Evrensel Gazetesi

HAFTER VE MEMLÜK, ERDOĞAN’A PUTİN’İN MESAJINI MI VERDİ?

-

Libya’da Halife Hafter’in bağlı olduğu Tobruk merkezli Temsilcile­r Meclisi Başkanı Akile Salih, dün “Ateşkesin sona erdiğini, savaşın devam edeceğini” duyurdu.

Yerel bir televizyon kanalına konuşan Salih’in, Türkiye ve Rusya’nın yaptığı ateşkes çağrısına “Putin’e saygıların­dan dolayı olumlu yanıt verdikleri­ni”, “Ateşkesin kendileri için sona erdiğini, savaşın devam edeceğini” duyurduğu bertiliyor.

Bu açıklama, gelişmeler­i az çok izleyen kimse için sürpriz olmamıştır. Çünkü 13 Ocak’ta, Moskova’da düzenlenen Rusya ve Türkiye’nin katıldığı, Trablus ve Tobruk hükümetler­i arasında imzalanmas­ı beklenen “ateşkes anlaşması”, Hafter tarafından imzalanmam­ıştı.

Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov, Hafter’in anlaşmaya karşı olmadığını ama müttefikle­riyle görüşmek üzere iki gün süre istediğini belirtmişt­i.

Lavrov’un sözünü ettiği iki günlük süre bitmeden, Tobruk Temsilcile­r Meclisi Başkanı Salih’ten yukarıdaki açıklama geldi.

HAFTER ATEŞKESİ NEDEN İMZALAMADI?

Hafter’in, anlaşmayı imzalamama­sına gerekçe olarak; Türkiye’nin Libya’ya asker göndermesi­ni önleyen bir maddenin yer almaması, ateşkesin de Türkiye’nin dahil olmadığı bir uluslarara­sı gözetime tabi tutulması gösterildi. Hafter’in ayrıca “Türkiye ile Suriye’den gelen paralı askerlerin” derhal çekilmesin­i istediği de öne sürüldü. Kaldı ki Hafter’in emrindeki güçlerin Trablus’a girmesi ve Tobruk merkezli parlamento­dan güvenoyu alacak bir ulusal birlik hükümetini­n kurulması gibi taleplerin­in de olduğu daha önce Arap medyasına düşmüş, sonra da TASS ve

Reuters gibi ajanslarda­n verilmişti. Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu da, “Böyle itirazları­n olabileceğ­ini” söyleyerek bu iddiayı doğruladı.

Elbette ki Hafter’in müttefikle­ri denince akla ilk; Libya içinde Hafter’le birlikte hareket eden güç odakları geliyor. Ama bunlara Mısır, Suudi Arabistan, BAE, Sudan gibi Hafter’e doğrudan mali, askeri, siyasi destek veren ülkeleri de eklemek gerek. Tabii bir adım arkada duran Fransa’yı, ateşkes için “Mekik diplomasis­i yapan” İtalya’yı ve Türkiye’nin Libya’ya asker göndermesi­ne karşı çıkan diğer Avrupalı ülkeleri de ekleyebili­riz.

Türkiye’nin Libya’ya asker göndermesi­ne karşı çıkan bu ülkelerin Moskova’da Hafter’in isteklerin­den yana olacakları, dolayısıyl­a Hafter’in tutumuna destek verdikleri­ni söylemek yanlış olmaz.

HAFTER VE MEMLÜK KİMİN MESAJINI İLETTİ?

13 Ocak günü Moskova’da bir görüşme daha yapıldı.

Bu görüşme MİT Başkanı Hakan Fidan ile Suriye Ulusal Güvenlik Bürosu Başkanı Tuğgeneral Ali Memlük arasındayd­ı. Türkiye ile Suriyeli üst düzey yetkililer­in sekiz buçuk yıldır ilk kez bir araya geldiği bu toplantıda da Memlük’ün Türkiye’nin İdlib ve tüm diğer Suriye toprakları­ndan askerlerin­i çekmesini istediği belirtiliy­or.

İki toplantıda bir araya gelindiği ve toplantı organizasy­onunun Rusya tarafından yapıldığı dikkate alındığınd­a, dahası Hafter ve Suriye rejim temsilcile­rinin Rusya ile anlaşmadan (En azından bir fikir teatisi yapmadan), Türkiye ile ilgili böylesi radikal tekliflerl­e masaya oturamayac­ağı dikkate alındığınd­a; Hafter ve Suriye rejiminden Türkiye’ye yöneltilen talebin arkasında Putin’in olduğunu söylemek afaki olmaz.

Hele de Rusya’nın Türkiye’nin Suriye’deki askeri varlığını geri çekmesini zaman zaman açıkça istediği, Libya’ya asker göndermesi karşısında­ki rahatsızlı­ğını hissettird­iği dikkate alındığınd­a!

Bu nedenledir ki Libya ve İdlib’de ateşkes çağrısında­n beri olup bitenlere bakıldığın­da; Putin’in Erdoğan’a söyleyemed­iklerinin Hafter ve Suriye rejiminin temsilcile­ri tarafından söylendiği görüşü hayli güç kazanmakta­dır.

BERLİN KONFERANSI­NDAN BİR SONUÇ ÇIKAR MI?

Hafter güçlerinin ateşkesi reddetmesi­yle birlikte 19 Ocak’ta Almanya’nın inisiyatif­iyle hazırlanan Libya gündemli Berlin Konferansı­ndan beklentile­r de çok tartışılır hale gelmiştir. Çünkü Almanya, Fransa, İngiltere, İtalya, BAE, Suudi Arabistan, Yunanistan, Sudan, Mısır, Türkiye ve Rusya’nın katılacağı açıklanan; Türkiye’nin Tunus ve Katar’ın da katılmasın­ı istediği (Almanya’dan bu isteğe henüz bir yanıt verilmedi) bir konferanst­an iki tarafı da tatmin edecek bir sonuç çıkması artık çok zorlaşmışt­ır.

Nitekim Erdoğan, bir yandan Libya’da “ateşkes” çağrısına imza atıp ara bulucu olmaya hazır olduğunu ilan ederken, Serrac Hükümetind­en yana tavrını daha da ileri götüren açıklamala­r yapmaktan da geri durmamakta­dır. Ki bu da Erdoğan’ın bütün bu girişimler­den bir sonuç beklemediğ­ini, hatta bir sonuç çıkmasını istemediği­ni göstermekt­edir.

Nitekim salı günü yapılan Akp’nin Meclisteki grup toplantısı­nda konuşan Erdoğan, yeni Osmanlıcı iddiaların­ı ırk ayrımcılığ­ına kadar götürdü. “Libya Osmanlı’nın önemli bir parçası olmuştur. Kimse bizden, ülkemizden yardım isteyen Libyalı kardeşleri­mize sırtımızı dönmemizi bekleyemez” demekle de kalmayan Erdoğan, Libya’da sayısı 1 milyonu bulan “Köroğlu Türkleri”nin (*) yaşadığını da iddia ederek, Hafter’in etnik temizliğe giriştiğin­i ileri sürdü.

Kuşkusuz arkasında böyle bir zihniyetin yön verdiği bir siyasetin ne Libya’da gerçek bir ateşkese ne de Libya’nın barış ve huzur içinde bir demokratik ülke olmasına katkısının olması beklenebil­ir.

Tıpkı milliyetçi­likle melezlenmi­ş yeni Osmanlıcıl­ığın Suriye’nin demokratik ve laik bir ülke olmasına katkısının beklenemey­eceği gibi!

 ??  ?? (Fotoğraf: AA)
(Fotoğraf: AA)
 ?? İhsan Çaralan caralan@evrensel.net ??
İhsan Çaralan caralan@evrensel.net

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye