TİYATROYA ADANMIŞ BİR ÖMÜR
Türkiye Tiyatrosunun yapı taşlarından Yıldız Kenter 91 yaşında hayata gözlerini yumdu. Usta sanatçı için bugün 10.00’da Kenter Tiyatrosunda tören düzenlenecek. Kenter, Levent Afet Yolal Camii’nde öğle vakti kılınacak cenaze namazının ardından Aşiyan Kabristanı’nda toprağa verilecek.
KURT: TÜRKİYE’NİN EN ÖNEMLİ SANATÇILARINDANDI
Yıldız Kenter’in ardında siyasetçiler, bürokratlar ve sanatçı dostları açıklamalarda bulundu. Devlet Tiyatroları Genel Müdürü Mustafa Kurt, usta sanatçı için başsağlığı mesajı yayımladı. Kurt, mesajında, “Türkiye’nin yetiştirdiği en önemli sanatçılardan, hocamız, Türk tiyatromuzun değerli ismi ve kurumumuz eski sanatçılarından Yıldız Kenter hanımefendinin vefat haberini büyük bir üzüntüyle öğrenmiş bulunuyorum. Kendisine Allah’tan rahmet, ailesine, sevenlerine ve sanat dünyamıza başsağlığı diliyorum.” ifadesini kullandı.
OYUNCULAR SENDİKASI: O BİR ÇINARDI
Oyuncular Sendikası yaptığı açıklamada “Değerli tiyatro ve sinema oyuncusu, ustamız, hocaların hocası, Sevgili Yıldız Kenter’i kaybetmenin derin üzüntüsü içerisindeyiz. O bir çınardı; biz onun yeşermeye çalışan dalları ve yaprakları... Varlığı ve bize öğrettiği her şey için sonsuz şükranla... Başımız sağ olsun.” ifadeleriyle duydukları üzüntüyü dile getirdi.
GEZEN: ÜZERİMİZDE ÇOK EMEĞİ VAR
Tiyatro ve Sinema Sanatçısı Müjdat Gezen, Kenter’i 58 yıldır tanıdığını belirterek, “Böyle zamanlarda konuşulacak sözcükler azdır ve klasiktir, üzgünüz diye. Çünkü gencecik bir kızken bizim okulumuza öğretmen olarak Ankara’dan geldi. Aşağı yukarı 58 yıl oldu. 58 yıldır beraberliğimiz sürdü. Türk Tiyatrosu için değil bütün dünya için çok önemli bir sanatçıydı. Yabancı dilde oyunlar oynamış bizim sanatçılarımız var ama Yıldız Kenter’in durumu başkaydı. Bizim üzerimizde çok emeği vardır. Emek çok kutsaldır. Onu unutmayacağız” şeklinde konuştu.
‘KENTER TİYATROSUNA SAHİP ÇIKMALI’
YILDIZ Kenter, 1928’de İngiliz kökenli Olga Cynthia ile Ahmet Naci Bey’in çocuğu olarak dünyaya geldi. Ablası Güner, ağabeyleri Nedim ve Mahmut ile küçük kardeşi Müşfik’ten oluşan 7 kişilik bir ailede büyüyen Kenter, Ankara Devlet Konservatuvarını bitirdikten sonra, Ankara Devlet Tiyatrosunda çalıştı. Ankara Devlet Konservatuvarı, İstanbul Belediye Konservatuvarı ve İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı tiyatro bölümünde bölüm başkanlığı da yapan usta sanatçı, üç kez Altın Portakal ödülünün sahibi oldu. Yıldız Kenter, kariyeri boyunca ulusal ve uluslararası birçok festivalde “En İyi Kadın Oyuncu” ödülünü kazanırken, 1995’te Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından tiyatro sanatına katkılarından ötürü Onur Ödülü’ne layık görüldü. Sanatçı ayrıca, 1998’de Cumhurbaşkanlığı Büyük Kültür ve Sanat Ödülü, 1999 ve 2000’de Afife En İyi Kadın Oyuncu Ödülü’nü aldı.
Duayen sanatçının yaşamını yitirmesinin ardından sosyal medyada paylaşımlar yapıldı. Tiyatro oyunlarından karelerin yer aldığı paylaşımlarda Kenter’in Türkiye tiyatrosundaki yerine ve önemine dikkat çekildi. Sanatçı dostları bundan sonraki görevlerinin ustalarının kurduğu Kenter Tiyatrosunu yaşatmak olduğunu vurguladı. Öne çıkan paylaşımlardan bazıları şöyleydi.
Işıl Yücesoy: Sayın Yıldız Kenter aramızdan ayrıldı. Ama yetiştirdiği öğrencilerde, oyunlarını seyreden seyircinin yüreğinde yaşayacak. Bu perde hiçbir zaman kapanmayacak.
Eren Aysan: Tiyatromuzun en güzel ve yetenekli kadınlarındandı. İlkeleri vardı. 1958 yılında hocası Muhsin Ertuğrul görevden alındıktan sonra kalamadı Devlet Tiyatrosunda. Binbir güçlükle kendi tiyatrosunu kurdu. İlkleri gerçekleştirdi. Bu anlamda “alternatif” olan anlayışa 60’larda yöneldi. Ülkemizde ilk Brecht oyunlarından biri olan “Üç Kuruşluk Opera” örneğin Kenter Tiyatrosunda sergilendi. Bunun yanı sıra klasiklerden çağdaş tiyatroya uzanan geniş bir repertuvarla çıktı seyirci karşısına. Hep estetik yanı güçlü eserlerle sahnede olmak için olağanüstü bir emek harcadı. Carl Ebert’ten aldığı elle yüzlerce oyuncu yetiştirdi. En son ziyaretine gitmek istemiştim. Alzeimer olduğunu öğrenince geri adım attım. Gidişiyle bir dönem kapandı. Kaybettik onu. Şimdi bir yıldız olarak başka ustalarla bir takım yıldızı oluşturmuşlardır mutlaka.
Fazıl Say: Sanat onu dimdik ayakta tutuyordu son yıllarda. Tutkusu, adanmışlığı, onun ruhunun özüydü. Bugün Türkiye’de sessizlik günü. Yıldız Kenter öldü. Sanata adanmış hayatı, fırtına gibiydi ve bu memleketi Yıldız Kenter sanatı ile, sanat aşkı ile büyülttü, ısrarla inandı, sanata ve bu halka... Şöyle diyebiliriz; Türkiye’de sanatın annesini kaybettik.
Nedim Saban: Yıldız Hoca için kuru gözyaşı dökmek kolay, açtığınız çok amaçlı salonlara(!) Yıldız Kenter adı iliştirerek yaşatamazsınız anısını. 1) Önce Kültür Bakanlığı, İBB ve Şişli Belediyesi ve belki başsağlığı tweeti atanlar Kenter Tiyatrosu binasına sahip çıkmalı.
Zeynep Altıok Akatlı: Yıldız Kenter hayatını kaybetmedi. Biz Yıldız Kenter’i kaybettik. Buradaki nüans bugünün gerçeğidir. Neyi kaybettiğini anlamakla ya da anlamamakla ilgili derin bir boşluk.
GÜLE GÜLE YILDIZ KENTER
Shakespeare’den Çehov’a, Brecht’ten Arthur Miller’e, Neil Simon’dan Sergey Kokovkin’e; Melih Cevdet Anday’dan Necati Cumalı’ya, Adalet Ağaoğlu’dan Güngör Dilmen’e birçok yerli ve yabancı yazarın oyunlarını sahneye koyan Kenter bugün son yolculuğuna uğurlanacak ama Türkiye tiyatrosuna kattıklarıyla yaşayacak. Bu dünyadan bir Yıldız geçti... Güle güle Yıldız Kenter... (KÜLTÜR SERVİSİ)