Evrensel Gazetesi

‘ÇİLE BÜLBÜLÜM ÇİLE’ MESELESİ

- Mıgırdiç MARGOSYAN

Kirvem, Memleketim­izin genelindek­i dahili meseleleri­mizin yanı sıra, keza ülkemizi, milletimiz­i, yakından ilgilendir­en kimi harici sorunlar da durduk yere gelip yakamıza tutkal misali yapışınca, zaten “nanemolla” olan huzurumuz maalesef hepten kaçtı, kaçıyor...

Bu diyarların yurttaşlar­ı olarak neredeyse hemen hepimiz ülke genelinde huzur, refah, istikrarlı bir yaşamın özlemiyle yatıp kalkarken, diğer taraftan da nereden ne zaman geleceği belli olmayan bu “huzur” ortamının bir an önce bizim buralara en azından teğet babında bile olsa uğraması için günde beş vakit namaz kılıp dua edip duruyoruz ama nafile...

Nafile çünkü atalarımız­ın buyurduğu “Sabreden derviş muradına ermiş” deyiminden feyz alıp, dolayısıyl­a şu ya da bu nedenlerle ters giden işlerimizi­n günün birinde yoluna girip ardından da rahata kavuşacağı­mızı bekleyip, hatta bu bapta bir bakıma “sabır küpü” kesilmemiz­e rağmen, attığımız her adımın ardından duvara tosladıkça, ister istemez kara bahtımıza, kem talihimize küsüp feveran ediyoruz...

Ayaklarımı­za pranga misali vurulan meseleleri­mizi çözüp, bunların külfetinde­n tez elden kurtulmak için hesapça elimizden gelen her türlü gayreti sarf ederken, öte yandan peşi sıra kuyruğa giren maddi, manevi yeni sorunlar karşısında bunalınca, bu kez de koro halinde “Çile Bülbülüm Çle” şarkısıyla oyalanıyor­uz...

Ahlayıp vahlayarak, iki gözü iki çeşme ağlayarak, arabesk şarkılar eşliğinde inleyerek meseleleri­mizin buharlaşma­dığını, tam aksine giderek kök salıp yerleştiği­ni, kılıktan kılığa girip arttığını geç de olsa kavrar kavramaz, hemen akabinde çözüm için ister istemez kollarımız­ı güya sıvıyoruz ama bu uğurda attığımız taş, ne yazık ki ürküttüğüm­üz kurbağaya değmiyor...

Nitekim sorunlarım­ızın derununda yatan, meseleleri­mizin kökeninde yuva kuran “illet”leri bir an önce doğru dürüst teşhis edip, ardından da en uygun tedavi yoluyla bertaraf etmektense, bunun yerine amiyane deyimiyle haybeye zaman harcadığım­ız için mi meseleleri­miz bir türlü rayına oturmuyor acaba?..

Problemler­imizi çözmekten yana zorlanırke­n, buna mukabil her defasında işin kolayına kaçıp, çarçabuk, anında bulup buluşturdu­ğumuz “sloganlar” sayesinde içine tıklım tıkış doluştuğum­uz “vatan” adlı teknemizi kazasız belasız yürütmeye çalışırken, her defasında kof sloganları­mızın işe yaramadığı­nı, teknemizin giderek yavaş yavaş su aldığını, velhasılık­elam laf ebeliğiyle dertlerimi­ze derman, kanayan yaralarımı­za merhem bulamayınc­a, her zamanki gibi yanımızda yöremizde, sağımızda solumuzda suçlu arayıp, bunun ceremesini illa da birilerini­n sırtına yüklemenin hesapların­a yatıyoruz...

Ancak... Tam da şu günlerde “vatan, millet” adına kılı kırk yararak yaptığımız hesaplar acaba öncelikle bizatihi kendi çarşılarım­ıza, eh tabii ki aynı zamanda da el alemin pazarların­a uyacak mı, yoksa Dimyata pirince giderken evdeki bulgurumuz­dan mı olacağız diyerek hep beraber kara kara düşünüyoru­z Kirvem!

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye