SINIF DAVASINDAN KAÇANLARIN, ‘MİLLİ DAVA’ ÖRTÜSÜ
SADECE maddi bedel ödemiyoruz. Operasyon mazeret gösterilerek her türlü hakkımız elimizden alınıyor.
Bunca hayat pahalılığı içinde ücret ve maaşlara zam isteme hakkımız da dahil!
Milli güvenlik gerekçesi ile grevler yasak! Yüksek zam istemek vatan hainliği. Ekonominin ve ülkenin bu zor günlerinde fedakarlık kaçınılmaz.
Bu propaganda eşliğinde işçiler sindiriliyor.
Yüzde 26 zam beklentisi içindeki metal işçisi, ekonomik kriz ve savaş ortamı gerekçesi ile geri adım atmaya zorlanıyor.
Operasyonları alkışlama yarışındaki sendikacılar, savaşın faturası cebine, canına (Yoksul emekçi çocuklarıdır savaşta ölenler) yansıyan işçilerin çıkarını gözetmeye hiç yanaşmıyor.
İki gündür sıraladığımız faturaları sıralayıp, işçinin çıkarının barışta olduğunu anlatanı ara ki bulasın! 50 bin lira maaş alanı... Sendikanın parası ile altına 1.8 milyon lira değerinde lüks makam aracı tahsis edeni... Bulmak kolay. Bakanız, Öz Çelik-İş Genel Başkanı Yunus Değirmenci.
‘Milli dava’ deyip askeri harekatlarda destek için öne atılıp, sınıf davası söz konusu olunca ortada gözükmeyenden başka ne beklenir ki... yaşa!
Şehir hastaneleri için 67 milyar dolarlık verilmiş taahhüt var.
Yapılacak olanlar hariç bir de bu hastaneler için yıllarca ödeme yapacağız.
Yakında-tıpkı enerjide, köprüde olduğu gibi- sağlıkta da zam üstüne zam göreceğiz; şehir hastanesini yapan müteahhidin parasını ödeyebilmek için. Bitti mi? Hayır! BİR DE FONLARI BESLEYECEĞİZ Hükümet kaynak olarak kullanacağı (Tıpkı İşsizlik Fonu gibi) para havuzlarına ihtiyaç duyuyor.
Yeni Ekonomi Programı’na göre plan hazır.
İşçiye kıdem ödenmeyecek, kıdem parası bir havuzda toplanacak. Buna bir de... ‘Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi’ adı altında ....
Zorla özel emeklilik uygulaması eklenecek!
Çalışanın maaşından zorunlu özel emeklilik kesintisi yapılacak.
Kıdemde de, özel emeklilik sisteminde de çalışan istediği zaman fondan çıkamayacak. Fonda biriken paraya yıllarca dokunamayacak.
Müteahhide, enerji patronuna, şehir hastanesi yapana öde öde... Cepte kalan üç kuruşu da git fonlara ver!
‘İtibardan tasarruf olmaz’ denilerek Saray’a (Cumhurbaşkanlığı külliyesi) aktarılan para da sürekli artıyor. Yetmiyor! Yazlık saray. Göl kenarına saray derken Saray sürekli yavruluyor.
Sarayı beslemek de boynumuza borç kılınmış! Şimdi bir de... Savaşı, operasyonu besleyeceğiz! Domates alırken, ısınırken, yolculuk yaparken... Buna can dayanır mı? Daha da yakıcı olan soru: Ödediğimiz bunca maliyetin, sonunun çözümüne bir katkısı olacak mı?
Devam edeceğiz...