Bağımlılık artacak sorun derinleşecek
SURIYE’DE Fırat Nehri’nin doğusuna gerçekleştirilen askeri harekat belirsizlikler, ölüm haberleri, Trump’ın Türkiye’ye yönelik güçlü yaptırım yetkisi veren kararnameyi imzalamasını getirdiği riskler eklenerek sürüyor. Ne oluyor, süreç ne getirecek? Önümüzdeki günlerde de çok konuşacağımız bu soruyu ve daha fazlasını Rusya Uzmanı Kerim Has’a sorduk. Has, iddia edildiğinin aksine, operasyonun mülteci sorununu çözmeyeceğini, tam tersine mülteci sayısını arttıracağını ve Kürt sorununda çözümsüzlüğü derinleştireceğini belirtti.
BAŞLAMA DÜDÜĞÜNÜ ÇALANLAR YA BITIŞI DE ÇALARSA!
Abd’nin yanında Rusya’dan da operasyona ‘izin’ çıktığını belirten Kerim Has, harekatın seyrinin yine bu iki ülke ile yürütülen hassas dengelere bağlı cereyan edeceğini belirti.
“Operasyona başlama düdüğünü Washington ile Moskova birlikte çaldılar, düdük onların elinde” diyen Has, “Aynı şekilde bitirme düdüğünü çaldıklarında ne olacak?” sorusunun cevabını vererek sürdürdü konuşmasını: “Ankara ya operasyonu sonlandıracak ki o zaman niye böyle bir işe giriştiğini içeriye izah etmek durumunda kalacak. Ya ikisini birden karşısına alacak -ki en kötü senaryo bu- ya da yine ikisinden birini karşısına alacak, bu da yine neresinden bakılırsa bakılsın oldukça tehlikeli bir durum. Her üç ihtimalin sonuçları da zannımca iktidarın kendisi için kısa vadeli bazı kazanımlar sağlasa da hepsi Türkiye için ciddi riskler barındırıyor”.
ANKARA’NIN GEREKÇESI ‘SAĞLAM’ DEĞIL
Operasyonun temel nedenlerinden biri olarak ortaya konan ‘güvenlik’ gerekçesinin sağlam olmadığının altını çizen Kerim Has, Suriye’nin kuzeydoğusundan Türkiye’ye şu ana kadar ciddi bir saldırı gerçekleşmediğini söyledi.
Ankara’nın Suriye politikasının bölgedeki Kürtleri yabancılaştırdığını belirten Has,
“2015 ortalarına kadar Salih Müslim’i Ankara’da üst düzeyde ağırlayan da mevcut iktidardan başkası değil. Kaldı ki kendi Kürt sorununu hukuk, demokrasi, insan hakları çerçevesinde samimiyet ve özveriyle çözmeye de hiç çalışmadı aynı Ankara. Meseleyi tamamen güvenlikleştirip siyasi çıkarları uğruna kullanıp içinden çıkılmaz hale getiren de iktidardan başkası değil. Kobanê kuşatması sırasında Ankara’nın IŞİD hakkında tutturduğu söylem ve izlediği tavrın, Abd’nin sahada PYD/ Ypg’yle ortaklığına zemin hazırladığı da herkesçe biliniyor” diye konuştu.
KÜRT SORUNU ÜZERINDEN ÇATIŞMA ATEŞLENDI
Dr. Has devamında şu değerlendirmede bulundu: “Halbuki yapması gereken kapsayıcı bir politikayla Kürtlerin ve diğer etnik/mezhebi/dini grupların varlığını kabul edip diğerlerine iyi bir rol model olması, haklarını savunması ve kendisine tehdit oluşturmayacak şekilde bölgesel bir Kürt vizyonu ve pozitif ajanda geliştirmesiydi. Bu -hâlâ yapılabilir- yapılmadığı gibi şimdi “Barış Pınarı” harekatıyla çözemediği kendi Kürt sorununu uluslararasılaştırıp Suriye’deki Kürt sorunu üzerinden zannımca bölgede daha büyük bir çatışmanın fitilini ateşledi... Her halükarda bu durum, eğer operasyonu gerçekten Türkiye’nin kendi güvenlik çıkarları veya kaygıları tetikledi idiyse de gelişmelerin bunların zararına işleyeceği anlamına geliyor.
MÜLTECI KRIZINI BÜYÜTECEK
Operasyonun en önemli argümanlarından biri olarak sunulan Suriyeli mülteci sorununun çözüleceği iddialarına da katılmayan Has, “Mülteci sorunu bu tarz masa başı müteahhitlik hizmetleri veya zorlama demografi bulmacalarıyla çözülecek bir mesele değil. Kaldı ki, Türkiye’deki hangi mülteci veya sığınmacı veya misafir İstanbul’dan kalkıp Ankara’nın zorlamasıyla çatışmaların her an yeniden patlak verebileceği Fırat’ın doğusunda Suriye devletinin veya başkasının arazisi üzerinde ev sahibi olmak ister ki? Bunu isteyenlerin sayısının fazla olacağı kanaatinde olmadığım gibi bu operasyonların bölgeye huzur getireceğini de zannetmiyorum. Tam tersi, pek muhtemel ki, Türkiye’nin bu tarz iç siyaset nedenli operasyonları mülteci krizini büyütecek ve yeni mülteci dalgalarına yol açacak” dedi.