KADIRALAK YAYLASININ KORUMASI KALDIRILMAK İSTENİYOR Statü değişikliği maden ve taş ocaklarının önünü açacak
TRABZON’UN Tonya ilçesinde, her yıl nisan ayında açan ve Uluslararası Bern Sözleşmesi gereği korunan ‘mavi yıldız’ çiçeğinin yetiştiği Kadıralak Yaylası’nın ‘3’üncü derece doğal sit alanı’ olan statüsünün ‘Sürdürülebilir koruma ve kontrollü kullanım’ alanı olarak değiştirilmesinin iptali istemiyle açılan dava kapsamında yaylada bilirkişi keşfi yapıldı. Koruma statüsünün değiştirilmesi kararının yaylanın doğal yapısını bozacağını belirten yöre halkı, karardan vazgeçilmesini istiyor.
Trabzon İdare Mahkemesi, bilirkişilerin katılımı ile yaylada keşif yaptı. Heyet, yaylanın ‘Sürdürülebilir koruma ve kontrollü kullanım’ alanı özelliğini taşıyıp, taşımadığını yerinde inceledi. Yaylanın koruma statüsünün değiştirilmesi kararının Uluslararası Bern Sözleşmesi’ni ihlal ettiği ve Türkiye’nin tazminat ödemekle karşı karşıya kalacağını savunan hukukçular ile yöre halkı da, karardan vazgeçilmesini istedi.
Yaylanın statü değişikliğinin önünü açan Trabzon Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu raporunun bilimsel gerçeklerden uzak olduğunu vurgulayan bölge halkı, değişiklik halinde yaylanın korunamayacağını, doğayı bozacak girişimlerin önünün açılacağını belirtti. Davalı idare ise Kadıralak Yaylası’nın statüsünün değiştirilmesinin çevreyi korumada herhangi bir engel oluşturmayacağını savundu. Heyet, incelemenin ardından rapor hazırlamak üzere yayladan ayrıldı.
‘BU BİR TRAJEDİDİR’
Yöre halkının avukatı Ozan Karagöz, Kadıralak Yaylası’nın statüsünün değiştirilmesinin maden ve taş ocağı açılmaya imkan sunduğunu söyledi. Karagöz, “Bölgede artan yapılaşmanın baskısı ciddi bir risk oluşturuyor. Kadıralak Yaylası’nın bölgesel bazda ‘Öncelikli ve kesin korunacak alan’ ilan edilmesi, ‘mavi yıldız’ çiçeklerinin gelecek kuşaklara kalmasıdır. Ekonomik kaygılarla yapılan bu müdahaleler aslında uzun vadede bölgenin ekonomik geleceğini de kaybetmesine sebep olmaktadır. Bugün biz Uzungöl’deki tabiat varlıklarını hızlı bir şekilde tüketmeye odaklanmış durumdayız. Uzungöl’e bakarsak ahşap yapılaşma standardı getirdik ama buna bulunan çözüm ise betondan bina yapıp
üzerinin ahşapla kaplanması oldu. Bunlar olumsuz şeyler. Biz Ayder Yaylası’nda kentsel dönüşüm yapmayı tartışıyoruz. Bu bir trajedidir” dedi.
‘TABİAT VARLIKLARIMIZ MİRAS DEĞİL’
Yaylanın koruma statüsünün değiştirilmesi isteminin Uluslararası Bern Sözleşmesi’ni ihlal ettiğini ve bu nedenle Türkiye’nin tazminat ödemekle karşı karşıya kalacağını savundu. Karagöz, “Tabiat varlıklarımız miras değil. Babamızın, annemizin veya dedemizin malı gibi tüketme hakkına sahip değiliz. Burada bizden önce yaşayanlar vardı, bizden sonra da yaşayanlar olacak. Temel anlayışımız, dini inancımızın da bir sonucu olarak bu dünyaya bir emanetçiyiz ve bizden sonra gelecek olanların da ‘mavi yıldız’ çiçeklerini görme, izleme, bu güzelliği tatma hakkına sahip olduğunu unutmamalı ve bu sorumlulukla beraber yaşamalıyız” diye konuştu. (Trabzon/dha)