TÜZÜK, ‘DELEGELERİN BEŞTE BİRİNİN TALEBİ YETERLİ’ DİYOR
şımız bir çalışanla yaptığı gerek telefon görüşmesi gerek sohbette beni gayriahlaki sözlerle suçlayan bir tavır izliyor. 2 bin 850 kişinin promosyonuyla ilgili orada bir karar alıyor, Baştemsilci sıfatıyla... Hangi yetki, hangi hırsla böyle bir şeyi yapıyorsun? Şube Disiplin Kuruluna verdik. Disiplin Kurulunda bir arkadaş ‘Şube başkanına ağza alınmayacak küfrü ve promosyonla ilgili söylemi doğru bulmuyorum, kınama istiyorum’ dedi. Diğerleri ise ‘Yaptığının suç olduğunu görevden alınması gerektiğini biliyoruz ama arkadaşımız olduğu için suçsuz buluyoruz’ dedi.”
ÖRGEN: KONGRE İSTEYENLER TABAN DEĞİL Mİ?
Mustafa Örgen ise temsilcilik seçimi konusunda yönetim kurulunda “tek kaldığını” belirterek, şöyle devam etti: “Temsilcilik seçimi tabanın isteği olmadığı gibi bütün temsilciler ve işçiler tarafından şaşkınlıkla karşılandı. Kongre delegelerinin yarısı genel kurul için imza toplamışken ne temsilcilerden ne de işçilerden temsilci seçimi yapılmasına dair bir talep olmadı. Eğer temsilci seçimini taban istedi diyorsa, olağanüstü genel kurul isteyen delegeler nedir, taban değil mi?”
PETROL-İŞ Sendikasının tüzüğüne göre şube olağanüstü genel kurulu, genel kurul üye veya delegelerinin beşte birinin yazılı isteği üzerine toplanabiliyor. Orhan Zengin ise tüzüğün talep ettiğinin aksine, olağanüstü genel kurulun delegelerin yüzde 50+1’inin imzası ile yapılmasının daha doğru olacağını, olağanüstü isteyen delegelerin bunu başaramadıklarını söylüyor. Zengin, “Bizim tüzüğümüz bu konuda aslında çok iyi, ama suistimale de yatkın. Diğer bütün sendikalarda olağanüstü genel kurul için 50+1 istenir. Olağanüstü olursa seçimi kazanırlar mı? Gönderilen imza 60 civarında, evet 5’te 1’in üstünde ama 150 delegeye baktığında yüzde 50+1 in altında” dedi. Mustafa Örgen ve arkadaşları ise “Zengin’in yönetimini yeterli ve doğru bulmadıklarını” belirterek, Genel Merkezin taleplerini reddetmesi halinde mahkeme yolunun açık olduğunu ifade ediyor.
Mustafa Örgen “Arkadaşlar bana ‘Üç yıl daha dişini sıksan, sabretsen olmaz mı’ diyor. Bir yılda gördüklerimi üç yıl daha görebilecek durumda değilim. Bu hem sendikamızın hem de işçi arkadaşlarımızın daha fazla zarar görmesi demek olacak. Zaten ‘Görmezden gelme’ veya ‘Pastadan pay alma’ derdimiz olsaydı bu davaya girmezdik. Gani Gündoğdu yöneticiliği kötüydü, Orhan Zengin’i istediğimiz gibi birisi olarak düşündük, arkasında da durduk ama şimdi gördüklerimiz öyle olmadığını söylememizi de gerekli kılıyor. Bunun sebeplerini hem içeride arkadaşlara hem genel merkezimize bildirdik” diye konuştu.