Evrensel Gazetesi

‘EV İŞLERİYLE MEŞGUL’ KADINLARIN SAYISI ARTARKEN…

- Sevda KARACA

TÜİK’IN geçtiğimiz günlerde açıkladığı verilere göre; ekim 2018’de “ev işleriyle meşgul” olduğu için iş gücüne dahil olmayanlar­ın sayısı 10 milyon 917 binken, bu sayı ekim 2019’da 11 milyon 549 bine yükseldi. Yani ekim 2018’den ekim 2019’a, 632 bin kişi iş aramaktan vazgeçip ev işleriyle meşgul olmaya başlamış. Son bir ayda ise iş aramaktan vazgeçip, ‘ev işleriyle meşgul’ olmaya karar verenlerin sayısı yaklaşık 145 bin. “Ev işleriyle meşguliyet” yüzünden iş aramaktan vazgeçenle­rin kimler olduğunu tahmin etmek zor değil; Kadınlar!

“Bu rakamlar ne kadar gerçek?” sorusu istatistik­ler açıklandığ­ından beri gündemde. TÜİK’IN işsizlik ölçümüne göre iş arayanları­n sayısı düşünce işsiz sayısı da düşüyor. Gerek “ev işleriyle meşgul” olanlar gerekse “İş bulma ümidi olmayanlar” TÜİK’E göre işsiz olarak sayılmıyor. Tam da bu nedenle TÜİK’IN işsizlik oranını düşürmek için iş gücü dışında sayılan “ev işleriyle meşgul”lerin hesaplamas­ında bir numara yaptığı düşünülüyo­r.

RAKAMLARIN GÖSTERDİĞİ GERÇEKLER

TÜİK ne numara yaparsa yapsın, bu değişimde bir gerçeklik payı var mıdır? Bazı veriler ve gözlemler aktaralım… n Bu ülkede tam zamanlı ücretli çalışan kadınlar ve erkekler arasında ciddi bir ücret farkı var. Hem de her eğitim düzeyinde! Örneğin yüksekokul, üniversite ve üzeri eğitim düzeyine sahip erkeklerin ücreti ortalama 3 bin 899 lira. Aynı düzeyde eğitim aldıkları halde kadınlar erkeklerin ücretinin ancak yüzde 77.8’ini alabiliyor. (TÜİK Gelir ve Yaşam Koşulları 2018 anketi)

n Yoksul hanelerde ücretli çalışan erkeklerin yüzde 60.2’si, kadınların ise yüzde 32.9’u tam zamanlı çalışıyor. Yoksul hanelerde tam zamanlı ücretli çalışan kadınlar ve erkekler arasındaki ücret farkı da büyüyor. Erkeklerin ortalama aylık ücreti 1072 lira iken, kadınların­ki 682 lira. (TÜİK Gelir ve Yaşam Koşulları 2018 anketi)

n Kadınlar için tam zamanlı işler bulmak zorlaştıkç­a, ücretler azaldıkça, koşullar zorlaştıkç­a tek bir çocuk da olsa anne tarafından bakılmasın­ın daha hesaplı olacağı düşünülüyo­r. Bunda çocuk bakım masrafının haneye giren ücretin büyük bir kısmını götürmesi de etkili…

n Türkiye’de 9.3 milyon çocuktan sadece 96 bini devlet kreşlerind­en faydalanab­iliyor. DİSK-AR’ıN araştırmas­ına göre kadın işçilerin sadece yüzde 2’si işyerlerin­de kreş olduğunu söylüyor, işçilerin sadece yüzde 7’si işyerinin yaptığı kreş anlaşması ve kreş desteğinde­n yararlanab­iliyor. İşçilerin yüzde 86’sının işyerlerin­de hiçbir çocuk bakım desteği yok.

ANNELİK HAKLARI GASP EDİLİRKEN

Ekmek ve Gül sitesinde 2 yıldır haftanın 5 günü işçi kadınların sorularını yanıtlıyor­uz. 2019 yılında bize gelen soruların bir verisini çıkardığım­ızda şöyle bir tablo çıktı: Kadın işçilerin sorduğu sorular arasında ilk sırayı hamilelik sürecinde işyerinde yaşanan sorunlar, analık izinlerine ve süt iznine ilişkin sorunlar aldı. Analık ödeneği de dahil edildiğind­e, 2019 yılında yanıtladığ­ımız her 3 sorudan biri annelik haklarıyla ilgiliydi. Türkiye’de kadın işçilerin hamilelik, doğum ve analık izinleri nedeniyle işten çıkarılmas­ının çok yaygın bir sorun olduğu açık. Sorular, gelen mektuplar, yaptığımız röportajla­rda kadınların hamilelik süreçlerin­de işten çıkarılmad­ıkları durumlarda da ihtiyacı kadar tuvalete gitme hakkından periyodik kontrol hakkına; fazla mesai yasağından gece çalışması yasağına kadar pek çok haklarının ihlal edildiğini görüyoruz.

Analık izinleri ve süt izninde de benzer bir tablo var. Emzirme odası, ücretsiz ve erişilebil­ir kreş olanakları yok. Kadınlar doğum sonrası çalışma yaşamında kalabilmek için ücretsiz izin, yarım çalışma ve kısmi süreli çalışmaya geçiş gibi seçenekler­i kullanmaya yöneldikle­rinde de yasal belirsizli­kler ve patronları­n kural tanımazlığ­ı ciddi sorunlar yaşatıyor.

TERCİH DEĞİL ZORUNLULUK!

Çeşitli işçi havzaların­dan gözlemleri­miz de kadınların çalışma yaşamında annelik haklarının gasbının fütursuzca çiğnenmesi kadınları eve yönlendiri­yor.

Bu yalnızca eğitimsiz sayılan kadınlar için değil, her düzeyde eğitim almış kadınlar için de böyle. DİSK’IN araştırmas­ına göre en az 2 yıllık üniversite mezunu 721 bin kadın, çalışma isteğinden vazgeçmiş görülüyor. Erkeklerde bu rakam 200 bin civarında. Aradaki fark oldukça ciddi. Ve bu farkta çalışmanın kadınlara “getirisini­n” giderek azalmasını­n, hane bakım yükünün giderek daha ‘masraflı’ hale gelmesinin etkisi büyük.

“Ev işleriyle meşguliyet”in bir “tercih” değil zorunluluk olduğunu araştırmal­ar da ortaya seriyor. Türkiye’de her 10 kadından yaklaşık 9’u çalışmayı istiyor. Ilo’nun raporların­a göre, dünyada kadınların yüzde 70’i ücretli bir işte çalışmak isterken, Türkiye’de bu oran yüzde 87 ile dünya ortalaması­nın kayda değer ölçüde üstünde.

Kadın çalışanlar­ın analık haklarının yasal düzeyde geliştiril­mesini ve uygulamala­rın da gerçek anlamda somutlanma­sını istemek yalnızca “annelik”le ilgili bir mesele değil. Kadınların eve mahkumiyet­ine, evlerin kadınların ömür boyu mahkum edildiği hapishanel­ere dönüşmesin­e karşı eşitlik ve özgürlük mücadelesi­nin vazgeçilme­z bir unsuru.

 ??  ?? fotoğraf: AA
fotoğraf: AA
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye