Sınır kentleri hayalet şehire döndü SİVİL ÖLÜMLERİ ARTTI
Türkiye ve dünyadan operasyonun durdurulması çağrıları yaygınlaşırken TSK ve içerisinde cihatçı grupların da yer aldığı Öso’nun Suriye’de Fırat’ın doğusuna gerçekleştirdiği operasyon 4. gününü geride bıraktı. Sınır hattındaki ilçelere düşen roket ve havan mermileri nedeniyle yaşanan ölümlere yenisi eklendi. Suruç’a düşen havan nedeniyle yaralanan bir kişi daha hayatını kaybetti. Şu ana kadar sınırın Türkiye tarafında hayatını kaybeden sivil sayısı 18’e yükseldi. Operasyonlar kapsamında hayatını kaybeden TSK mensubu asker sayısı ise dört. Sınır kentleri ise hayaletşehirlerden farsız bir hale döndü. Kentleri tekrar etmek zorunda kalan halk hayatlarının dağılmasından şikaye ediyor.
SURUÇ’TA 1 SİVİL DAHA HAYATINI KAYBETTİ
Operasyonda çatışlmnalarsa şiddetleniyor. Suruç’a atılan bir havan topu nedeniyle yaralanan 1 sivil daha hayatını kaybetti. İsmail Taşkın’ın ölümüyle birlikte Suruç’a dönük havan mermisi saldırısında hayatını kaybedenlerin sayısı 3’e yükselmiş oldu.
AKÇAKALE’YE HAVAN MERMİSİ DÜŞTÜ
Urfa’nın Akçakale ilçesine dün sabah yine havan mermisi düştü. Gazetecilerin kaldığı bir otelin yakınlarına düşen iki havan mermisi patlamadı. Olay sonrası güvenlik güçleri, mermilerin düştüğü bölgelerde güvenlik önlemleri aldı.
“M4 KARA YOLUNA ULAŞILDI” İDDİASI
Operasyon kapsamında Tsk’nin desteğiyle ilerleyen Öso’cuların Menbic ve Kamışlı’yı birbirine bağlayan M4 kara yoluna ulaştığı ileri sürüldü. Halep-haseke yolu olarak da bilinen M4, Türkiye sınırına yaklaşık 30 kilometre uzaklıkta.
Savunma Bakanlığının operasyonun bilançosuna ilişkin yaptığı açıklamada 415 Sdg’linin hayatını kaybettiği ileri sürüldü. Ancak bu bilgiyi doğrulayan başka bir kaynak söz konusu değil.
ABD Genelkurmay Başkanı Orgeneral Mark Milley ise Türkiye’nin operasyon süresince yalnızca 2 köyü kontrol altına aldığını söyledi.
SURİYE SINIRINA ÖSO’CU SEVKİYATI SÜRDÜ
Öte yandan Suriye sınırındaki Akçakale ilçesine daha önce gönderilen ÖSO militanları, sınır ötesi operasyonda görevlendirilmek üzere zırhlı araç ve otobüslerle sınırın sıfır noktasında bulunan birliklere gönderildi.
‘TSK, ABD KONVOYUNU VURDU’ İDDİASI
Newsweek dergisi ise TSK’YE bağlı birliklerin Kobanê’deki Meştenur Tepesi’nde ABD Özel Kuvvetleri’ne ait bir askeri birliği yanlışlıkla vurduğunu iddia etti.
Dergi bir Iraklı Kürt istihbarat yetkilisi ile bir üst düzey Pentagon yetkilisine dayandırdığı haberinde, Tsk’nin Meştenur Tepesi’ne topçu ateşi açtığını kaydetti.
Cnn’nin Pentagon muhabiri ise top mermisinin ABD özel kuvvetleri üssüne yakın bir noktaya düştüğünü söyleyerek, yaralı bilgisinin gelmediğini belirtti. Reuters’a konuşan bir ABD’LI yetkili de Cnn’nin Pentagon muhabirinin bilgisini doğruladı.
MSB: HERHANGİ BİR ATIŞ SÖZ KONUSU DEĞİL
Milli Savunma Bakanlığı, Abd’nin gözlem noktasına herhangi bir atışın yapılmadığını belirterek, “Atış öncesinde de ABD üssüne yönelik zarar verilmemesi için her türlü tedbir alınmıştır. ABD tarafından konunun tarafımıza iletilmesi sonucu tedbiren ateşler kesilmiştir. Kesinlikle ABD ve Koalisyon askerinin vurulması söz konusu değildir” açıklamasını yaptı. (HABER MERKEZİ)
DÖRT gündür yoğun çatışmaların yaşandığı sınır hattındaki Nusaybin’de günlük yaşamlarını sürdüren kadınlar, operasyona tepki göstererek, her şeye rağmen kenti terk etmeyeceklerini vurguladı.
Sokak ortasındaki tandırda ekmek pişiren kadınlardan Meryem Türk de bunlardan birisi. İki gün önce yakınlarına bir havan mermisinin düştüğünü kaydeden Türk, “Yıllardır barış istemek dışında bir şey yapmadık. Çocuklar ve kadınlar ölüyor. 10 yaşındaki çocuk ne yaptı ki bu savaşın sonuçlarını yaşıyor? Yıllardır bomba ve kurşunların altında yaşıyoruz. Biz huzur istiyoruz” diyerek, çatışmaların son bulmasını istedi. ‘KİMSENİN ÖLMESİNİ İSTEMİYORUZ’
4 gündür bomba ve kurşun sesleri altında uyumak zorunda bırakıldıklarını dile getiren Şükriye Doğan ise, yaşanan ölümlere değindi. “Biz savaş çıksın, insanlar ölsün istemiyoruz” diyen Doğan, tepkisini şöyle sürdürdü: “Yeter artık. Üç yıl boyunca yasak altında kaldık. Her gün o kadar bomba ve tank geliyordu üstümüze ama biz kaçmadık. Biz ne onların ne başkalarının ölmesini istemiyoruz. Anneler ölüm istemiyor, kan aksın istemiyor. 4 gündür yüreğimiz yanıyor. Bunları başımıza getirmeye hakları yok. Bizden ne istiyorlar? Biz kimsenin kanının akmasını istemiyoruz.” (MA)