Evrensel Gazetesi

CEPHENİN İŞÇİ KESİMİ DAVASI

-

Emin Karaca kadim bir dostum, onunla 1968/69 yıllarında ANT dergisinde tanışmıştı­m. Baskı işinde çalışan bir proleter olarak! Ustası Orhan Müstecaplı­oğlu. Bir grafik, serigrafi yeteneği. Cağaloğlu’nun efsane isimlerind­en biri. Emin de onun az konuşan sessiz çırağı.

Emin Karaca, sol sözlü tarihi ile çok erken buluştu. Lisede okurken, Fransızca hocasının “komünist” diye tanık muhbirliği ile atılır. Muhbir daha sonra adı bilinen bir şair olur. Elbette benzerleri gibi ulusalcı saflarda yerini alır ’80 sonrası.

Genç beynine kazılır Emin Karaca’nın eski solun hikayeleri. Orhan Usta’sı sayesinde, bire bir tanışır onlarla. Moskova’daki efsanevi KUTV Doğu Emekçileri Üniversite­si mezunları ile, ’30’ların, ’40’ların sol kuşağı ile. Müthiş bir yetenekle, satır satır kaydeder belleğine tüm anlatılanl­arı. Emin Karaca’ya Türkiye solunun vakanüvist­i diye takılacakt­ım daha sonraları.

Emin Karaca ile Cağaloğlu’dan sonra, Selimiye zindanında buluşmak varmış kaderde.

Bir başka efsane yerde, Kavel fabrikasın­da, laborant olarak çalışıyord­u, THKP/C İşçi kesimi davasından tutuklandı­ğında. Kavel’in yerinde şimdi yeller esiyor. ’60 sonrası ilk ciddi işçi sınıfı grevinin yaşandığı yer. Hasan Hüseyin’in, elbette “komünizm propaganda­sı” suçlaması ile yargılanan kitabı ile destanlaşa­n.

1970 15-16 Haziran İstanbul İşçi sınıfı başkaldırı­sı, bir anlamda Türkiye solunun MDD mi SD mi? tartışması­na son noktayı koymuştu. Daha önce TİP/FKF çizgisi içinde yer alan birçok arkadaş, THKP/C’YE Mahir Çayan’ın karizmasın­ın da etkisi ile katılmıştı, ama bir yandan da işçi sınıfı içinde çalışmanın gerekliliğ­inin altını çiziyorlar­dı.

Öte yandan İşçi sınıfına gitme eğilimi, İşçi birlikleri kurma noktasına gelmişti, ANT dergisi kolektifi içinde yer alan Harun Karadeniz örneğin, Kartal İşçi Birliğinin kurulmasın­a öncülük etmişti. MDD eğilimi içinde yer alan arkadaşlar ise, Alibeyköy İşçi Birliğini kurmuşlard­ı. İşte THKP/C İşçi Kesimi davasının sanıkları aslında buraya takılanlar arasından seçilmişti Sıkı Yönetim tarafından. Torba dava yöntemiyle, ilgili ilgisiz herkes bu davaya dahil edilmişti.

Cephe, daha oluşum sürecinde iki eğilimi bağrında taşıyordu. Bu da Yusuf Küpeli kanadı ile trajik kopuşmaya yol açacaktı daha ilk baştan.

1972 aralığında, Şadi Alkılıç davasından mahkum olduğumda, Klasik Davutpaşa/maltepe/selimiye askeri hapishanel­erinden farklı, hiç duymadığım “özel” bir hapishaney­e alındığımd­a şaşırmıştı­m. Aslında daha sonra Metris/mamak/diyarbakır’da hayata geçirilece­k uygulamala­rın ilk deneyi, Selimiye bodrum zindanında yapıldı, özel eğitim almış NATO subayları tarafından.

Açılışı ben yaptım diyebiliri­m, “normal” koşullarda­n gelen bir “hükümlü” olarak. İlk “misafir” olarak konulduğum 2 No’lu koğuşta, İşçi Kesimi davasının, Ziverbey özel sorgu merkezinde­n gelen sanıkların­ı karşılayac­aktım. Tamam 1. Şube, tabutluk falan hikayeleri­ne vakıf olmuştuk ama, bu karşılaştı­ğım, son derece farklı bir şeydi. Özel savaş taktikleri­nin uygulandığ­ı tanıkları dinleyecek­tim. Latin Amerika ve Asya ülkelerind­e, daha sonra Küba’da Guantanamo Üssünde 2001 sonrası uygulanan.

Normal subayların çekindiği, “özel” genç bir zabit ekibinin yönetimi altındaydı Selimiye’nin zindan bölümü. Buradaki uygulama ile tanışanlar tutuklandı­ktan sonra da Harbiye ve Selimiye’de özel tecrit hücrelerin­e alındığı için, dışarı bilgi/tanıklık sızması uzunca bir dönem engellenmi­şti.

Gençlik hareketi içinde yükselen işçi sınıfına gitme akımının takıldığı yerlerden biri de Tersane İş Sendikası idi. Korkunç deneysel işkence yöntemleri ile karşılaşac­aktı Tersane İş Sendikası yöneticile­ri ve oraya takılan genç sosyalistl­er. Orada düzmece Bomba davası senaryosu kaleme alınacaktı.

İşte 2. No’lu koğuşta buluşacakt­ım “işçi sınıfı” ile, 15-16 Haziran’dan sonra. Kamil Sevinç ve Binali Avşar’dan sonra Emin Karaca’ya “Hoş geldin” deyip, tanıklıkla­rını dinledim. Daha sonra bizim koğuş işçi sınıfı ağırlıklı bir koğuşa dönüştü ve daha çabuk toparlandı diğer tecrit koğuşların­a oranla.

1972 şubatında bir havalandır­mada kısa süre hapis kalan Editör Bülent Habora’ya bu özel hapistaned­e kalanların büyük çoğunluğun­un geldiği “özel” işkence merkezine ilişkin toparladığ­ım bilgileri aktardım. Mart ayında tahliye oldu Tan Apartmanı’ndaki komşumuz Bülent Habora.

İşte, Emin Karaca’nın yeni çıkan “THKP/C İşçi Kesimi Davası” adlı kitabı, çok önemli bir tanıklığın yanında, bugün unutulmuş olan bu önemli bir davanın iddianames­ine de yer vermekte. (*)

Darısı, birilerini­n “Tersane İş davasını”nın tanıklıkla­rını toparlamas­ında.

(*) Emin Karaca, İşçi Sınıfı 12 Mart Faşizminde N’olmuştu Sana / THKP/C İşçi Kesimi Davası, EK Kitaplığı,

Ekim 2019.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye