Bolivya’da yaşananlar CIA ders kitabından çıkma
Bolivya’da kimi bölgelerde, özellikle köylü yerli toplulukların darbe hükümetine karşı protestoları ve bu protestolara karşı polis/asker saldırıları sürüyor. Son olarak hayatını kaybedenlerin sayısının 23’e yükseldiği açıklandı. Ordu baskısıyla istifa ederek Meksika’ya geçen Eski Devlet Başkanı Evo Morales barış çağrısı yapıyor, Morales’in partisi MAS’ıN (Sosyalizme Doğru Hareket) ülkede kalan siyasetçileri de, kendini “geçiş hükümeti” ilan eden sağcılara seçimlere gidilmesi talebini götürdü.
Ülkedeki gelişmeleri; farklı halk kesimlerinin pozisyonlarının yanı sıra Morales ve siyasi çevresinin tutumunu, geçtiğimiz yaz ilk kongresini yapan genç bir siyasi parti olan Bolivya Devrimci Komünist Partisi (PCR) Merkez Komitesi Üyesi Simon Arancibia ile konuştuk.
Güvenlik gerekçesiyle fotoğrafını yayımlamadığımız Arancibia, bir yandan Morales hükümetinin darbe sürecini yöneten ABD dahil siyasi ve ekonomik kesimlerle oyların sayım süreci dahil uzlaşma tutumuna değinirken, darbe sürecinin adımlarının ise “CIA ders kitabından çıkma” olduğunun altını çiziyor.
Arancibia e-posta aracılığıyla sorularımızı yanıtladı.
İlk açıklamanızda Bolivya’da yaşananları darbe olarak nitelendirdiniz. Gördüğümüz kadarıyla bazı Latin Amerika ülkeleri ve sınırlı sayıda medya dışında durumu böyle değerlendiren yok. Ülkede ne yaşandığına ilişkin tespitinizi nedir?
2009 yılında kabul edilen Bolivya Anayasası başkanların yeniden seçilmesini (arka arkaya en fazla iki dönemle) sınırlıyor. 2016’da Morales hükümeti bu sınırı belirleyen maddenin (arka arkaya üç dönem olarak) yenilenmesi için referandum önerdi. 21 Şubat 2016’da yapılan referandumda yüzde 51.3 gibi az bir farkla halk, değişikliği reddetti, MAS hükümeti kaybetti. Halk iradesine rağmen MAS partisinin bir milletvekili Anayasa Mahkemesine başvurdu ve Morales’in istediği kadar aday olmasının insan hakkı olduğunu ileri sürdü. Mahkeme bu duruşu destekledi. Bu hem Anayasanın hem de referandum sonuçlarının açıkça görmezden gelinmesiydi. Anayasa ve referanduma saygı duyulması talebiyle bir orta sınıf hareketi başladı ve çevre, toplumsal cinsiyet, işçi hakları, eğitim bütçesi, sağlık talepleriyle; yerli halkların, koka yetiştiricisi köylülerin talepleriyle ve baskı karşıtlığıyla birleşerek büyüdü.
OY SAYIMINDA YAŞANANLAR AÇIKLANABİLİR DEĞİL
Bolivya’da seçimleri ilk turda kazanmanın iki yolu var; ya oyların yüzde 50+1’ini almak ya da yüzde 40’tan fazla
sını almak ve bir sonraki adaya yüzde 10 fark atmak. Eğer iki koşul da gerçekleşmezse ikinci tur yapılır. 20 Ekim 2019 seçimlerinde bir dizi düzensizlik gerçekleşti, özellikle de sonuçların iletilmesinde uzun süre kesinti yaşandı, ardından değişen eğilimler ise açıklanabilir değildi.
20 Ekim gecesi oyların yüzde 83’ü sayıldığında sonuçlar Morales’i, sağcı muhalefet adayı Carlos Mesa karşısında önde gösteriyordu, fakat bu ilk turda kazanması için yeterli değildi ve tüm medya ikinci tura işaret ediyordu. 21 Ekim gecesi oyların yüzde 98’inden fazlası sayıldığında Morales’in oylarında bir sıçrama oldu ve ilk turda kazandığı ilan edildi. Bu açık hilenin reddi tüm ülkede protestolara neden oldu.
Farklı kesimlerin hile karşıtı protestoları, sivil komitelerin örgütlediği ayrımcı güçlerinkilerle birleşti. Çok sesli protestoların liderliği Santa Cruz merkezli faşist sivil oligarşi ile İncil’i, duaları ve Hıristiyan değerlerini kullanarak hareketi
haklı çıkarmaya çalışan fanatik dini ideolojiye geçti. Santa Cruz’un sivil komitesinin faşist eğilimli paramiliter gruplar örgütleme geçmişi var ve aynı modeli şiddet unsurlarını sızdırmak için bu protestolarda da kullandı. Protestolar sırasında ‘Cabildo’ denilen meclisler hareketin araçlarına dönüştü ve farklı kentlerdeki ‘cabildo’lar binlerce kişiyi seçim hilesine karşı bir araya getirmeyi başardı.
Sivil Komiteler “tüm toplumun” çıkarlarını temsil etme iddiasıyla hem iş adamları hem de emekçi örgütlerinin temsilcilerinden oluşuyor, ilkesi bölgesel çıkarları savunma, bu komitelerin yönetimi (ayrımcı ve ırkçı söylemleri olan) geleneksel olarak faşist sağ kanat kesimlerde. Bunların en güçlüsü mali oligarşinin yönetimindeki Santa Cruz komitesi. Potosi ve Sucre kentlerindeki diğer komiteler ise küçük burjuva yönetime sahipler ve daha “ilerici” oldukları iddiasındalar.
‘TANRI HÜKÜMETE GERİ DÖNDÜ’ İLANI
8 Kasım Cuma günü polis güçleri başkaldırdı, kendi binalarını ele geçirdiler ve Morales’in istifasını istediler, muhalefet liderleriyle koordineli hareket etmeye başladılar. 10 Kasım’da Amerikan Devletleri Örgütü (OAS) seçimdeki düzensizlikleri gösteren bir ön rapor sundu ve yeni bir seçim konseyi ile yeni seçim önerisi yaptı; hemen ardından Morales yeni bir konseyle seçimlere gidileceğini belirtti. Duyurunun ardından silahlı kuvvetlerin komutanları Morales’in istifasını istedi. Sivil liderler başkanlık sarayına girdi ve İncil ve Tanrı’nın hükümete geri döndüğünü ilan ettiler. Kısa süre sonra da, aynı gün içinde, Morales ve başkan yardımcısı, Kongrenin iki kanadının başkanlarıyla birlikte istifalarını açıkladılar. Polis ve silahlı kuvvetler, iki kurum da devlet başkanının istifasını kamuoyu önünde talep ettiler ve onun başkomutanlığını reddettiler, bu anayasal düzenin açıkça ihlal edilmesidir.
ORDU DEVREYE GİRİNCE TERÖR HALİ HAKİM OLDU
11 Kasım günü ülke hükümetsiz kalmıştı, polis kendi kendine operasyonlar düzenliyordu ve akşamına şiddet dalgası gerekçesiyle silahlı kuvvetlerin desteğini talep ettiler. Mülklere saldırıldığı, evlerin yakıldığı ve büyük kentlerin her yerinde yağmalanmaların yaşandığı tam bir terör hali hakim olduğu için topluluklar kendilerini korumak için barikatlar inşa ettiler, basın ve kentli orta sınıf ise açıktan ülkenin militarizasyonunu destekledi.
Hem hükümet hem de muhalefet liderlerinin evleri yakıldı, aileleri kaçırıldı ve işkence gördüler; mağazalar ve evler yağmalandı ve kundaklandı, ülke tam bir terör durumuna girdi.
12 Kasım’da yeterli çoğunluk sağlanmadan, Kongrenin yarısından azının katılımıyla Senatonun İkinci Başkan Yardımcısı Jeanine Anez geçici başkan ilan edildi. İlk resmi eylemini, Bolivya anayasaya göre seküler bir ülke olmasına rağmen İnciller ve haçlarla gerçekleştirdi. Kongre oturum için yasal çoğunluğa sahip değildi ve anayasanın gerektirdiği hiçbir yasal adıma riayet edilmedi.
Anayasa ihlalleri referandumun sonuçlanmasıyla ve yeniden seçilme sınırlarının dördüncü dönem aday olan Morales tarafından görmezden gelinmesiyle başlamıştı. Seçim yolsuzluğu ve ardından protestoların yoğunlaşması; bu bağlamda polis ve askerin anayasal düzeni bozması ve geçici hükümetin ilanıyla sürdü.
KENTLERDE GAZ/BENZİN BULUNAMIYOR
Bolivya’nın kentlerinde ve sokaklarında şu anda neler oluyor? Ülkenizdeki son durumu tarif edebilir misiniz?
Psikolojik savaş hali ve kaos durumu hakim. Protestolar sırasında en az 13 ölüm (dün itibariyle 23) resmi olarak açıklandı, bunların 10’u polis/asker ortak operasyonları sırasında son üç günde geçekleşti. Anez’in başkanlık ilanından sonra Evo’ya yönelik protestolar neredeyse tamamen durdu; köylü hareketi ve El Alto’da kitlesel protestolar, net bir liderlik olmadan, yükseldi ve hemen hemen her talebi “geçiş” hükümetine yönelttiler; Morales’in geri dönüşü, Anez’in istifası, yerli sembollerine saygı gibi… Bu protestolar polis/asker ortak operasyonunun baskısıyla karşılaştı. Yol kesmeler ve La Paz kentine ulaşımın kesilmesi tehdidi mevcut, ki halihazırda gaz ya da benzin bulunamıyor, ulaşım aracı az ve gıda fiyatları aşırı arttı. Kongrenin iki kanadı da yeni liderler seçti (ikisi de El Alto’lu ve MAS üyesi milletvekilleri) fakat diyalog ve barış çağrısı yaptılar ve “geçiş” hükümeti yönetimi altında yeni seçimler için çalışıyorlar.
“Geçiş” hükümeti, MAS’ıN üst düzey yetkilileri için cadı avı başlatırken bir belirsizlik havası var. “Geçiş” hükümetinin yeni kabinesi sağcı vekillerden ve iş adamlarından az sayıda simgesel bakanlık yerli ve kadınlara bırakıldı. Yeni polis ve askeri komutanlar atandı, hepsi de “geçiş” hükümete bağlılar.