İktidar yargıyı baskı aracı olarak kullanıyor
Gezi davasından beraat eden ve hakkında tahliye kararı verilen ama 15 Temmuz soruşturması gerekçe gösterilerek yeniden tutuklanan Osman Kavala’yla ilgili İnsan Hakları Derneği (İHD) ve Adana Barosu Başkanı Veli Küçük bir açıklama yaptı.
Kavala’nın yaklaşık iki buçuk yıl önce keyfi olarak özgürlüğünden yoksun bırakıldığını belirten İHD, Kavala’nın tutuklanmasının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı (5. madde) ve 18. madde ihlalini oluşturduğu, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından 10 Aralık 2019 tarihinde karar altına alındığını hatırlattı.
Kavala’nın karşı karşıya kaldığı muamelenin, insan onuruna aykırı olduğunu belirten İHD açıklamasında şu ifadelere yer verildi: “İHD bununla birlikte, AİHS’NIN kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkını düzenleyen 5. maddesinin ve özel olarak da 5/1. maddesine aykırı olduğu düşüncesindedir. Ayrıca vurgulamak isteriz ki, sözleşmenin 18. maddesinde düzenlenen haklara getirilen sınırlamaların amaçları dışında kullanılamayacağına dair hükmüne aykırı olduğu düşüncesindeyiz. Daha açık bir ifade ile Osman Kavala’nın keyfi olarak tutuklandığı kanaatini taşımaktayız. Türkiye’de bu tarz keyfi tutuklama uygulamalarının giderek belirgin hale gelmesi göstermektedir ki, siyası iktidar yargı yolu ile baskı politikasını sürdürmekte ve yargıyı araç olarak kullanmaktadır. Yargı reformu strateji belgesi ile amaçlanan hedeflere ulaşmanın mümkün olmadığı Osman Kavala şahsında bir kez daha ortaya çıkmıştır.
Sonuç olarak; İş İnsanı ve İnsan Hakları Savunucusu Osman Kavala’ya uygulanan, insan onuruna aykırı keyfi gözaltı, tutuklama ve yargılama muamelelerinin ortadan kaldırılmasını ve Kavala’ya özgürlüğünün iadesine karar verilmesini istiyoruz.”
‘CUMHURBAŞKANI YARGIDAN ELİNİ ÇEKMELİ’
Adana Baro Başkanı Veli Küçük de Kavala’nın yeniden tutuklanmasına tepki gösterdi. Küçük, “Cumhurbaşkanı’nın karara ilişkin yaptığı değerlendirmesinde ‘Bazı ülkeleri ayaklandıran, oraları karıştıran tipler vardır. Onun da Türkiye ayağı içerideydi. Onu dün bir manevrayla beraat ettirmeye kalktılar’ sözleri manidardır. Bu açıklamanın ardından mahkemelerin verdiği kararları beğenmedikleri andan itibaren gelen talimat sonrası HSK anında karar veren hakimler için soruşturma izni verdi. Bu hukuksuz durumun ortadan kaldırılmaması halinde hukuk devletinden bahsedilemez. Güzel ülkemizde farklı seslere ve muhalif kimliklere yönelik amansız baskılara son verilmelidir. Osman Kavala derhal tahliye edilmeli ve kendisine karşı ve haklarını kullanan kişilere yürütülen cadı avı sonlandırılmalıdır.” dedi. Küçük açıklamasını şu ifadelerle sonlandırdı. “Başta Cumhurbaşkanı olmak üzere siyasi iktidarın temsilcileri yargının üzerinden elini çekmeli, yargı üzerinden ayrıştırma ve polemik çabaları artık son bulmalıdır. Evrensel hukukun kurallarına ve AİHM kararlarına herkes tarafından uyulmalı, hak ve özgürlükler içselleştirilerek yaşama geçirilmelidir. Yargıyı bağımsız olmaz ise hiç kimse kendini güvende hissedemez.” (HABER MERKEZİ)
HRANT Dink cinayetinde 76 sanığın yargılanmasına devam edildi. SEGBİS aracılığıyla ifade veren Suç Örgütü Lideri Kürşat Yılmaz, “Hrant Dink’in resmini getirdiler, cinayetle ilgili ‘Bunu da öldür’ dediler. Hrant’ın fotoğrafını göstereni hatırlamıyorum.” dedi.
Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in öldürülmesine ilişkin kamu görevlilerinin yargılandığı davanın duruşması Çağlayan’daki İstanbul 14’üncü Ağır Ceza Mahkemesinde devam etti. Duruşmada, suç örgütü lideri olduğu gerekçesiyle 66 yıl hapis cezası verilen Kürşat Yılmaz’ın tanıklığına başvuruldu. Tutuklu bulunduğu cezaevinden, SEGBİS aracılığıyla bağlanan Yılmaz, ifade verdi.
Kendisine Hrant Dink’in fotoğrafının gösterildiğini anlatan Yılmaz, “Ergenekon’la ilgili bilgin var mı?’ diye sordular. ‘Yok’ dedim. 1999 yılında daha önce tanıdığım bir ülküdaş arkadaşım ‘Sana bir tezgah kurdular organizeden’ dedi. 2005 yılı kışında bir gün Ankara’ya gittim. Kara kuvvetleri lojmanında bir evde…’ Sana gelecekler Gülen Cemaatinden’ dedi arkadaşım. ‘Şükrü Sarıışık Paşa ile ilgili görüşecekler’ dedi. Bilgi alışverişi dediler. Ankara imamı dedikleri şahıs geldi dediler ki ‘Sen Şükrü Sarıışık paşayı tanıyorsun kefil olur musun?’ MGK genel sekreteriydi o zaman. İsmail Issız aradı. Bir MHP milletvekili ofisine gittik. Bir general geldi. İsmail Issız’a herkes saygılı davranıyor. Bir albay arkadaşım vardı Aytekin Eroğlu. O da orada… Birkaç gün sonra beni Otel Asya’ya götürdüler, kayıtlarda vardır. Her gün sohbet ediyorduk. 15 gün otelde kaldım. Ömer Küçükyurt, Hüseyin Albay, İsmail Issız… Bana dediler ki; Hrant Dink’in resmini getirdiler, cinayetle ilgili ‘Bunu da öldür’ dediler. Hrant’ın fotoğrafını göstereni hatırlamıyorum. ‘Türkiye zor duruma düşer’ dedim. ’80 öncesi de bizi kullandılar. ‘O süreç olmasaydı belki sizinle yürürdüm’ dedim. O dönem herkesi kullanıyorlardı bunlar…gel bizim mafyamız ol dediler. Sizinle işim olmaz dedim. Sonra temasımız olmadı.
DURUŞMA ERTELENDİ
Ardından tutuklu sanıkların savunmaları alındı. Ercan Gün, Eski İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek, Yavuz Karakaya ve Hamza Celepoğlu tahliye talep etti. Tutuksuz sanıklar da adli kontrol uygulamasının kaldırılmasını istedi. Kararını açıklayan mahkeme heyeti, tutuklu sanıkların tahliye taleplerinin reddine, firari sanıklar hakkında çıkartılan yakalama kararının infazının beklemesine, ATK’YE yazılan yazının akıbetinin sorulmasına, HTS kayıtlarının istenmesi talebinin reddine, dosyada diğer eksik hususların tamamlanmasına, bazı sanıkların adli kontrollerinin kaldırılmasının talebinin reddine, tefrik taleplerinin reddine, sanık Ali Öz'ün ev hapsinin kaldırılıp hafta bir gün imza vermesine karar verdi. Duruşma 12, 13 ve 14 Mayıs tarihine ertelendi. (HABER MERKEZİ)