Koronavirüs ve işçiler
Korona salgınına karşı bir dizi önlem alındı. Okullar tatil edildi. Büyük etkinlikler, toplantılar iptal edildi. Toplu taşıma kullanımı azaldı. Maçlar seyircisiz oynanıyor. Umre, hatta bazı ülkelerde cuma namazları durduruldu. Ama hiç kimse binlerce işçinin havalandırması olmayan fabrikalarda 12 saat çalışmasına itiraz etmiyor. Şantiyeleri, maden ocaklarını veya ambarları kimse görmüyor.
Şirketler çalışanlarına “sık sık elinizi yıkayın” diyor ama el yıkama molası vermiyor. Bakanlıklar “iyi dinlenin, iyi beslenin” açıklamaları yapıyor. Ama kimse işçilerin kaç saat çalıştığını, ne kadar ücret aldığını hesaba katmıyor.
Çalışma koşullarını ve sosyal güvenlik sistemlerini dikkate almadan SARS’ı, MERS’I, koronavirüsü ve daha sonra ortaya çıkacak salgınları yenemezsiniz. Sırça köşkler ve karantina adaları sizi koruyamaz. Kamunun sağlık sistemleri yağmalanmasaydı, işçi sağlığı ve iş güvenliği basit bir maliyet kalemi olarak görülmeseydi koronanın etkileri bu kadar ölümcül olmayacaktı.
Koronavirüsten ilk etkilenenler Asya ülkelerinde çok uluslu şirketler için çalışan işçiler oldu. Onların hemen ardından taşımacılık iş kollarında çalışanlar ve tabi ki hastalıkla mücadele eden sağlık işçileri geliyor. Özellikle taşeron ve güvencesiz koşullarda çalışanlar bu krizden en kötü şekilde etkileniyor. Hem hastalanıyor hem de işsiz kalıyorlar.
Filipinler, Myanmar, Bangladeş ve Sri Lanka’da onlarca fabrika kapandı. Hammadde kıtlığı artarsa kapanan fabrika sayısı ve işsiz sayısı artacak. Virüs Avrupa ve ABD’DE yayıldıkça siparişler azalmaya devam edecek. Asya’nın ardından Avrupa ve Abd’deki fabrikalar da hastalanan işçiler, hastalık korkusu ve tedarik sorunları nedeniyle üretime ara verdi.
İmalat iş kollarında izin hakkı, iş güvencesi ve sağlıklı beslenmeye yetecek parası olmayan işçiler hasta hasta işe gitmek zorunda kalıyor. Hizmet iş kollarında çalışanlar gerekli koruma önlemleri olmadan farklı mekanlarla ve müşterilerle temas ediyorlar. Bu durum virüsün yayılma hızını arttırıyor.
KADIN İŞÇİLERİN ETKİLENME OLASILIĞI DAHA FAZLA
Bu krizden özellikle kadın işçiler etkileniyor. Çünkü işyerinde daha kötü koşullarda çalışmaları yetmezmiş gibi hastalanan aile üyelerinin bakımıyla ilgilenmek zorunda kalıyorlar.
Patronlar bu krizi de fırsata çevirmeye çalışıyor. Kitlesel işten çıkarmalar başladı. Hem siparişlerin azalması hem de sağlık koşulları fabrika kapatmanın gerekçesi oluyor. Göçmen işçiler sınır dışı ediliyor hatta saldırıya uğruyorlar. Salgının ardından yurt dışındaki işini kaybeden Çinli işçiler memleketlerine döndüler: Sayıları 80 milyona yaklaştı. Asya ülkelerinde sendikalarla anlaşmazlık yaşayan şirketlerin virüs bahanesiyle tazminatları ödemekten kaçındığını görüyoruz. Ama yetersiz önlemler nedeniyle işçileri enfeksiyona karşı savunmasız bırakanlar bizzat onlardı.
İş dünyası küçülme hesapları yapmaya başladı. UNCTAD (Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı) otomotiv ve hava yolu şirketleri için yüzde 40’lık, hammadde sanayisi için yüzde 13’lük küçülme öngörüyor. Uluslararası Para Fonu (IMF), koronavirüsün 2008’dekine benzer ekonomik bir krize yol açabileceği uyarısında bulundu.
‘İŞYERLERİ VİRÜSÜN YAYILMASINA KARŞI VERİLEN SAVAŞIN ÖN CEPHESİ’
Bazı şirketler felaket tellallığı yaparken sendikalar çözüm önerileri sunuyor. Uluslararası Sendikalar Konfederasyonuna (ITUC) göre işyerleri koronavirüsün yayılmasına karşı verilen savaşın en ön cephesi... ITUC’A göre, hastalık belirtisi gösteren işçiler, gelir kaybetme korkusu yaşamadan izin alabilmeli, ücretsiz sağlık hizmetine erişebilmeli. Şirketler çalışanlarına gerekli koruyucu ekipmanları ve eğitimleri sağlamalı. Hükümetler, kadrolu-taşeron veya sigortalı-güvencesiz ayrımı yapmadan bütün çalışanlara yönelik acil bir sağlık programı hazırlamalı.
Bu ölümcül salgından çıkartmamız gereken ilk ders kamusal sağlık yatırımlarının ve koruyucu sağlık hizmetlerinin hayati önemi olmalı. Ücretli hastalık izni, çok uluslu şirketlerdeki çalışma koşulları, kamusal sağlık hizmetleri gibi konular işyeri sendika komitelerinden başlayarak Birleşmiş Milletler’e varıncaya kadar kapsamlı bir şekilde tartışılmalı. Koronavirüse karşı mücadele işyerinde başlamalı. Bu hastalık işçilere ekonomiyi yeniden planlama imkanı sağlayabilir.