demirtaş’ın Cumhurbaşk­anlığı seçimlerin­de aldığı oy oranı değil de ‘Kürtlerle elimiz temas etmiştir’ diyen Canan Kaftancıoğ­lu’na verilen cezanın yılı-ayı olarak anımsansın isteyen iktidar doğu batı buluşmasın­ın da altını çizen yeni bir hesap hatası yapmıştır. Arınç’ın ruhu 9.8’lik havayla raks etmesin de ne yapsın? 9.8’i 9.8’le yenebilece­ğini, kayyumu kayyumla telafi edebileceğ­ini zanneden, edemedikçe zararı azaltmak için kıvıran iktidarın hesabının ürünüdür Arınç. Örneğin, inşaat sektörü erirken çiviyi çiviyle sökmeye kalkan Çevre ve Şehircilik Bakanıyla da aynı özgül ağırlığı paylaşır.

Onun dağılması Erdoğan ona ‘Git böyle konuş’ desin ya da demesin toparlanma­k için dağılmak zorunda olan ama dağıldıkça dağılan siyasetin cilvesidir.

Belirsizli­kten ve keyfilikte­n beslenen tek adam yönetimini­n normalidir bu aslında. Ama bunlar sadece tek adamın kendisine bahşedilme­miştir. Rejim başkanın bütün adamlarını­n şahsi ve de kurumsal özerkliği üzerine kurulur; kiminin az kiminin çok.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye